GÜNDEM
Giriş Tarihi : 28-11-2022 14:25   Güncelleme : 28-11-2022 14:25

Altılı masa anayasa paketini açıkladı

Altılı masa, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerisini tamamladı. HANGİ MADDELER VAR?

Altılı masa anayasa paketini açıkladı

Altılı masa, aylardır üzerinde çalıştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği metnini açıkladı. 1924 Anayasası'nı "dar kalıp" olarak niteleyen ve kamuoyunda tepki çeken 6 partinin mutabakat metni esas alınırken; parti kapatmalar Meclis, kayyum atamaları da 6 ayı geçmemek kaydıyla Danıştay kararına bağlanıyor. Dokunulmazlıklar ve yerel yönetimlerin yetkileri de yeniden düzenleniyor.

 

Altılı masa, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerisini tamamladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın bir araya geldiği ‘Altılı masanın’ Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi tanıtım toplantısı Ankara’da yapıldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Serhan Yücel, TESEV’in yazar kadrosunda yer alan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Uğur Poyraz ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, anayasa taslağını açıkladı.

Altılı masanın Anayasa değişikliği paketine göre, parti kapatmalar TBMM’nin iznine bağlı olacak. Belediyelere kayyum ataması 6 ayı geçmemek üzere Danıştay kararı ile yapılabilecek. Dokunulmazlıkların kaldırılması da yeniden düzenlendi.

Anayasa önerisine göre Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası andlaşmalar, Anayasaya uygunluk denetiminde başvurulacak ölçü normlara dâhil edilecek. Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artırılması için Anayasa’nın 127. maddesinde değişiklik yapılacak.

Uzlaşılan metinde “Güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlılığı içindeyiz” ifadeleri yer aldı.

HANGİ MADDELER VAR?

Altılı masanın anayasa taslağındaki maddeler şöyle;

-Meclis’in temsil gücünü arttırabilmek amacıyla seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek.

‘AVRUPA KONSEYİ STANDARTLARI’

-Siyasi partiler hakkındaki yaptırım hükümleri Avrupa Konseyi standartları ışığında değiştirilecek.

-Anayasa’nın 76.maddesindeki değişiklikle affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve kadına yönelik kasten yaralama ve bunun ötesinde de edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilmeleri engellenecek.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASINA YENİ DÜZENLEME

-Dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tamsayının salt çoğunluğu gerekli kılınacak.

-Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme nedeniyle düşmesini, bireysel başvuru yoluna gidilmesi halinde, Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki kararına kadar bekletileceği düzenlenecek.

-Anayasa’da milletlerarası antlaşmalardan geri çekilmenin Meclisin asli yetkisi olduğu güvence altına alınacak. Böylece Cumhurbaşkanı, milletlerarası bir sözleşmeden gece yarısı tek başına çıkma kararı veremeyecek.

-Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması ve temel hak ve hürriyetlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği şartı kabul edilecek.

-Bakanlıkların, kamu idareleri ve kamu tüzel kişilerinin kanun hükmünde kararnameyle kurulması ve kaldırılması uygulamasına son verilecek.

-Cumhurbaşkanının kanunları veto etme yetkisine son verilecek, bu yetki geri gönderme yetkisi ile sınırlandırılacak. Geri gönderilen kanunlar, Meclis tarafından basit çoğunlukla aynen kabul edilebilecek.
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçlar artırılıp etkili kılınacak.

-Hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında gensoru verme yetkisi tesis edilecek. Bu yenilikle, Bakanlar Kurulu aleyhine verilen güvensizlik önergelerine yeni Başbakanın isminin eklenmesi zorunlu kılınacak. Böylece Meclis, istikrarın gereği olarak ancak yeni hükümeti kurmakta birleşebilirse mevcut hükümeti düşürebilecek.

-Başbakan ve bakanların görevleriyle ilgili suçlarından dolayı hesap vermeleri amacıyla Meclis soruşturması kapsamlı bir şekilde düzenlenecek.

-Başbakan ve bakanlar hakkında görevine ilişkin suç işlediği iddiasıyla soruşturma önergesi verilebilmesi için gerekli çoğunluğu indirerek denetim kolaylaştırılacak.

-Bir yasama yılında en az 20 gün gündemi muhalefet tarafından belirlenen genel görüşme açılabilmesin açıkça düzenlenecek.

-TBMM’nin denetim araçlarından Meclis araştırması ‘herkesin Meclis Araştırma Komisyonunun davetine uymak zorunda olduğu’ ifadesiyle etkili bir hale getirilecek.

-Parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesi tesis edilecek.

-Vatandaşlardan toplanan vergilerin nasıl harcandığının etkili bir şekilde denetlenebilmesi için Meclis’in bütçe hakkı, Meclis’in devredilemez bir yetkisi ve denetim aracı olarak düzenlenecek.

-Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Komisyonu’nun Başkanının ana muhalefet partisinden olması Anayasa’da açıkça düzenlenecek.

-Yürütmenin tüm unsurları görevlerini yerine getirirken talimatı cumhurbaşkanından değğil Anayasa ve yasalardan alacak.

CUMHURBAŞKANININ GÖREV SÜRESİ 7 YIL

-Cumhurbaşkanları bir dönem ve 7 yıl için seçilebilecek.

-Seçilen cumhurbaşkanının varsa partisi ile ilişiği kesilecek.

-Cumhurbaşkanının kanunları veto yetkisi kaldırılacak. Kendilerine sadece bir defaya mahsus geri gönderme hakkı tanınan bir düzenleme yapılacak.

-Cumhurbaşkanlığı Kabinesi yerine Meclise karşı siyasi sorumluluğu ve Yüce Divan’da aklanma hakkı olan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu olacak.

-Anayasa’nın 8. maddesindeki yürütme sadece bir görev olarak düzenlenecek.

-Cumhurbaşkanı, en çok milletvekiline sahip olan partiye hükümeti kurma görevi verecek.

-Bakanlar, başbakan tarafından, TBMM üyeleri arasından veya ihtiyaç halinde milletvekilli seçilme yeterliğine sahip olan Türk vatandaşları arasından seçilecek,
Başbakan ve Bakanlar bireysel ve kolektif olarak Meclise karşı sorumlu olacak.

-Bakanlar veya hükümet hakkında gensoru verilebilecek.

-Başbakan ve Bakanlara haklarındaki iddialar ile ilgili Meclis Soruşturması açılabilecek, Meclisin sevk kararı vermesi halinde ilgililer Yüce Divanda yargılanabilecek.

-Hükümetin kuruluşu basit çoğunluk, düşürülmesi ise salt çoğunluk ile gerçekleşecek ve hükümet krizlerini önlemek için yapıcı güvensizlik oyu aranacak. Yani yeni hükümet üzerinde uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek, mevcut hükümet düştüğü anda yeni Başbakan görevine başlamış olacak.

OHAL YETKİSİ BAKANLAR KURULU’NDA

-Cumhurbaşkanının ya da Bakanlar Kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacak. Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna ait olacak.

-Olağanüstü Hal rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılacak.

-Olağanüstü Hal rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak amacıyla Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisine son verilecek.

-Hâkimlik ve savcılık teminatını düzenleyen 139. maddeye coğrafî teminat eklenecek. Böylece hâkim ve savcıların bireysel bağımsızlıkları güçlendirilecek.

-Yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarını güçlendirmek amacıyla ayrıca Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki organ düzenlenecek. Hâkimler Kurulu, hâkimlerin özlük hakları konusunda, Savcılar Kurulu ise savcıların özlük hakları konusunda karar verme yetkisine sahip olacak. Bu organların üye kompozisyonu ve üyelerinin seçiminde izlenen yöntem, çoğulculuk esasına göre tasarlanacak. Her iki organın üyelerinin bir bölümünü seçme yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne tanınarak bu organların demokratik meşruiyete dayanması sağlanacak. Hukuk devletinin gereği olarak her iki kurulun kararları yargı denetimine tâbi kılınacak.

-Savunma, iddia makamıyla eşit bir statüye kavuşacak. Bu ise hukuk devletinin temel unsurlarından olan adil yargılanma hakkını ve bu hakkın aslî unsurlarından olan savunma hakkını güçlendirecek.

-Adil yargılanma hakkının bir başka unsuru olan silahların eşitliği ilkesi garanti edilecek.
Türkiye Barolar Birliği’ne özerk bir statü sağlanacak; bu yenilikle avukatlık mesleğine sahip olması gereken itibar kazandırılacak.

-Anayasanın ve hukukun üstünlüğünün güvencesi olan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu, üye kompozisyonu, üyelerin seçiminde izlenen yöntemle çalışma usulleri ve Yüksek Mahkeme’nin yetkileri yeniden düzenlenerek Mahkeme’nin etkinliği güçlendirilecek.

-Anayasa Mahkemesi’nin ağır iş yükü dikkate alınarak üye sayısı on beşten yirmi ikiye çıkarılacak; halen iki daire ve bir Genel Kurul halinde çalışan Mahkeme’nin dört daire ve bir Genel Kurul halinde çalışması sağlanacak.

MİLLETLERARASI ANDLAŞMALAR ‘ÖLÇÜ NORM’ OLACAK

-Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası andlaşmalar, Anayasaya uygunluk denetiminde başvurulacak ölçü normlara dâhil edilecek. Böylece 2004’te Anayasanın 90. maddesinde yapılan değişiklik, yaptırımla desteklenerek insan hakları alanının genişlemesi ve Türkiye’nin uluslararası itibarının korunması sağlanacak.

-Bireysel başvuruların alanı, sosyal hakları da kapsayacak biçimde genişletilecek. Bireysel başvuruların temelindeki hak ihlâllerinin, Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tâbi bir normun hukuka aykırılığından kaynaklanması halinde Yüksek Mahkeme’ye bu normu denetleme yetkisi de tanınacak.

-Anayasa Mahkemesi’ne yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirlerinin alanına müdahale eden işlemleri nedeniyle yapılacak başvuruları da inceleme ve karara bağlama yetkisi tanınacak.

-Yüksek Seçim Kurulu, yerine getirdiği işleve uygun olarak Anayasa’nın Yüksek Mahkemeleri düzenleyen bölümüne aktarılacak; iki daire ve bir Genel Kurul halinde çalışacak. Böylece dairelerin alacağı kararlar, itiraz denetimine tâbi kılınmış olacak.

-Yüksek Seçim Kurulu’nun seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına ilişkin verdiği kararlar, Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvurulara konu olabilecek. Böylece seçim sürecinin hukuka uygunluğu teşvik edilecek.

-Sayıştay, Yüksek Mahkemeler başlığı altında düzenlenerek demokrasinin aslî unsurlarından olan şeffaflık ve hesap verirlik güvence altına alınacak.

ANAYASA’NIN İKİNCİ KISMININ BAŞLIĞI DEĞİŞTİRİLİYOR

-Anayasa’nın ikinci kısmının başlığı “Temel Hak ve Hürriyetler” olarak değiştirilecek. Böylece otoriter anayasacılık anlayışına karşı demokratik ve özgürlükçü anayasa inşası inanç ve kararlılığı vurgulanacak.

-Anayasa’nın 12. maddesine ‘insan onurunun dokunulmazlığı ve devletin buna saygı gösterme ve koruma yükümlülüğü ile temel hak ve hürriyetlerin bütünlüğü ve yasama yürütme ve yargıyı bağlayıcı olduğu’ eklenecek.

-Devlete insan hakları ihlallerini önleme ve herkesin haklardan yararlanmasını sağlama yükümlülüğü getirilecek.

-İnsan haklarına dayanan devlet düşüncesini daha belirgin kılmak için temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması olan 13. Maddenin kenar başlığı temel hak ve hürriyetlerin üstünlüğü olarak değiştirilecek; madde metnine hürriyetin esas sınırlamanın istisna olduğunu belirten düzenleme eklenecek.

-Hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü ayrımcılığa tabi tutulamayacağı anayasal ilke olarak belirlenecek.

‘ÇOĞULCU DEMOKRASİ’

-Bu değişiklik sonucunda ifade hürriyeti, çoğulcu bir demokrasinin gerektirdiği ölçüde genişlemiş olacak.

-Kamuoyunun özgürce oluşmasını ve medyada çoğulculuğun sağlanmasını devlete bir ödev olarak yükleyerek basın hürriyeti üzerindeki keyfi uygulamalara son verilecek.

-Toplumun haber alma hakkını koruma ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını sağlama amacıyla kişiler ve siyasi partilerin kamu tüzel kişilerinin elindeki kitle haberleşme ve yayım araçlarından hakkaniyet ve adalet ilkesine uygun olarak yararlanma hakkına sahip olduğu anayasal ilke olarak düzenlenecek.

-Anayasa’nın 62. maddesinin başlığı ‘Yurt dışında yaşayan Türkler’ olarak değiştirilecek. Devletin onların hak ve menfaatlerini koruma, dil ve kültürlerini muhafaza etme ve anavatanla bağlarını geliştirme çalışmaları yapma görevi vurgulanacak. Devlete tarihi ve kültürel bağlara sahip olunan ülkeler ve topluluklarla ilişkileri gerçekleştirme yükümlülüğü getirilecek.

-Sosyal ve ekonomik haklar kısmına yeni haklar eklenecek. Herkesin sağlık hakkına sahip olduğunu ve hiç kimsenin temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamayacağı hükme bağlanacak.

-Çevre hakkı ile çevreyi korumanın, çevre kalitesini yükseltmenin, gıdaların doğallığını sağlamanın devletin bir görevi olduğu belirtilecek.

-Devletin doğal hayatı ve hayvanları korumak ile hayvanlara yönelik eziyet ve kötü muamele yapılmaması için gereken tedbirleri alma görevi olduğu belirtilecek.

YÜZDE 1 OY ALAN PARTİLERE DEVLET YARDIMI

-Milletvekili genel seçimlerinde geçerli oyların yüzde birini alan partilere devletin mali yardımda bulunacağı ve bu yardımın dörtte birinin partiler arasında eşit olarak dağıtılacağı, geri kalan tutarın ise partilerin elde ettikleri oy oranına göre paylaştırılacağı düzenlemesi getirilecek.

PARTİ KAPATMALAR TBMM İZNİNE BAĞLANACAK

-Siyasi partiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kapatma davası açabilmesi TBMM’nin iznine bağlı olacak.

-Kapatma kararının ancak odak olma halinde verilebileceği daha yalın olarak düzenlenip odak olma tanımına yoğun, sürekli ve demokratik düzene ciddî tehlike oluşturacak bir şekilde kavramları ile fıkranın son cümlesine yasama sorumsuzluğu kapsamında kullanılan oy, söz ve düşünce açıklamaları odak olmanın tespitinde gözetilemez hükmü eklenecek.

-Kamu Denetçiliğini düzenleyen Anayasanın 74. maddesinde yapılan değişiklikle kuruma, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu re’sen veya şikâyet üzerine inceleme ve denetleme yetkisi tanınacak. Toplumun geniş kesimlerinin, tarafsızlığına, hakkaniyetine güven duyduğu bir kişinin kamu başdenetçiliği makamına seçilmesi sağlama gayesiyle Kamu başdenetçisinin seçimi usulünü değiştirerek parlamentoya hâkim olan siyasi çoğunluğun seçimi tek başına gerçekleştirmesi engellenecek.

YEREL YÖNETİMLERİN YETKİLERİ ARTIRILIYOR

-Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artırılması, yerel yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hâkim kılınması, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarının açıkça belirlenerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilmesini temin etmek için Anayasa’nın 127. maddesinde değişiklik yapılacak.

‘KAYYUM’ UYGULAMASI YERİNE DANIŞTAY KARARI

Değişiklikle, görevi ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma mahalli idare organlarını veya bu organın üyelerinin İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırma uygulamasına verilecek. Bu durumdaki geçici olarak görevden uzaklaştırmaya ilişkin tedbir kararlarının kamu yararı bulunması şartıyla İçişleri Bakanının talebi üzerine Danıştay tarafından bir ay süre ile verilebileceği, bu kararın ayda bir Danıştay tarafından gözden geçirilmesi ve nihai olarak bu kararın 6 ayı geçmemesi düzenlenecek.

-Merkezi idarenin mahalli idareler üzerindeki idari vesayet yetkisinin amacını Anayasada sınırlı olarak sayarak mahalli idarelerin yetkisi artırılacak.

-Yükseköğretimde özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturarak üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına alınacak.

-Yükseköğretim Kurulu kaldırılarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis etmek amacı ile Anayasa’nın 130 ve 131. maddelerinde değişiklik yapılacak.

-Anayasa’nın 133. maddesindeki değişiklik ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) özerklik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak çalışması temin edilecek.

YAZICI: 6 PARTİNİN MUTABAKAT METNİNİ ESAS ALDIK

6’lı masanın Anayasa Komisyonu’nda yer alan  Prof. Dr. Serap Yazıcı taslağı açıklarken yaptığı konuşmada kamuoyunda tepki çeken 6 partinin mutabakat metnini esas aldıklarını söyledi.

6 partinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metninde Cumhuriyetin ilk anayasası olan 1924 Anayasası da dahil tüm anayasaları “dar kalıplı” olarak nitelenmiş sadece 1921 Anayasası’nı dışarda tutmuştu. Metnin o bölümde şöyle denilmişti: “1921 Anayasası’nın nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, sonraki anayasalarında daha dar kalıplara girmiştir.”

Savaş koşullarında hayata geçen ve bu şartlara göre hazırlanan Teşkilat-ı Esasi Kanunu (1921) devlet ve millet tanımları yapmamış, saltanat ve hilafete dokunmamıştı. Bölgesel direnişleri ve Ankara’ya bağlılığı artırmak için yerel yönetimlerin özerk yetkilerini artırmıştı. Çünkü en geniş kesimlerin savaşa seferberliğine odaklanılmıştı.

AKP ve HDP de geçen yıllarda 1921 Anayasası’nı “çok kimlikli” ve “çoğulcu” diyerek model olarak sunmuştu. Çünkü 1921’de güçlü merkezi yönetim ve “Türk Milleti” kavramı yoktu ve bu “çoğulcu” olmasını sağlıyordu. Onlara göre “kimlikler”, “inançlar” “etnik kökenler” tek bir millet çatısına sığdırılmadan aynı anayasada özgürce yer alabiliyordu. Ancak Kurtuluş Savaşı sonrası hayata geçen anayasa “Türk Milleti” ve “Cumhuriyet devrimi” üzerine oturdu. Böylece onlara göre anayasa, “çoğulcu” ve “kapsayıcı” olmaktan çıktı!

 
 
AdminAdmin

Admin