Fizik, matematik bilmeyen ve doğanın dilini bilmeyenden mühendis olmaz diye boşuna demiyorum.
Hız ve ivmeyi sadece araba ve asansörde zanneden bir toplum fay’ı da bir çizgi zanneder ve o çizgiden kaçmanın yolunu arar! Oysa durum ve yapılması gereken gayet açık, deprem güvenli kentler inşa etmek, aşağıdaki haritada ilk depremin oluştuğu fay hattı ve bölgedeki ivme dağılımı görülmektedir.
Peki bu neyi ifade ediyor. Binanın kütlesiyle bu ivmenin çarpımı kadar bir kuvvet dinamik olarak etki ediyor.
Binanız bu kuvveti karşılayacak kadar dayanıklı değilse göçüyor maalesef. Zeminin rolü ise ; kahve ve koyu kahverengi bölgelerde açık olarak görülmektedir.
Sıvılaşma ve zemin büyütme potansiyeline sahip dolgu zeminlerde; ivme haritada verildiği gibi büyümektedir.
Yapının kütlesi de büyükse, bu iki terimin çarpımı olan kuvvet aşırı büyümekte, proje, işçilik, uygulama hataları ve denetimsizlik de bunu izleyince sonuç ortada maalesef.
Bu nedenle; bu tür tarım alanlarının yerleşime açmamak gerekiyor.
Sadece deprem açısından değil kuraklık, taşkın, gıda güvenliği vb diğer riskler yönünden de bu durum ayrıca büyük önem taşıyor.
Bu nedenle; toplum olarak, bilime, uzmanlığa saygı gösterip, disiplinlerarası çalışma kültürünü uygulamaya koymamız tek çözüm yolu.
Bunca bedeli ödedikten sonra artık ders alalım…