Yönetmek apayrı bir meziyet gerektirir. İdareciler seçilirken çok titiz davranmak lâzım. Zira bu çok önemli bir sorumluluktur. Çünkü seçtiklerimizin hayırlı işlerinden veya kötü icraatlarından bize de pay çıkarılacaktır. Yöneticiler tayin edilirken işi ehline vermek gerekir. Bugüne kadar başımıza ne geldiyse, işi ehline vermeyişimiz yüzünden gelmedi mi?
İşi ehline vermek… Aslında bu, sadece idarecileri seçmede değil, her konuda mutlak bir ölçü olmalıdır. İşi ehline verince sorumluluğu da üzerimizden atmış oluruz. Ehil idarecilerin meyvelerini milletçe toplarız. Aksi takdirde kıyametin kopacağı o korkunç günü bekleriz. Zira bir zamanlar Peygamber Efendimize soruldu: “Ey Allah’ın Peygamberi! Kıyamet ne zaman kopacak?” Efendimiz bu soruya şu cevabı vermiştir: “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” (Buharî, İlim 2)
Günümüzde idarecilerin atanmasında en büyük tartışma konusu, adam kayırma meselesidir. Bu aslında sadece günümüzde değil, dünümüzde de en çok konuşulan ve yakınılan bir sorundu. Oysa Allah’a ve Peygamberimize hakkıyla teslim olanlar, böyle kayırmacı bir anlayışla hareket etmezler. Onlar için en büyük belirleyici unsur liyakat, takva ve adalettir. Bu özelliklere sahip olanlar; kul hakkı yemezler, görevi kötüye kullan(a)mazlar.
İslâm’ın adalet timsali sayılan Hz. Ömer’in “Müslümanların başında bulunan kişi, dostluk veya akrabalık hatırına bir adamı bir işin başına getirirse Allah’a, Resulüne ve Müslümanlara hıyanet etmiş olur.” sözünü duyup da titremeyen müminin samimiyetinden şüphe edilir. Bu sözün ağırlığı altında kalmak, kurşunların altında kalmaktan daha çetindir.
Peygamberimizin “Emaneti ehline veriniz” hadisi, üzerinde düşünülmesi ve bizi idare edecek kişileri seçmede mutlaka dikkate alınması gereken, vazgeçilmez altın bir kuraldır.
İdarecilerin ne dediği değil, ne yaptığı önemlidir. Ziya Paşa, “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” diyerek bu hakikati ne veciz ifade etmiştir.
İnsanlar vardır makamları şereflendirirler, insanlar vardır makamlarla şereflendiklerini zannederler. Ne mutlu makamlarını şereflendiren, Hakk’ı ve hakikati kendine rehber edenlere! Onlar, Peygamberi kendilerine model olarak seçmişlerdir. O âdil idareciler, ortalığın yanıp kavrulduğu mahşer meydanında Resulullah’ın kutlu sancağı altında gölgeleneceklerdi.
İdris SEL ( ALINTI)