Bugün, yaklaşık40 yıl bilfiil içinde çeşitli görevlerle bulunduğum ve kendimi bildim bileli takipçisi olduğum futbola yeni kurallar getirildiğini öğrendim. Örneğin, saha ölçülerinin değiştiğini, oyunun oyun alanı haricinde oynandığını bu maçta öğrenmek nasip oldu. Eğer ben yanılıyorsam, bugün yediğimiz ilk golün başka bir açıklaması olamaz. Maçın “VAR” mı “YOK” mu hakemi Koray GENCERLER hangi açısından ve kimin açısından baktı merak konusu.
Her Sivasspor maçı öncesi olduğu gibi bugün de ekran karşısına kurulmuş maçı beklerken aklımda yalnızca futbol konuşmak vardı. Son iki maçtır çizdiğimiz oyunlar ve sahaya koyduğumuz karakteri bugün de görebileceğimizi umut ederek izlemeye başladım maçı. Öyle de başlamıştı aslında. Maçın ilk yüzde yüzlük gol pozisyonu bizden geldi, ilk dakikalarda güzel baskı kurup Beşiktaş’ı sahasına hapsetmeye başlamıştık ki… Maçın henüz 1/3’i dolmamışken; talimatlı eller, 4 dakika boyunca izlenen “taç” pozisyonunu göremedi, düdükler ağızlara gitmedi. Henüz lig bile başlamamışken Mayıs ayında elde edeceği sıralaması belli olan Sivasspor ise, bu dakikadan sonra motivasyonunu ve adalete olan inancını kaybetti. İlk yarının sonunda Hakan’ın son derece haklı isyanı da gidişattan belli olduğu üzere kırmızı kart ile cezalandırıldı. Yıllar önce dönemin Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman’ın bir Galatasaray maçı sonrası sarf ettiği “taç hırsızlığı” kelimeleri, o dönem yine TFF’nin güdümünde olan medya yüzleri tarafından yaratıcı alaylara konu olmuştu. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bir taç bile hırsızlık unsuru olabilirmiş ve bir taç bile bir maçın el değişmesine vesile olabilirmiş.
Fakat kızmayın hakemlere, ben onları anlayabiliyorum. Pozisyonu tekrar izlemek için gittikleri ekranın başında kulaklarına neler fısıldanıyor, tahmin edebiliyorum. Daha bu sezonun başında yakalanmamış mıydı kameralara; “federasyondan aradılar” cümlesi. Biz hafızası zayıf bir toplumuz, iki gün konuştuk ve bitti. Sonra da lig temizlendi, şimdi herkes temiz temiz oynuyor (!).
O kadar önüne geçilmiş bir maç ki, Samassa’nın (her ne kadar morali bozulmuş olsa da) yediği ikinci ve üçüncü golü konuşasım bile yok. Ve o goller o kadar amatörce yenmiş goller ki, kendisini eleştirmek için satır tüketesim bile yok. Neden diye sormak isterim sadece. 11 yıldır profesyonel olarak kalecilik yapan birisi, neden ve nasıl o golleri yiyebilir, bunu sormak isterim. Kenarda bekleyen Ali Şaşal, ondan nasıl daha kötü olabildi ki, Fransa’lardan kalkıp bizim kalecimiz oldu, bunu sormak isterim.
Açık ve net ifade ediyorum. Ligin henüz ortası bile gelmemişken şampiyonu, Avrupa’ya gidecek takımları, düşecek takımları ve kalan takımların sıralarını belirleyen birilerinin olduğunu düşünüyorum. Keşke böyle olmasa, keşke haksız çıksam. Ancak bunun aksini ispat edebilecek hiçbir olgu göremiyorum. Yayıncı kuruluş, izlenme sayıları düşüyor diye daha çok ihaleden çekilmeye çalışır, yapılan hiçbir reklam etkili olmaz. Artık kimsenin umurunda olmayan bir lig olma yolunda hızla ilerliyoruz. İşim gereği izlediğim bu tiyatro, artık bana bile tat vermiyor.