Hafta sonu maçlarına şöyle bir baktım da, futbol rekabetten çıkmış tamamen getirim kapısı haline dönüşmüş. Futbolcuların psikolojik yapısı soyutlanmış, biyolojik ve fizyolojik makinelere dönüşmüş durumda. Maça çıkan futbolcu heyecanını kenarda bırakmış, sistem rolüne bürünmüş anatomik yapıya dönüşmüş.
Özellikle Ülkemizde yaşanan deprem felaketinden sonra, Hatay spor ve Gaziantep’in de ligden çekilmesiyle sıradanlaşan süper lig, 14 Mayıs seçimlerinin etkisiyle tamamen ilgisiz kalmıştır. Özellikle seçim maratonu birçok şeyde olduğu gibi futbolla ilgili konuşulması gereken birçok olayında askıya alınmasına sebep olmuştur.
Dün Sivasspor- Başakşehir müsabakasının heyecanı da 2023 seçimine takılmıştır. Üç puan için sahaya çıkan yiğidoları desteklemeye gelen az sayıda ki taraftarın, hatta basın mensubu arkadaşlarımın ilk konuştukları gündem, siyasi partilerin aday listeleri olmuştur. Abartı olmasın, zaman zaman sahada iki takımın futbol adına yaptığı göze hoş gelen hareketlerin heyecanı olmasa, sahayla ilgilenecek, yok denecek kadar az sayıda insan vardı.
Sivasspor dünkü maçta sezon başından bu yana en efektif futbollarından birini oynadı. Teknik Direktör Rıza Çalımbay Dörtlü defansın önüne Cofie’yi yerleştirmiş, orta alanda yine dörtlü bir blok oluşturmuş, ileride ise Lake James’le gol bulmaya çalışmış. Rıza hoca Başakşehir’in güçlü bir kadrosunun olduğunu bildiği için orta alanı kapatıp, kalesine rakibi yaklaştırmamayı hesap etmişti. Bunda da maç sonuna kadar başarılı oldu denebilir. Başakşehir Futbol takımı maç boyunca iki tehlikeli atak geliştirdi. Bunlardan biri zaten gol oldu.
Sezon başından bu güne kadar belki de sürekli eleştirdiğim oyunculardan biri Murat Paluli, dünkü maçta sahadan çıkana kadar belki de sahanın en iyisiydi. Talihsiz bir sakatlık sonucunda oyundan çıkmak zorunda kalmasa, Sivasspor hakkettiği üç puanı hanesine yazdıracaktı. Ulvesstad- Samuel Saız –Erdoğan- N’jie orta alan dörtlüsü Rıza Çalımbay’ın müdahalesine kadar gayet güzel işliyordu. Saız özellikle Lake’yi destekler pozisyonda oldukça etkili bir oyun sergiledi. Devamlılığı olmasa da top cambazı N’Jie akıllı oyunuyla hücuma oldukça katkı sağladı. Murat Paluli’nin sakatlığı sonrası; Gardel’in oyuna girmesi ve Erdoğan’ın sağ bek mevkiine çekilmesi oyun düzenini de alt üst etti. Özellikle Erdoğan’ın vücut dili sağ bek için isyankârca hareket ediyordu. Sağ bek oynamak istemediği o kadar belli ki, oraya geçince performans kriterleri yerle yeksan oldu.
Bu sezon iç saha performansı olarak iyi olmadığımız bir gerçek. Her şeye rağmen dünkü alınan bir puan kötünün iyisiydi. Puan almak hiç almamaktan iyidir. Sivasspor’un küme düşme gibi riski olsa da, ben çok zayıf bir ihtimal görüyorum. Son 10 haftaya girilirken istisnasız süper lig ekiplerinin oyuncuları artık lig bitse havasındalar. Yorgunluk ve bıkkınlık alenen görünüyor. Elbette ki bunda en büyük etken yaşanılan büyük felaket. Bunun yansıra belirsizlikler sadece futbol takımında değil, izleyenlerde de heyecanı alıp götürdü. Özellikle Antep ve Hatay’la oynanan maçların belirsizliği üstteki ve altta ki takımlar dışında kimseyi ilgilendirmez konumda. Ligin puan açısından yeniden şekillenmesi demek olan bu kararsızlık bakalım neler getirecek.
Heyecanın kaybolmasının en büyük aktörlerinden biri de kesinlikle Türk Hakemleridir. O kadar bariz hatalarla maç yönetiyorlar ki, saç baş yolmamak elde değil. Ya da tam tersi seyir zevki yüksek olabilecek maçlarda risk almama adına inanılmaz derecede oyun hızını keserek kimsede heyecan bırakmıyorlar. Dün maçın hakemi Arda Kardeşler maalesef bize bu heyecanı yaşatabilecekken sürekli çaldığı düdüklerle seyir zevkini rafa kaldırdı. Ligde kalan 10 haftalık periyod için ne söylenebilir bilmiyorum ama bu sezon hangi şartta olursa olsun keyif vermedi.
Sağlıcakla kalın…