Geleneksel Türk Mutfağı

 Değerli okurlar ;

   Bu haftada köşemizde sizlerle birlikte eşsiz türk mutfağının nice güzel lezzetlerinden ,eşsiz yemeklerimizin lezzet ve kimyasından bahsetmek isterdim ama özellikle ülkemizde ve dünyada yaşanılan orman yangınları hakkında konuşmak daha gerekli ve önemli olacaktır diye düşünüyorum.

  İlk başta insan olabilmek için yaratılış özelliğimiz olan düşünme  ,algılama ve üzerine yorum yapma yeteneğimizi kaybedip kaybetmediğimizi sorgulamamız gerekiyor. İlk önce  insanoğlu olarak doğa ile aramızda verdiğimiz savaşın aslında kendimize karşı verilmiş bir savaş olduğunu bilmemiz gerekiyor. İnsanoğlu son 50 senedir dünyanın her noktasında doğaya savaş açmış şekilde hareket etmektedir.  Bu orman yangınlarının  3 ihtimalli bir olay döngüsü olduğunu düşünüyorum. birinci ihtimal bu  vatan içerisinde hep birlikte ileriye emin adımlarla ilerlememizi kaldıramayan ve bizi durdurmak için artık her türlü insanlık dışı faliyeti yapacak olan terör gruplarının saldırısı . ikinci ihtimal terör amacı gütmese dahi vatandaşlarımız tarafından yapılan ihmalkarlıklar ( ormanlık alanlarda mangal yakma vs ).üçüncü olarakta insanoğlunun dünya ekosistem ve döngüsünü bozması ile ortaya çıkan küresel ısınma vb. ihtimaller. Ben açıkça fikrimi beyan etmek gerekirse ilk iki seçeneğin dünyanın neredeyse aynı anda *bir çok yerinde çıkan yangınlar sebebiyle olmadığını düşünüyorum.üçüncü ve en korkutucu ihtimal olan bilinçsizlik doğa ve insanın birbirinden uzaklaşması.

  Cennet vatanımızda çıkan yangınlar sebebiyle hepimizin yüreği yandı ayrıca bizden başka ülkelerde çıkan yangınlarda bizi son derece üzdü . Burada orman yangınlarının küresel düzeyde olması bize kesinlikle tüm dünya vatandaşlarının doğa ve insan ilişkisini anlamadığı ona göre davranmadığını kanıtlıyor. insan artık sadece tüketen çevresine ve doğaya saygısı olmayan bir varlık oldu. Biz beraber yaşadığımız doğayla kardeş olduğumuzu onun ölümünün ve yıkımının bizim ölümümüz olacağını unuttuk. Burada doğadan kastım sadece ormanlar değil içerisinde yaşadığımız dünyada hava ,toprak ,su bunların ne kadar kutsal ve bize verilmiş muazzam hediyeler olduğu... Fabrikalar yapıp yaptığımız fabrikayla havayı ,suyu ,toprağı kirletiyor isek o fabrikanın bizi öldürmek için kurulduğunu unuttuk . Aslında dünya toplumlarının hepsinin kökeninde doğa ile barışık olmanın bize huzur ,doğa ile savaş halince olmanın ise bizlere felaketler getireceği bilinci vardır. ‘’ hepimizin tek bir annesi vardır  : toprak ‘’ diyen Victor hugo burada toprağın hayatımızdaki rolünün annemiz kadar önemli ve global olduğunu anlatması aslında muazzam bir örnektir. Bu örneği Victor hugo öldükten neredeyse 1 asır geçmişken olan Çernobil faciasını sanki o günlerden görerek söylediğinin kanıtı olarak alabiliriz. eğer toprağa su ve tohum atarsanız size dünyanın en güzel nimetlerini verecektir . ama eğer toprağa nükleer atık atarsak bize geri dönüşünün kanser olacağını ne yazık ki yaşayarak öğrendik.

 Doğa konusunda aslında tüm milletlerin ve devletlerin çok hassas davranması gerekmektedir ama konu Müslüman ve türk devleti olan türkiyeye gelince ihmalkarlığın bize hiç yakışmadığını söylemem gerekir . Bizim peygamberimiz doğa ile ilişkiyi anlayabilmemiz için verilecek örneğin en güzelini söyleyip bizlere miras bırakmıştır ‘’ Kıyamet kopuyor olsa ve birinizin elinde bir fidan bulunsa, kıyamet kopmadan onu dikebilirse bunu hemen yapsın!’’  kendi yaşamından 15 asır sonra bile bizlere bu büyük dersi veren peygamberin ümmetine ihmalkarlık yapmak doğayı anlamamak yakışır mı ? .Büyük cihan imparatorluğu Osmanlının kurulacağını müjdeleyen şeyh Edebali osman beyin karnından çınar ağacının çıkıp dallarının dünyayı kapladığını söylemedi mi ? doğa ve insan üzerine söylenecek şey Tek bir şey var doğayı ve bize verilen bu nimetlerin farkına varıp onunla dost olarak yaşamaktır.

Bu konuda kendisine en çok iş düşen kişiler öğretmenler ve ailelerimizdir. Lütfen çocuklarımıza doğanın ailemiz kadar önemli olduğunu ona verdiğimiz zararın bizi direkt etkileyeceğini anlatmaktır.

Bir ağacı lüzumsuz kesenle bir insanı sebepsiz yere öldürmek arasında fark olmadığını ,zarar verdiğimiz unsurun ağaç değilde kendimiz olduğunu anlayıp ona göre yaşamaz isek ne yazık ki kaybeden hep bizler olacağız.

SAYGILARIMLA