“Saçlarımda aklar düştüğünde Vay be yaşlanıyorum dedim kendime Sonra hayatım da değişmeye başladı kendi kendine...
Mesela
Fazlalıkları atmaya alıştı elim Eşyalara, çula çaputa gençliğimdeki gibi kalmadı hevesim. Hızlı müzikler yerini slova bıraktı ‘Sağlığım yerinde olsunlar’ dilimi sardı.
Varsın camım çerçevem kirlensin Eller ne derse desin Umursamıyorum artık. Desinler diye değil Dilediğim gibi yaşamanın zevkine vardım...
Eskisi gibi insanları da dinlemiyorum Dinlersem yanlışlara kayıtsız kalamayacağımı biliyorum Yeterince yoruldum, Kimseye laf anlatmaya da çalışmıyorum Herkes nasıl olsa kendi bildiğini okuyor sonuçta Haklısın deyip geçiyorum bende...
Bu arada hala hatalar yapıyorum Ve artık hata yapınca kaçmıyorum Yüzleşiyorum kendimle Hatasız kul olmaz diyorum takmıyorum bile. Yine kırılsam da eskisi gibi Kimsenin kırmasına müsaade etmiyorum. Fark ettiğim anda kapımı kapatıyorum.
Zaten azalttım insanlarla diyaloğumu Hayvanlara yakınlaştım Dilsiz dostlarım onlar benim ...
Ben zaten geçen yıllarımda Hep insanların dilinden çektim ... 'O ne der, bu ne der' leri gömdüm geçmişe Aslolan benim neticede Ve ben artık Bazen yaşıma aldırmadan çocuk gibi yaşıyorum Bazen bilge gibi...
Kısacası canımın istediği gibi...
Kendimi seviyorum, Bu hayat benim Kim seviyor, kim sevmiyor ilgilenmiyorum...
Ne ben kimseyi sevmek zorundayım Ne de kimse beni ...
Ev, araba, para dilediğim yıllar geride kaldı Şimdi iki dileğim var Biri sağlıkla, huzurla yaşamak Diğeri taktiri ilahi tecelli edeceği gün
Huzur ve kolaylıkla dünyayla vedalaşmak...”