2020-2021 sezonunun on dört haftasını geride bıraktığımız hafta arası, ilk defa üst üste ikinci galibiyetimizi aldık. Merak edip önceki sezonlarda bu süre içerisinde nasıl bir performans sergilediğimize bakmak istedim.
Çok uzaklaşmadan, hemen bir önceki sezona gidelim. Beşiktaş maçı ile açılış yapan Sivasspor, genel-geleneksel medyanın tabiri ile büyük bir sürpriz yapmış ve 3-0 gibi net bir galibiyet almıştı. Bundan sonraki süreç ise çok iç açıcı değil. Hemen ikinci hafta Rize’ye yenilip, ardından tam 9 hafta sürecek bir istikrarsızlık yaşamış, son olarak Galatasaray mağlubiyeti ile bu süreci kapatmıştı. Bu maçtan sonra ise ritmini bulan Sivas, Antalya maçı ile başlayan ve tam 11 hafta sürecek olan bir seri yakalayacak, bu 11 haftada 9 galibiyet ve 2 beraberlik alacaktı.
Galip gelebilmeyi alışkanlık haline getirebilmek her takımda olduğu gibi Sivasspor açısından oldukça önemlidir. Takımın özgüven ve istikrarı için son derece gerekli bir alışkanlıktır. Son iki maçta kazanılan 6 puanlık seri bulunduğumuz yerden üst sıralara çıkmamızı sağladı. Aynı zamanda evimizde oynadığımız maçlarda galip gelememe fobisini bu şekilde yıkmış olduk.
İstatistik biliminin futbolda öngörü yapmak için en önemli unsur olduğunu düşünürüm. Bizi yeniden geçen sezona götürmemin sebebi, aldığımız bu iki üst üste galibiyet ile yakalayabileceğimiz seriye inanmamdır. Yeniden, sezon öncesi bize umut olan futbolumuzu oynamaya başlamış durumdayız. Artık maçlara tam kadro çıkıyoruz, bunu yaptığımızda ise ne kadar dengeli ve güçlü bir ekip olduğumuzu da gösteriyoruz.
Ligin on dört haftası geride kaldı, yalnızca Sivasspor açısından değil, tüm takımlar için zor bir başlangıç oldu elbette. Tabi normal zamanlarda değiliz, farklı bir yıl yaşıyoruz. 21 takım var, bir önceki sezon henüz bitmişken yenisi başladı. Dürüst olmak gerekirse Fenerbahçe hariç hiçbir takımın transfer konusunda tatmin olduğunu düşünmüyorum. Çok hızlı hareket edilmesi gereken kısa bir süre vardı ve eksiklerin giderilmesi bazı pozisyonlarda yetersiz kaldı. Mert Hakan ve Emre’nin gideceği geçen sezon bitmeden belli olmasına rağmen, boşlukları aynı kalibrede doldu mu, tartışılır.
Evet Perşembe günü galip geldik, ancak her zaman uzaktan şutlarla bulduğumuz gollerle maç kazanamayız. Her ne kadar ofansif anlamda kaliteli ayaklara sahip de olsak, üçüncü bölgede çoğalamamamız, iyi kapanan takımlara karşı bize sıkıntı çıkarabilir. Böyle bir durumda tekniği ve oyun görüşü ile sıkı defans yapan takımlara karşı bile boşluklar bulabilen Felix’in artık daha çok süre alması ve diğer takım arkadaşları gibi performansını artırması gerekiyor.
Ancak her şeye rağmen, ligin bizim adımıza yeni başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İlk satırlarda da belirttiğim üzere, ilk iç saha galibiyetimiz ve ilk üst üste ikinci galibiyetimiz bize özgüven verecektir. Rakip için çok zayıf olduğu ve Süper Lig için yetersiz olduğu söylenebilir elbette, ancak bugün Gençlerbirliği’nin istediklerini sahaya yansıtamaması defansif anlamda da, hücumdaki etkinliğimizi yakaladığımızın göstergesi. Göze hoş gelen ve arzu eden futbolumuzu çok özlemişiz.