Rıza Çalımbay…
Türk futbolunun efsane ismi, milli takım kaptanı, teknik direktörlük kariyeri parlak ve karakterli bir yapıya sahip iyi bir insansın. Ne var ki, aldığın kararlar çıkardığın takım senin bu işten bıktığının göstergesi sanki. Psikolojide yansıtma kavramı vardır. Siz hemen hemen her maç sonrasında; “takım yaşlı, oyuncularım yorgun ve bıkkın olabilir” ifadelerine çok sık yer veriyorsunuz. Bence yorgun ve bıkkın olan sizsiniz.
Sevgili Çalımbay sizi alkışlıyorum; Anadolu takımı olan Sivasspor’u 3 yıl üst üste Avrupa’ya taşıdığın için, Sivasspor tarihinde Türkiye Kupasını alarak bizlere yaşattığın onur için, Bu yıl yine kupada yarı finale taşıdığın için, kısıtlı bütçe ile oluşturduğun takımla lige kattığın renk için vs. vs. alkışlıyorum.
Sevgili Çalımbay sizi eleştiriyorum; iyi bir taktisyen olmadığın için, iyi bir strateji uzmanı olmadığın için, başarısızlıkta hep bir bahanelere sığındığın için, özeleştiri yapmadığın için vs. vs. eleştiriyorum.
Bana sorsalar kupa mı lig mi? Diye, elbette ki lig derim. Hafta sonu Galatasaray maçına saçma bir kadroyla çıkıp, bütün ağırlığını kupaya aktaran bir görüntüden sonra elbette ki eleştiri oklarının hedefi olacaktın. Anlayamadığım, İstanbul’da yarı finalin ikinci ayağında ligde hemen hemen şampiyonluk şansını mucizeler bırakmış, tek amacı kupa olan bir takıma karşı finale çıkma ihtimalini mi düşündün? Gerçekten bir mucizeyi gerçekleştirip adını tarihe mi yazdırmak istedin? Anlamak mümkün değil.
Ligde Galatasaray’la oynuyorsunuz, kupada Fenerbahçe’yle ve siz Fenerbahçe’yi kolay, Galatasaray’ı zor mu olarak düşündünüz. Dün Fenerbahçe karşısına çıkardığın takımı, Galatasaray’a çıkarsan belki bir puan alma ihtimalin olabilirdi. Kupa maçı için oyuncuları mı dinlendirdin?
Sevgili rıza hoca diyelim ki, dün Fenerbahçe’yi kupadan eledin ve finale çıktın, sonrasında kupayı alacağının garantisi olmadığı gibi, ligi tehlikeye attığına değecek miydi? Kupayı alsan alkışlanırsın ama bunun yanında ligden düşsen kimse seni iki yıl üst üste kupa alan hoca olarak konuşmaz, küme düşüren hoca olarak hatırlanırsın.
Benim amacım üzüm yemek. Bağcıyla bir sorunum yok. Dedim ya, kötü bir strateji uzmanısın. Hatırlarsanız daha Kasımpaşa maçını oynamadan soru yöneltmiştim; “Hocam kalan maçlarda puan hesabı yaptınız mı?” cevaben; “ puan hesabına gerek yok, maç maç değerlendiririm” demiştiniz. Bugüne geldiğimizde planlama hatası yaptığınızı kabul etmelisiniz.
Fenerbahçe tüm umutlarını kupaya bağlamışken Sivasspor’u bir mucizenin peşine sürükleyip ideal 11 le sahaya çıkarıyorsun. Oysaki madem Galatasaray maçında oyuncularını dinlendiriyorsan bu maçında mucize olduğunu bilmem gerekirdi. Ona göre bir takım çıkarabilirdin. Sadece taraftar değil kendi oyuncuların bile isyanda. Saız oyundan çıktıktan sonra isyan bayrağını çoktan açmıştı. Fenerbahçe maçı için aldığın risk doğru değildi. Dar kadrodan bahsedip, risk almak ligde kalan son iki maç için pimi çekmekle eşdeğer olduğunu bilmen gerekirdi. Olası bir sakatlık ya da sakatlıklar kötü olan durumu daha da kötüye götürürdü. Allah’tan sağ salim maç bitti.
Umarım bu sezon sevabıyla günahıyla lehimize sonuçlanır ve takım kümede kalır. Aklıma bile getirmek istemiyorum ama ligde kalamaz ise, Bir Eskişehir, bir Bursaspor’dan daha kötü sonuçlara gebe kalır.
Konya ve Kayseri maçları Sivasspor’un değil, Sivas’ın kaderini belirleyecektir. Bu nedenledir ki, taraftarın kalan iki maçta tribünleri hınca hınç doldurmaları gerekir. Takımın yürüyen ayağı, düşünen beyni sizler olacaksınız. Kâbus görmek istemiyorsak, lütfen arenada yerinizi alın. Küskünlüklerin, kırgınlıkların zamanı değil. Hesaplaşma vakti bu vakit değil. Lütfen herkes birbirini tribünlere gelmesi için teşvik etsin. Futbolun ve takımın itici gücü sizsiniz.
Sağlıcakla kalın… Görüşmek dileğiyle.