Batının büyük düşünce hatası sonucu, hatta ve hatta iyimser olması;
Diktatör Putin’in Ukrayna’yı işgal etmesinin yolunu açtı.
Putin eski Sovyetler Birliği’nden ve Bolşeviklerden intikam aldı; en başta da Sovyet ihtilalini yapan Lenin’den.
Ona göre Bolşevikler Rus milletine ihanet ettiler.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra oluşan çok sayıda yeni devletler haksız yere Rus topraklarını paylaştılar.
Putin Rus Milliyetçiliği yaparak eski Sovyetler Birliği içerisinde yaşayan, daha sonra kurulan devletlerden intikam almak istiyor.
Putin; Rus milletinin, Sovyetler Birliği’nden ayrılan devletler için canlarını kanlarını verdiğini; böyle ucuz şekilde kendi özgürlüklerine kavuşamayacaklarını, bunun bedeli olması gerektiğini düşünüyor.
Bundan dolayı eski nüfuz sahibi olduğu ülkeleri tekrar almak istiyor.
Bunun için sabır ve metanetle bir strateji belirleyerek adım adım ilerliyor
Burada ilk adımı ve dünya kamuoyunun nabzını ölçmek için Ukranya’dan Kırım’ı işgal ile başladı.
Kırım işgalinde batının Avrupa Birliği ve ABD’nin ses çıkarmaması ve ciddi yaptırımlar uygulamaması akabinde; Putin emellerini hedefe ulaştırmak için fırsat kollamaya başladı.
Almanya’da Angela Merkel’in görevi bırakması, aynı zamanda Almanya’nın askeri harcamaları kısıtlaması ve askerliği kaldırması, Avrupa devletlerinin içerisinde Avrupa’da her hangi bir savaşın olmayacağı algısı oluşması, Avrupa Birliği ve ABD’nin son Afganistan fiyaskosunu Putin unutmamıştır.
Bunların üstüne; Almanya’da zayıf bir iktidarın olması, başta savaş karşıtı Yeşiller partili bir dışişleri bakanı olan tecrübesiz Baerbock’ın ve ılımlı, karasız, çekingen şansölye Başbakan Scholz varlığı, Amerika’da yine ileri yaş sahibi, siyaseten zayıf, içeride ciddi sorunları olan kongre ve senato desteği olmayan Başkan Biden’ın varlığı, Fransa’da seçildiği günden itibaren Fransa’da hiç bir sorunu çözemeyen, üstüne üstelik seçim sürecinde ne olacağı bilinmeyen bir yarı Başkan Macron.
Ve en önemlisi; Avrupa Birliği’nin % 50 üzerindeki nüfusunun, Rus gazına bu kış günlerinde bağlı olması, kısa zamanda bu ihtiyacı tedarik edecek alternatifi olmayan Avrupa.
Bütün bunların hesabını yapıp ona göre strateji belirleyen Putin kendi açısından ve Rus devleti menfaatleri için en doğru zamanı belirleyip askeri adımları atmış ve Ukranya’yı işgal etmiştir.
Rusya’ya ve Putin’e hak verenler unutmasın ki; Sovyetler birliğinin nükleer silah başlarının % 80’i Ukranya topraklarındadır.
Bütün bunları 90’lı yılların ortasında Rusya temizledi ve kendisi aldı.
Yani bu günlerin şartlarının hesabı çok iyi yapılmıştı, kimse öyle Rusya’yı oyuna falan getirmedi.
Rusya’yı mazlum mağdur belki haklı görenler unutmasın.
Rusya’nın hala Türk ülkelerinde nüfuz etkisi cebren duruyor.
Azarbeycan’da Karabağ dolaysıyla, Kazakistan’da silah zoru ve despot bir iktidar gücüyle, Belarus’da diktatör Lukaşenko sayesinde, Ukranya’da malum işgal dosyasıyla, kendi nüfuz sahibini olduğu ülkeleri tekrar alıp bir Rus emperyalist devleti kurmak uzunca zamandır tasarlanan bir plan idi.
Bir Rus atasözü olan “ Her Rus’un yarısında bir Tatar vardır “ deyişini kültürel emperyalizm ile yok etmek istiyor.
Türkiye’de iktidarın ortağı ve bilakis üst aklı olan eski solcu ve Mao’cu zihniyet bunu görmek ve bilmek istemiyor…Doğu Türkistan’daki SOYKIRIM ve asimilasyonu, toplama kamplarını görmedikleri gibi.
Bütün bunlar oluşurken tabii Rusya’nın arkasında gelişmeleri hinlikle takip eden, kendi emelleri için avuçlarını ovalayan; ÇİN’i unutmamak gerekiyor.
Çin kendi milleti için [ Lebensraum ] yaşam alanı arıyor.
Bunu da Rusya eli ile yapmaya çalışıyor; dünyanın ambarı iki ülkeyi de eline geçiriyor Kazakistan ve Ukranya…
Tarihi iyi irdelersek aslında bu durumları en iyi bilen Türk milleti olması gerekiyor.
Bizim millet olarak geldiğimiz Asya’da ki savaşların hepsi Çin’e karşı. Çin seddi dahi yaşam alanı için yapılmıştır.
Değişen hiç bir şey olmamıştır; milletler ahlak, erdemlik, irfan yerine karınlarını, işkembeyi doyurma peşindeler.
Savaşın hep kaybedenleri olmuştur; özellikle anneler ve çocuklar.
İnsanlığın beyin ölümü gerçekleşmiş… İnsani hassasiyetler ikinci plana inmiş; sadece işkembe için yaşamaktadır; tabi buna yaşamak dersek…
Kalın sağlıcakla
Muharrem Kızılkaya