Hafta arası Beşiktaş futbol takımı teknik direktörü Sergen Yalçın’ın iftifasıyla boşalan koltuğa Rıza hocanın ismi sık sık gündeme geldi. Biliyoruz ki Rıza hoca uzun yıllar Beşiktaş takımının formasını terletti. Bundan dolayı özel bir duygusal bağı olduğu herkes tarafından bilinir. Maç sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Sivasspor kulüp başkanı Sayın Odyakmaz’da Çalımbay’la ilgili sorunun üzerine; “Rıza hocanın Beşiktaş’la olan duygu bağını biliyoruz. Resmi bir teklif gelmedi. Geldiğinde ve Rıza hoca gitmek istediğinde her türlü kolaylığı sağlayacağımızı kendisine ilettik.” Açıklaması birçok yiğido hayranlarını kısmen de olsa üzdü. Elbette ki, deneyimli başkan bir şey söylüyorsa bir bildiği vardır. Ne olursa olsun Rıza hoca bu memleket için önemli bir değerdir. Kaybetmeyi hiçbir taraftar istemez. Şahsi kanaatim, Rıza hocanın yolları Beşiktaş’la kesişmeyecektir.
Geçtiğimiz hafta oynanan Avrupa kupası maçlarında Lazıo ile berabere kalıp gurubunu lider tamamlayan Galatasaray iddialı geldiği Sivas deplasmanından eli boş dönmenin üzüntüsünü yaşadı. Yiğidolar son iki haftayı galip gelerek bu maçta da çıkışını sürdürdü.
Maç öyle güzel bir koreografiyle başladı ki, her hafta böyle güzellikleri yaşamayı çok isterim. Taraftarların her maç için bu güzellikleri devam ettirmeleri gerekir. Yalnızca Fener, Galatasaray ya da Beşiktaş maçları değil, tüm maçların ayrı bir öneminin olduğunu bilmeleri gerekir. 27.500 kapasiteli tribünlerin heyecanı, 1500-2000 kişiyle yaşanmaz.
Rıza hocanın askerleri dersine çok iyi hazırlanmış. Hafta arasını çok iyi değerlendirmiş. Maçın doksak dakikasında kolay kolay rakibine boş alan bırakmadan oynayan bir sivasspor vardı. Gole kadar daha baskın oynayan daha çok atak yapan taraf Sivasspor takımı oldu. Kaleci ali Şaşal’ın performansı beni ayrıca mutlu etti. Haftalardır üzerinde ısrarla durduğum ve beni haklı çıkardığı için Ali Şaşal’a teşekkür ediyorum.
Rıza hoca bir gazetecinin “Adınız Beşiktaş teknik direktörlüğü ile anılıyor. Neler söylersiniz?” şeklindeki sorusuna Çalımbay, “Burada onu konuşmanın yeri değil. Bu soruya cevap vermek istemiyorum. Çünkü bu kulüple benim kendi aramda olan bir şey, Sivasspor ile olan bir şey. Onu mukaveleye koymadım zaten başka nedenlerden dolayı. Beşiktaş ile resmi bir görüşmem kesinlikle yok. Öyle bir şey olmadı. Olursa, gelirse ona göre konuşuruz. Beşiktaş biliyorsunuz benim futbol hayatımın geçtiği bir yer. Sadece orada başladım orada bıraktım. Sivas’ta benim doğduğum büyüdüğüm yer. İkisi de benim için çok çok önemli. En iyi şey ne ise onu inşallah yaparız” yanıtını verdi.
Maç sonrasında Faır-play çığırtkanlığı yapan bir gurup sosyal medya ve ulusal kanal yorumcularına da buradan bir çift sözüm olacak. Muslera bu ülkede oynayan en karakterli yabancı oyuncuların başında gelir. Ne yazık ki, yeşil sahalarda sakatlık sahtekârlığı öyle bir ayyuka çıktı ki, kimin gerçekten kimin yalandan kendini yere bıraktığını artık kimse anlamıyor. Kaldı ki, pozisyon 15 saniye içinde gelişmiştir. Kafa kafaya gelmeyen çarpışmalardan, yere düşen kalecinin sakatlığının ciddi olup olmadığını diğer futbolcunun anlaması imkânsızdır. Sözün özü mesele Galatasaray Fener ve Beşiktaş olunca Faır-play in gündeme bu kadar çıkarılması doğru değildir. Faır-playa ters bir durum yaşanmamıştır. Karakter sahibi Muslera’ya çok geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Muslera karakterinde ki bir futbolcunun asla sahtekârlık yaptığını düşünmem söz konusu bile olamaz. Ne var ki; saha içinde anlık gelişen pozisyonda futbolcuların bunu düşünmesi mümkün değildir.