BİR TEHLİKE

Zeynelhan Sipahi

10-08-2023 12:30

Duymuşsunuzdur.

Almanya, son zamanlarda ciddi manada kalifiye eleman açığı yaşıyor. Nüfusun yaşlı olması, dünyanın ağır sanayi ülkesini zor duruma sokmuş gibi görünüyor. Elbette bizim bilmediğimiz birçok başka sorun da vardır. Ancak Almanya, bu durum daha da kötüye gitmeden önlemini almaya başladı. Hem de yıllardır Amerika Birleşik Devletleri’nin kendisine, ve hatta bütün Avrupa Birliği ülkelerine uyguladığı yöntemle…

Amerika Birleşik Devletleri Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki dönemlerde, özellikle Avrupa’da yetişen nitelikli bilim insanlarını bünyesine kattı. Katıldığı bir programda İlhan Kesici’nin yorumunu hiç unutamıyorum: “Bu hamleyle Amerika 100 yıl ileri gitmiştir, Avrupa ise 150- 200 yıl geri gitmiştir.”

Gerçekten de, her yıl yayınlanan “Dünyanın en iyi 500 Üniversitesi” sıralamasında ABD’nin bütün alanlara ambargo koyduğunu, adını hiç duymadığımız Üniversitelerin bile bizim en iyi eğitim kurumlarımızı geride bıraktığını görebiliyoruz. (Bakınız: QS Rankings, THE, Round University Ranking vs.)

Ve şimdi Almanya, bu açığı hızla kapatmak için aynı yöntemi uyguluyor. Özellikle sektörel anlamdaki kalifiye elemanların Almanya’ya göç etmesini teşvik ediyor. Yıllardır uyguladığı katı göç politikasını geride bırakarak, ve belki de önyargılarını kırarak Avrupa’nın en iyi ülkesi olmaya devam etmek istiyor. Bu program dünyadaki tüm ülkelere uygulansa da, teveccühün özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden ve diğer az gelişmiş ülkelerden olduğu net bir şekilde görülüyor. Nitekim kendi ülkelerinde iş bulamayan, veya da hakkettiği değeri göremeyen binlerce üniversite diplomalı ve meslek sertifikalı vatandaşımız Almanya’ya göç etmek istiyor.

Peki, tehlike nerede? Ülkemizin yaşayacağı işgücü kaybı hepimizin tahmin edebileceği üzücü bir durum. Bu topraklarda yetişen ve gelecek vadeden gençlerin, umudunu Avrupa ülkelerinde araması, şapkamızı önümüze koyup “Nerede hata yapıyoruz?” diye sormamız gereken bir mesele. Ancak benim dikkat çekmek istediğim konu bu değil, en azından şimdilik. Çünkü büyüyen bir başka tehlike görüyorum. Bu tehlike, bundan yaklaşık 80 yıl önce cereyan eden, dünyayı kasıp kavuran ve hala tüm insanlığın bedelini ödemeye devam ettiği bir konu…

Almanya’da 2021 yılında kurulan sol ağırlıklı hükümetin ırkçı düşünceleri olmayacağını tahmin etmek zor değil. Nitekim içinde Türk kökenli milletvekillerini de barından SPD (Almanya Sosyal Demokrat Partisi), Yeşiller gibi siyasi kanatların, Almanya’nın yaşadığı sorunu aşmak için dışardan göçmen kabul etmesi ideolojilerine aykırı bir durum değil. Ancak belli ki Almanlar aynı şeyleri düşünmüyor. Anketlerde hızla yükselişe geçen AfD (Almanya için Alternatif), uygulanan göç politikasına karşı çıkıyor ve bu hareketleriyle de halkta teveccüh buluyorlar. Ancak onların karşı çıkması, sol ağırlıklı hükümete geri adım attırmıyor ve Almanya göç politikasına emin adımlarla, hatta göçmenlere ciddi kolaylık sağlayacak şekilde devam ediyor.

Muhtemel bir durumda, sonraki seçim sosyal demokratlar yerini göç politikasına karşı çıkan siyasi partilere bırakırlarsa, devlet otoritesi altında yaşanacak yeni mağduriyetlere şahitlik edebiliriz. Nitekim bir sene önce Almanya’ya gittiğimde görece gergin bir ortam olduğunu sezmiştim. Bu ortam Almanya’nın doğal hali de olabilir, emin değilim. Ancak eğer öyle değilse, umarım bahsettiğim senaryodaki gibi bir mağduriyet yaşanmaz. AfD’nin anketlerde ciddi manada güç kazanması, Almanların 80 yıl önceki yaşadıklarından ders çıkaramamış olabileceklerini gösteriyor.

İnşallah yanılıyorumdur…

DİĞER YAZILARI VERİN SİVAS’I BANA 01-01-1970 03:00 EYVALLAH… 01-01-1970 03:00 İLK OY MESELESİ 01-01-1970 03:00 HAREKETİN ERGENEKONU 01-01-1970 03:00 İNANÇ?.. BAŞKAN VE GELECEĞİMİZ… 01-01-1970 03:00 EMROLUNDUĞUN GİBİ? 01-01-1970 03:00 MEDENİYET? 01-01-1970 03:00