GÜN BEY'İM! …

Gazi KARABULUT

27-05-2022 13:26

Ah!
 Yüreği ne yanmıştı.

“1971 yılından beri birlikte yol yürümüştü o vatanperver insanla. 1977’de kurulan Milliyetçi Cephe’de vazife almıştı Gün Sazak Bey.
 Herkes şaşkınlık içindeydi. Bu nasıl bir bakandı böyle?
 Haksızlığa göz yummuyor, hırsızlara geçit vermiyor, yolsuzluk yapanları affetmiyordu. Hele bu gümrük kapılarındaki uygulamaları yok mu? Canından bezdirmişti kapıdaki rüşvet tezgahı yöntemiyle kasalarını dolduranları. Göz açtırmıyordu hukuksuzluklara. Bu böyle gidemezdi. Çok acele bir şekilde susturulması gerekiyordu.  Mataracıları, polderlileri ve daha kimleri kimleri besliyordu bu rüşvet çarkı.
Nihayet karar verilmişti. Ekiplerini kurdu karanlık eller. Adlarında “er” olanlar lakaplarına “sarı” diyenler, “zafer” ismini alıp “gül” soyadını kullananlar 27 Mayıs 1980 salı günü akşam saatinde Gün Bey’in Kavaklıdere’deki evinin önünde çoktan yerlerini almışlardı. 
Avcılar tamamdı da bir türlü gelmiyordu av. Yoksa bir sızma mı olmuştu. Ama bu mümkün değildi. Koca “Dev” bir “Sol” böylesine önemli icraatlarda hiç hata yapar mıydı? Üstelik silahlar bile zimmetliydi…
 Beklemekten yorulmuştu dört kişilik ekip.  Artık gecenin yarısı yaklaşıyordu. 
Anlaşılan bu işi ertelemeleri gerekecekti. Ama ekibin başı karşı çıktı. “Biraz daha bekleyelim. Nasıl olsa gelecek,” diyerek. Çünkü beklenen avın, çiftlikten çıktığı saate göre, çoktan gelmesi gerekiyordu. 
 Birden telaşlandı avını bekleyen sırtlanlar. İşte evin önüne bir araba gelmişti. Evet, evet. Beklenen büyük av buydu…
 Gün Bey kontağı kapattı. Kanını içmek için bekleyenlerden habersiz, eşi Nilgün Hanım ve çocukları arabadan inerken o da bagajın kapağını açmasıyla, gecenin derin sessizliğini çınlatan kurşun sesleri ortalığı yırttı. Eşinin ve çocuklarının çığlıkları arasında elini beline attı, ancak silahını çekmeye gücü yetmedi. Karanlık gecede gözlerinin kararması ile zindanda gibiydi. 
Kulağına gelen çığlıkları da duyamaz olmuştu. Bir ara ambulans sesi duyar gibi oldu. Başka da bu dünyadan duyduğu bir ses kalmamıştı. Dürüstlüğünün ödülünü, şehadet şerbeti içerek almıştı.”

Başbuğ, Gün Bey’in ölüm haberi ile kaçıncı sarsıntıyı yaşadığını, kaçıncı kez yüreğindeki bam telinin parçalandığını unutmuştu. Ama bu acı yüreğini çok derinden sarsmıştı.  30 Mayıs 1980 Cuma günü sabahleyin Gün Bey’in cenazesinin başında Başbuğ’un, dağları çökertecek kadar acı feryat çok hüzünlü bir şekilde dile gelmişti.

“Çok değerli arkadaşlarım, büyük dava adamı, temiz insan, büyük vatansever, vefakar, küçüklerine karşı şefkatli ve memleketine, devletine karşı her türlü fedakarlığı benimseyen yüce ruhlu arkadaşımız Gün Bey'i sevdiği vatan topraklarına emanet etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. 

Değerli arkadaşlarım, 
Gün Sazak Bey, hem çok değerli bir devlet adamı, hem çok imanlı bir vatansever, bir milliyetçi, hem de gönlü insan sevgisi ile dolu, insanlara karşı şefkatle, yardım duygularıyla dolu büyük ruhlu, büyük insandı. Gün Bey, insanlığı aşağılatan her türlü fikre 
karşı, Gün Bey insanların saadetinin hür olmalarına bağlı olduğuna derinden inanmış, kanaat getirmiş, demokrasiye inanmış, hakkı, adaleti her şeyin temeli kabul eden büyük bir yaratılıştaydı. Gün Sazak, aynı zamanda yiğit bir Anadolu çocuğuydu. Cesur bir insandı. Kendisine tehlikelerden, suikastlardan bahsedildiği zaman güler geçerdi. 

Değerli arkadaşlarım, 
Niçin Gün Bey’i vurdular? Neden Gün Bey’i, Türk Devleti'nin düşmanları, vatan hainleri, Türkiye'yi sömürge yapmak için sömürgecilerin satılmış uşakları niçin hedef seçtiler? Çünkü Gün Bey, her şeyden evvel Türk vatanının bütünlüğünün korunması, Türk Milletinin birliğinin korunması, dünya üzerindeki biricik bağımsız Müslüman Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşatılması için faaliyet içinde idi, gayret içinde idi. 
Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelen tehlikelerin önlenmesi için gayret içinde idi.
 Çünkü Gün Bey, köleliğe karşı, esarete karşı, insanın insana kul olmasına karşı mücadele halindeydi. 
Çünkü Gün Bey, çok partili hürriyetçi demokratik rejimin yaşaması, bu demokratik rejimi yıkarak yerine bir komünist dikta rejimi kurulmaması için gayret içinde idi.  Bunun için Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanları, Türkiye'yi sömürge yapmak isteyenler, Türk Milletini parçalayarak kölelik rejimine götürmek isteyenler Gün Bey’i hedef seçmişlerdir. 

Ama değerli arkadaşlarım,
 Gün Bey’in yolunda gayret gösterdiği, çalıştığı ve en sonunda canını da çekinmeden feda ettiği kutsal dava; Türk milletinin kalbinden gücünü alan, Türk milletinin milli iradesini temsil edene kutsal dava devam edecek, yaşayacaktır! Bu kutsal davanın bütün Türk Milleti sahibidir. Bütün Türk Milleti bu kutsal davaya kıymaya kalkanlara karşı, bu devleti parçalamak isteyenlere karşı ayağa kalkmaktadır, olduğu yerden doğrulmaktadır. Türk milleti ayağa kalktığında bütün bu hıyanetler ezilip gidecektir! Hainlerle beraber olanlar, onlara arka çıkanlar, onlara şöyle veya bu şekilde destek olanlar, yalan ve iftiralarla gerçekleri saklayamayacaklardır. Türk milletinin yaşama azmini, bağımsız yaşama azmini hiç bir hıyanet engelleyemeyecektir. 

Değerli arkadaşlarım, 
Gün Bey, inandığı dava uğrunda şehit oldu. O ölmedi, her zaman aramızdadır, aramızda yaşayacaktır; hatırası ile, fikirleri ile, davası ile Türk milletine güç verecektir, hız verecektir. 
Şehitler ölmez. Allah rahmet eylesin."


(KIZILELMA VE BAŞBUĞ romanından)

DİĞER YAZILARI GEMEREK BÜYÜR MÜ? 01-01-1970 03:00 BAŞBUĞ ve EVLATLARI 01-01-1970 03:00 SEÇİM, TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ve FİKRÎ EYLEM 01-01-1970 03:00 TOPLUMCU BELEDİYECİLİK ANLAYIŞININ MİLLÎ VE YERLİ KODLARI 01-01-1970 03:00 ÖĞRETMENİN SAHİPSİZLİĞİ 01-01-1970 03:00 CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZ YILINDA YENİ BİR EĞİTİM FELSEFESİ ANALİTİK OKUMA VE ÖĞRETMEN 01-01-1970 03:00 ÜLKÜ OCAKLARI VE YAPAY ZEKA 01-01-1970 03:00 SINAVLAR VE TUTUMLAR  01-01-1970 03:00 MİLLİYETÇİ MÜTEFEKKİRLER VE TARİHİ SORUMLULUKLAR 01-01-1970 03:00 YAZA YAZI YAZMAK! 01-01-1970 03:00 SİVAS 01-01-1970 03:00 SINAV ÖNCESİ SON TAVSİYELER​ 01-01-1970 03:00 MİLLİYETÇİLİK 01-01-1970 03:00 Ahde vefa... 01-01-1970 03:00 TEMEL MESELELER VE MİLLÎ BAKIŞ 01-01-1970 03:00 MİLLİYETÇİ MÜTEFEKKİR 01-01-1970 03:00