GELENEK...

AYDIN DELİKTAŞ

07-08-2023 12:19

Bazı kelimeler sihirlidir. Duyduğunuzda içinize bir gurur yansır. Hatta mutlu olursunuz, göğsünüz kabarır. 



 

Bilirsiniz ki, o an birebir sizi etkilemese bile o kelimeler tüm geçmişinizi etkilemiş, geleceğinize de yön vermektedir.

 

Ama doğru kullanılmalıdır, yerinde olmalıdır.

 

Bu kelimelerin başında da “Gelenek” gelir…

 

“Geleneksel” dediğiniz kelime gerçekte bir tarih buluşması hatta yüzyıllar kucaklaşmasıdır. 



 

Nesilden nesile tekrarlanan ortak paydalarımızın kelimeye sığdırılmış halidir.

 

Sözlükler geleneği, “Bir toplumda çok eskilerden kalmış olmaları sebebiyle tutulan, kuşaktan kuşağa aktarılan, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlardır” diye açıklar.



 

Yani, geçmiş yaşam biçimlerimiz içerisinde olması, maddî ve manevî değerlerinin bulunması gerekir…



 

Daha önemlisi, geleneğin özündeki kutsalla olan ilgisinden dolayı köklü bir geçmiş, zengin ve kutsi değerleri kapsaması şarttır…

 

Bunlar da yetmez!.. 



 

Gelenek kendinden her türlü istifadeye açık olan anlamlar rezervi barındırmalıdır. 



 

Ki, sanat ve edebiyata da etki edebilsin!..

 

Edebiyatçılar gelenek için, “Yazılı metin haline getirilmiş, etkileyici eserlerin intikaliyle ilgilidir” der. 



 

Hatta bu alanda geleneğin nasıl gelenek haline geldiğinin bilinmesi yazılı kaynaklarla da sabit olmasına ihtiyaç duyulur…

 

Sosyal bilimciler, bir geleneğin gelenek halini alabilmesi ve bizim ona “Geleneksel” diyebilmemiz için “en az üç kuşağın geçmesi” gerektiğinde birleşir…

 

Yani dedeniz ve babanız kendi dönemlerinde toplumla beraber aynı şeyi tekrar etmiş ve siz de aynısını sürdürüyorsanız; bu geleneksel hale gelmiştir…



 

Bu yüzden 1’inci geleneksel, 2’inci geleneksel, 3’üncü, 5’inci, 10’uncu geleneksel olmaz. 



Toplum kabul etmişse ve tekrarında sakınca görmüyorsa; topluca yapıyor, bizzat katılıyorsa geleneksel olma yolunda ilerleyen bir durum söz konusudur…

 

Geleneğin geleneksel hale dönüşmesi için insanların, birikimlerini, hayatlarında değer verdikleri, kendileri için önemli unsurları gelecek kuşaklara aktarma isteği ve gayretinde olması ile mümkündür.



 

Tepeden inme gelenek olmaz!.. 



 

Birinin söylemesiyle, oluşturmasıyla, bir araya getirmesiyle, kendi imkân ve gücünü kullanarak tekrarlamasıyla gelenek oluşmaz ve geleneksel olmaz…

 

Geleneğin klasik tanımı, “İnsan eylemlerinin düşünce ve muhayyile aracılığıyla yaratılmış olan ve bir kuşaktan diğerlerine intikal eden şeylerin bütünüdür” şeklindedir.

 

İşin özü geleneğin kökünün ve köklerinin olması gerekir…

 

Bunları niye yazıyorum?



 

Son yıllarda bir “Geleneksel” modası türedi.

 

Kelime güzel…

 

Önüne koyduğunuz etkinliği daha havalı, cafcaflı, afili gösteriyor.

 

1’inci geleneksel yazan da var, 3’üncü geleneksel yazan da…



 

Sivas Valiliği de son birkaç yıldır 5 Ağustos’ta 58 Dünya Sivaslılar günü, Gardaşlık festivali organize ediyor… Bu isimle böyle bir günün kutlanıp kutlanılmaması doğru mudur yanlış mıdır ayrı bir tartışma konusu…

 

Şimdilik kaydıyla o konuyu başka bir zamana bırakalım.

 

Ama sosyal medya paylaşımlarında cümleye, “Geleneksel hale gelen Dünya Sivaslılar Günü” diye girerseniz yanlışlar dizisinin başlangıcını da yapmış olursunuz.

 

Bir etkinliğin gelenek haline dönüşüp dönüşmediğini test etmenin yolu basittir…



 

Çekin aradan organize eden kurumları; toplum benimseyip kendi değerlerini yaratmış ve kutlamaya başlamışsa gelenek olma yolunda adım atmış demektir…

 

Aksi, gel eğlen, gül eğlenden öteye bir durum değildir.

 

Sağlıcakla kalın…

 

 

DİĞER YAZILARI BİR DOKUNUŞ 01-01-1970 03:00 NASIL İNSAN? 01-01-1970 03:00 EKİP… 01-01-1970 03:00 YAĞDIR MEVLAM SU! 01-01-1970 03:00 AHDE VEFA 01-01-1970 03:00 NASILDI O SÖZ? 01-01-1970 03:00 OMURGA 01-01-1970 03:00 HARA 01-01-1970 03:00 FIRILDAK! 01-01-1970 03:00