PANDEMİ

Halil Ünsal

08-12-2020 19:11

81 ilde uzun bir aradan sonra ilk kez sokağa çıkma yasağı kararı bakanlar kurulu tarafından kararlaştırılıp, uygulaması yapıldı. Hatırlarsanız eğer, ‘hafta sonu sokağa çıkma yasağı’ İstanbul, Ankara gibi büyük şehirler için uygulanırken artık bütün ülkede uygulanmaya başlandı.

        Dünyada an itibariyle resmi verilere göre 66 milyonun üzerinde korona vakası var. Buna karşında 46 milyona yakın tedavi olmuş insan var. Kaba hesap ile toplamda 20 milyon korona hastası şu anda hem tedavi edilmeye çalışılırken hem de dünyanın geri kalanına bu hastalığı bulaştırmamaları için mücadele ediliyor.

        Peki ülkemizde çok sıkı tedbirler alındıktan sonra vaka ve hasta sayısı çok az rakamlara inen korona virüsü nasıl bu kadar hızlı ve şaşırtıcı şekilde artış gösterebildi?

        Maalesef başta ‘Bana bir şey olmaz!’ mantığından tutun, ‘Bunlar emperyalist güçlerin uydurması! Korona diye bir şey yok!’ diyene kadar, ‘Bill Gates insanlara çip taktırabilmek için bu hastalığı çıkarttırdı!’ diyen komple teorisi seven insanlara kadar ne ararsanız bu salgının artmasında her türlü safsatanın etkisi var.

        Bildiğiniz gibi insanlar denize düşen yılana sarılır misali bu salgından kendine koruyabilmek için vitaminlerden tutun, bitkisel gıdalara ve bir takım ilaçlara kadar her şeyden medet umar hale geldi. Öyle ki, ülkemizde korana karşıtı gıdalarda turşu, bu listenin en başında yer alıyor. Mutfaklarımızın vazgeçilmezi olan turşunun bu vesile ile tekrar kadrinin kıymetinin bilinmesi ve doğal antibiyotik görevi gördüğünün hatırlanması sanırım bu süreçteki en güzel hatırlatmalardan birisi oldu. Tıpkı korona virüsün temizlik ve hijyen önemini insanlığa tekrar hatırlatması gibi.

        Kafeler, restoranlar ve toplu oturulan kamuya açık alanların hepsi kapatıldı. İnsanlarımızda buna karşın birbirlerinin evlerinde buluşmaya başladı. Özellikle kalabalık aileler ve kalabalık arkadaş grupları içlerinde korona virüsü taşıyan biri var mı yok mu bilmeden toplanıp durdu.

Peki bu buluşmaların ve toplanmaların sonucu ne oldu?

        Bütün sülale, akrabalar ve arkadaşlar maalesef birbirine korona bulaştırıp hep beraber pozitif oldu.

        Şimdi içinizden geçer belki ‘Yahu ne yapalım? Eş, dost, akrabadan ya da arkadaşlardan uzak mı kalalım?’ diye. Benim şahsi cevabım ise böyle bir soruya ‘evet uzak kalın’ olur! Son tedbirler kapsamında sayısı 30 ile ‘Evlilik’ ve ‘Cenazeler’ için yapılan kısıtlama bile bu süreçte yetersizdir. Çay içmek için bile olsa lütfen kimseyi ziyaret etmeyelim.

        Zaman küsmek, darılmak, gönül koymak zamanı değil. Kimse başkalarına hastalık bulaştırma ve bunun sonucunda insanların acılar içinde hayatını kaybetmesine sebep olma hakkını kendinde görmemeli.  Zaman bu sürece adapte olup, teknolojiyi doğru bir şekilde kullanma zamanı. Artık akıllı telefonlar, görüntülü konuşmalar hayatımızın tam merkezine yerleşmiş durumda. Bu süreçte iletişim araçları kullanarak ailelerimizle, eş, dost, arkadaş ve akrabalarımızla görüşmeyi tercih etmeliyiz.   

Hemen hemen her gün bir ülkeden korona aşısı için iyi haberler geliyor. Öyle ki, %90’ın altında etkisi olan bir aşıyı şahsen henüz haberlerde görmedim.

Bilmeliyiz ki bu günlerde elbet geçecektir.

Ancak en az hasarla atlatmak ve üstesinden gelebilmek için Devletimizin ve Milletimizin birlik olması elzemdir. Kurallara riayet ederek, yasaklara uyarak ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak hayatımızı idame ettirmemiz gerekiyor.

Bu süreçte hayatlarını ortaya koyarak görevini icra eden kolluk kuvvetlerimize ve sağlık çalışanlarımıza sade bir Türk Vatandaşı olarak şükranlarımı sunarım.

Yüce Rabbim hem kolluk kuvvetlerimizin hem sağlık çalışanlarımızın hem de Milletimizin yar ve yardımcısı olsun.

DİĞER YAZILARI BABAM FİKRET ÜNSAL 01-01-1970 03:00 ANDIMIZ 01-01-1970 03:00 ADALET 01-01-1970 03:00 MAĞARA MEZARLIĞI 01-01-1970 03:00 TEKERRÜR 01-01-1970 03:00 İSTİSMAR 01-01-1970 03:00