Taraftarlık Konforu ya da Esja'nın Gülleri

Ömer Haydar KARAKUŞ

28-03-2024 19:56

İnsanlık tarihi acı zulüm ve gözyaşı ile yoğrulmuştur maalesef. Buna tarihten ve günümüzden verilecek o kadar çok örnek vardır ki ; keşke olmasaydı. Daha dün Bosna bugün Gazne ve bir çokları. Yaşanan bütün haksızlıklara karşı devletlerin/ toplumların ne yaptığı veya yapması gerektiği bu yazının konusu değil. Zaten söylenecekler söyleniyor ve zulümler devam ediyor. Dünyada yaşanılan bütün haksızlıklara amasız karşı çıkabildiğimiz kadar insanız bence. Yoksa yaşanılan zulümlerde sadece taraftar olmak hiçbir şeye çözüm olmayacaktır.

Dünya Tiyatrolar gününde Sivas Devlet Tiyatrosu Branko Ruziç'in yazıp Saydam Yeniay'ın yönettiği Donör adlı oyunu sahneledi ve devam eden süreçte sahnelemeye devam edecek. Bosna savaşına "içerden" bir bakış açısı olarak görebileceğimiz metin bize soykırıma,savaşa,savaşın taraflarına farklı bir açıdan bakabilme en azından bakabilmeyi denemeyi öneriyor. Evet bazen hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Ezberler ve sloganlarla hayata bakmak sadece bir kolaycılık ve konfor alanıdır.  Sanat ise bu konfor alanında uyuklayanları zaman zaman dürter ve düşünmeye sevk eder.  Tekse dair "içerden" vurgusunu bilerek yaptım zira oyun yazarı  bir Balkanlı. Bir manada olayların şahidi de diyebiliriz.  Elbetteki metne dair itirazlarımız ve  şiddetin kulağımızı tırmalayan tekrarlarına eleştiri getirebiliriz ama son tahlilde "ezberlerimizi" bozması manasında başarılı bir teks olduğunu söylemeliyim. Oyunda  dekor kullanımı durağanlaşmayı önleyerek izleme ritminden kopan izleyiciyi tekrar toparlıyor. Gelelim en can alıcı yere, oyunculuklara ; az kadrolu oyunlarda oyuncu performanslarının biraz daha önem kazandığını vurgulamaya gerek yok sanırım. Bu yönüyle Andrey Adamick rolündeki M. İnanç Keteci ile Anna James (Esja) rolündeki F.Kardelen Göktaş'ın sırtındaki yük biraz daha ağırlaşıyor açıkcası. Yukarda da belirtmeye çalıştığım üzere "ağır " bir konunun sahneye taşındığı bu oyunda başarıyı "alkışlar" değil zamana bıraktığı tortu belirleyecektir bence. Bu yönüyle oyun uzun süre sahnede kalır mı bilmem ama oynandıkça daha da oturacak ve zor oyun izlemeyi seven izleyiciler için müstesna bir yeri olacaktır diye düşünüyorum.

Meşe ağacına hangi dilde ne deniyor bilmiyorum ama hasret her dilde ağır,zulüm her dilde çirkin, ve bir gün gerçekleşirse barış tüm dünya için elzemdir. Ezberlerinizi biraz hırpalamak,konfor alanınıza biraz ara vermek isterseniz Donör Sivas Devlet Tiyatrosunda yoluna devam ediyor. Alkışı bol olsun.

İyi seyirler.

DİĞER YAZILARI BİR ŞEHRİ ÖZLEMEK 01-01-1970 03:00 Bir Şehri Dolaşmak 01-01-1970 03:00 YİRMİBİRONBEŞ TRENİ 01-01-1970 03:00 Komedide Paslaşmak 01-01-1970 03:00 KARACAOĞLAN NEDEN SUSTU? 01-01-1970 03:00 Beserek Dağı Ne Tarafa Düşer? 01-01-1970 03:00 QUASİMODO KALABİLMEK 01-01-1970 03:00 MASUMİYET KASIM SOĞUĞU VE BİNEK RENO 01-01-1970 03:00 PERDE TOZUNUN SESİ 01-01-1970 03:00