Keşke futbol yazabilseydim.
Keşke Sivasspor’un oynadığı oyunu yazabilseydim.
Keşke zeminin ne kadar kötü olduğunu yazabilseydim.
Keşkelerle dolu bir futbol müsabakasının perde arkasında neler oluyor maalesef kimse bilmiyor.
Süper lig tarihinde sansasyonel birçok olay yaşanmıştır. Kaç kalem bu olaylar üzerine yazıp çizmiştir. Kaç kişi ağlamış ama sesini duyuramamıştır. Hepsini bir kenara bırakın, dün bana göre Sivasspor-Galatasaray maçında uzun yıllar unutulmayacak bir eyyamcılığı yaşayan güzel ülkem, maalesef Türk Futbolunun bittiği geceye şahit olmuştur.
Dakikalar 50’yi gösterirken Sivasspor’un golü geldi. Maçın hakemi golü verdi, ama “VAR” dur bekle dedi. Yaklaşık 5 dakika meşin yuvarlak başlama vuruş noktasında “VAR” tarafından bekletildi. Sonrası daha manidar. Öyle sanıyorum Özgüç Türkalp maçın hakemine; “ gel izle, bak bakalım ben bir şey bulamadım belki sen bir şey bulursun” dedi ki, maçın hakemi de, monitör başına gitti, elleriyle gözleriyle ölçerek biçerek yaklaşık 5 dakika monitör karşısında bir şey aradı sonunda tuhaf bir vücut diliyle sahaya geri döndü, Galatasaray kalesine yöneldi, 40 metre koştu ve altı pas içinde sol elini yukarı kaldırdı sağ eliyle Sivasspor kalesine doğru endirekt atış kullanın dedi. Bu şu anlama geliyordu;
1-Pozisyon ofsayt
2-Pozisyonda temassız tehlikeli faul tespit ettim.
İptal kararı tüm kamuoyu ve otoriteler tarafından saatlerce izlendi, kare kare değerlendirildi ama bir şey bulunamadı. O koştuğu 40 metrelik mesafede bile neye karar vereceğini düşündü sanırım. Ama bir şekilde golün neden iptal edildiğini kendisi dâhil kimse anlamadı. “VAR” hakemi Özgüç Türkalp, Erkan Özdamar’ı izlemeye sesleyene kadar geçen sürede neler yaşadı, Erkan Özdamar monitör başına gittiği andan, sahaya döneceği ana kadar “VAR” odasıyla neler konuştu hepsi ama hepsi karanlıkta kalan bir süreç olarak kalacak. Bir pozisyonun inceleme sürelerine bakıldığında bu kadar uzun süre bakılıp, ince eleyip sık dokunduğu bir durum asla olmamıştır. Kim neyin hesaplarını yapıyor, kimler giyotine gönderilecek bilmem ama Türkiye Süper Ligi bana göre dün akşam itibariyle bitmiştir. Hoş, bizler balık hafızalıyız. Çabuk unuturuz. İki gün sonra bu olayda kara gecelerden biri olarak tarihteki yerini alacaktır. Golün iptaliyle birlikte benim dikkatimi çeken bir şey daha oldu. O an ben Galatasaray’lı futbolculara baktım; “Dünya kupası final maçında Arjanti’nin kupa sevici” gibi sevinç nidalarıyla iptal kararına seviniyorlardı.
Bu öyle bir gol iptali oldu ki, maçın içinde ki diğer hakem kararları bile es geçildi. Maçın 45 dakikasının sonuna doğru gelinirken, Sacha Boey ile Fredrik Ulvestad arasında yaşanan pozisyonda, Galataasaraylı Boey'in Sivassporlu ulvestad’ın kafasına kramponları geçirmesine hakem Erkan Özdamar sarı kartını gösterdi. Allah sizi bildiği gibi yapsın… Yazıktır, günahtır. Temas olmadan ayağını o seviyeye kaldırsa, sarı kart göstermen normaldir. Ne var ki, oldukça tehlikeli bir şekilde kramponun çivilerini adamın kafasına geçiriyor(Savcılık makamları cana kast olarak soruşturma açsalar yeridir) ve bu senin ve senin yardımcının gözünün önünde oluyor. MHK, TFF “VAR” hakemleri ve maçı yöneten sizlere sadece şunu soruyorum; “gece rahat uyuyabildiniz mi?”
Daha 4 hafta önce lig temiz değil deyip, bugün Türk futbol tarihine kara leke sürülen maçtan sonra ne kadar objektif yaklaşıp, bu maçın tekrarını isteyebilecekler. Her şey lehte devam ederken sesini çıkarmayanlar, “zafere giden her yol mubahtır.” Düsturuyla kendi vicdanlarını ne kadar tatmin edebilecekler. Alın liginiz başınıza çalınsın. Yazıklar olsun şaibelerin altında alınan puanlara sevinip seslerini çıkarmayanlara. Koskoca Türkiye Futbol Federasyonu bu kara geceyi nasıl aydınlatacak merak ediyorum.
Kalabilirseniz sağlıcakla kalın…
