YÜKSEK TÜRK KÜLTÜRÜ VE KAHRAMANLIĞININ ESERİ CUMHURİYET

Kadir COŞKUN

18-11-2023 14:03

YÜKSEK TÜRK KÜLTÜRÜ VE KAHRAMANLIĞININ ESERİ CUMHURİYET
(Laiklik ve Tuğrul Bey) 

Kaynağını tamamen batıdan aldığımız iddia edilen yeni Türk Devleti ile ilgili Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözlerini bağdaştırabilir miyiz? 
"Yurttaşlarım, az zamanda çok ve büyük işler yaptık, bu işlerin en büyüğü temeli Türk Kahramanlığı ve Yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir." 

Her fırsatta bizlere, "Barbar, yıkmayı bilir, yapmayı değil." etiketini yapıştırmaya çalışan Batı'ya karşı yeni devletimizi kuran ve temellerini belirttiğimiz esaslara dayandıran Mustafa Kemal Atatürk bu amaçla 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi' ni açıp 1922'de saltanatla hilafeti ayırması, Nutuk'ta da belirttiği gibi Batı'ya "İşte biz aynen böyle yapıyoruz." diyerek kendi köklerimize ve kültürümüze yönelmenin işaretlerini veriyor ve dünyaya bunu haykırıyordu. 

1924'te "Devletin dini İslâmdır."dan, 1928'de" Devlet, her dine eşit mesafededir."e getirip, 5 Şubat 1937'de anayasa değişikliği ile laiklik ilkesini ancak 1946'da yasalaştıran Fransızlardan 9 yıl önce toplumumuza kazandırmıştır. 
Bunu durup dururken değil dünyayı, gelişmeleri, Türk dünyasını, ayrıntılarına kadar okuyup araştırıp, bunlardan bizlere ait yüksek değerleri hayatımıza aktarma amacıyladır. Türk kültürünün değerleri ile dünya gerçeklerini sentez yapmıştır. 
Anıtkabir'de bulunan 4000'in üzerinde okuduğu, araştırdığı kitaplarda Platon, Aristo, Baruch Spinoza, Voltaire, Montaigne, Durkheim,  Comte, Montesquie... Türk tarihi ve değerlerini öğrenen, matematiğe, bilime mühendisliğe, İbni Haldun'dan Farabi'ye, Buruni'ye, İbni Sina'ya... pek çok eseri okuyup anlayan bir devlet adamı. 
Cumhuriyetin kaynağını Batı'da değil Selçuklunun dağılmasından sonra kitaplarda pek belirtilmeyen ve okumaları arasında 1343-1354 yılları arasında Anadolu'daki beylikler içerisinde Ankara Cumhuriyeti isimli bir bölgenin varlığını görerek kaynak olarak aldığı Araştırmacı-Yazar Cengiz Özakıncı tarafından belirtilmektedir (Kasım  2014, Başkent Üniversitesi, Batıdan Alındığı Savlanan Atatürk Devrimlerinin Türk Tarihine Dayanan Kökenleri Konulu Konferans). 

Yine pek çok araştırmacımız gibi yeni  harflerin kabulünün Türk tarihi ve kökenlerine ait olduğunu, Sümer, Göktürk alfabesine ve batıya yönelen Türklerin oluşturduğu (Ön Türkler) Etrüsk alfabesine dayandığını ifade etmekte. Burada ise en büyük yanlış anlaşılma Latin( Etrüsk) harflerinin Fransız harfleri olduğu sanılması. Halbuki amaç Latin aslından alınan harflerle Türkçenin kendi yapısına, fonetik özelliğine uygun yeni bir alfabenin oluşturulması idi(ç, ğ, ı, j, ö, ü, sesli harfler... ). Bu başarıldı. 

Atatürk, Cumhuriyetin en önemli yeniliği olan laiklikle ilgili gerek Meclisteki konuşmalarında, gerekse 1930'larda kendi el yazısı ile yazdığı "Laikliğin Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey tarafından temelinin atıldığı" ifadeleri kendisine kaynak olmuştur. Bunu Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu 1972 yılında okullarımızda okutulan Milli Eğitim Basımevince yayınlanan Selçuklu Tarihi adlı kitabın 123 ve 124 sayfalarında şöyle belirtiyor:
"Türklerin daha önceki devirlerde bilhassa Göktürklerde, Uygurlarda, Hazarlarda mevcut din ve devlet işlerini birbirinden ayırma prensibi, Sultan Tuğrul'la İslâm dünyasında Selçuklularla birlikte ortaya çıkan yeni bir hukuki devlet telâkkisi tarzıdır ki İmparatorluğun yükselmesini sağlayan başlıca âmillerden sayılması gerekir... ilk defa Berhold tarafından işaret edilen bu laiklik fikri tüm dünyaya örnek olmuştur."

Evet, Büyük Selçuklu Sultanı Selçuk Bey'in torunu, Mikail Bey'in oğlu Tuğrul Bey'in Abbasi yönetiminin başkenti olan ve aynı zamanda Halifeliğin merkezi Bağdat'ı aldıktan sonra devlet yönetimini Abbasi halifesinden alıp, sadece hilafeti ona (El Kaaim'e) bırakarak devlet işlerinden din işlerini  ayırmış, laikliği getirerek vahiy yoluyla yönetilen devletlerde bir ilki başarmıştır Halifelik de kendisine bırakıldığı halde kabul etmemiştir. Bunun yansımaları sadece Türklere mi olmuştur? Tabii ki hayır. 
Yine Cengiz Özakıncı, Fransız Devriminden 41 yıl önce yani 1748'de, Fransız Joseph de Guignes'in, Hunların, Türklerin Moğolların ve daha Sair Batı Tatarlarının Tarihi Umumisi  adlı akademik kitabında Tuğrul Bey'in laik tutumunu anlattığı, övgü ile bahsettiğini, Fransız Devriminin düşünsel temellerini atan aydınlardan biri oldğunu söylüyor. 
Yine Fransızları en çok etkileyen ve Fransız Devriminin kuramsal öncülerinden Voltaire'in de Guignes'in bu akademik kitabından Tuğrul Bey'in laik devrimini alıntılayarak kendi yazılarına aktararak, bu fikri doğrudan halkın bilincine aşıladığını, böylece Fransızların Sultan Tuğrul'u örnek aldıklarını, Atatürk'ün de akılcı ve bilimci eğitim devrimi ile yine bize ait Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig'i ve Sultan Tuğrul'u, Türk tarihini kaynak aldığını belirtiyordu. Bunlar da gösteriyor ki Sultan Tuğrul'un laikliği uygulayan ilk devlet adamı olması Atatürk'ün yeni devletin temellerinde yüksek Türk kültüründen sonuna kadar yararlandığını görmekteyiz.
 Onun en büyük zaferi, aklı özgürleştirip bilimi insanlığın hizmetine sunması, kadın-erkek eşitliği ile ortaya koyduğu laiklik, pozitif ve rasyonel düşünceyle medeni hukuk bu mucizenin kurucu araçlarından olmuştur. İnsanlık tarihine ve mazlum milletlere ilham kaynağı olmuş, Gandi, Nehru, Cinnah ayrı ayrı bu ilhamın öğrencileri olduklarını her fırsatta söylemişlerdir. Bunların hepsi filozof hükümdar kişiliğinin Türk ve dünya tarihine yansımalarıdır. "Bizim tarihimizde şurada şu olmuştur, biz bunu dirilttik." diyerek Batı'ya bağlamaması dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur. 

Bu sözler ve uygulamalar yeni keşfedilmiş şeyler değildir. Yaşanması olası tehlikelere karşı belleğimizi diri tutarak tedbiri elden bırakmamak içindir.

İşin ilginç yönü, her zaman ecdadımızla övünüp, onların uygar yönlerini görmemezlikten gelerek özlemi çekilen hilafet konusunda devletin bekası ve gelişimi açısından devlet işlerini din işlerinden ayıran Sultan Tuğrul'dan ve Cumhuriyetin temelini yüksek Türk kültürü ve kahramanlığına dayandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten hâlâ ne zaman ders alınacak? 
Hilafet ve saltanat özlemlerini ne ile açıklayabiliriz?

DİĞER YAZILARI 24 ve 25 NİSAN'DA UNUTULMAMASI GEREKENLER 01-01-1970 03:00 FİKRE Mİ, İNSANA MI SAYGI ? 01-01-1970 03:00 FİKRE Mİ, İNSANA MI SAYGI ? 01-01-1970 03:00 EĞİTİMDE YÜKSELİYOR MUYUZ? 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE'DEN GELECEĞİMİZE ÖNEMLİ BİR ÇIKARIM 01-01-1970 03:00 BİR VEFATIN TOPLUMA YANSIMALARI, ALEV ALATLI İnsanlık Bildirisi ve Paçozluk 01-01-1970 03:00 BİR ÖLÜM HABERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ : DİYARBAKIRLI RAMAZAN HOCA 01-01-1970 03:00 ÖLÜMÜNÜN 87. YILINDA M.AKİF (BİR İMAN VE DAVA ADAMI) 01-01-1970 03:00 SAKARYA TÜRKÜSÜ ÜZERİNE BİR DENEME 01-01-1970 03:00 SINAV ODAKLI EĞİTİM ANLAYIŞININ SOSYAL HAYATIMIZA YANSIMALARI 01-01-1970 03:00 PAYLAŞILAMAYAN TOPRAKLAR ve KUDÜS 01-01-1970 03:00