DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Kadir COŞKUN
Kadir COŞKUN
Giriş Tarihi : 04-12-2023 17:14

SAKARYA TÜRKÜSÜ ÜZERİNE BİR DENEME

Hayatımızda iz bırakan anılar, sözler ve dizelerden bırakın vazgeçmeyi, hayatın her alanında yararlandığımız bir vakadır. Bu, eğitimde hep karşı çıktığımız "ezberleme" yöntemi ve eylemiyle öğrenilir. Çocukluk ve gençlik yıllarında, hafızanın berrak ve kayda açık olduğu dönemlerde, yapılması kalıcılık bakımından daha kolaydır.
Pek çok şiiri, güzel sözü ve anıyı bu dönemde ezberleme yöntemi ile hafızalarımıza yerleştirdik, iyi de yaptık diye düşünüyorum. Bu edinimde mânâdan çok duygusallığın ağır bastığını ilerleyen zamanlarda daha iyi anlıyoruz. Pek çoğumuzda ve bende de oluşan o günlerdeki duygusal algılar ile ilerleyen yıllarda tekrar değerlendirme fırsatı bulduğumuzda geçmişte yaşanılanlardan yola çıkarak Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsünün ayrı bir yeri olduğunu görüyorum.
Bu şiiri ortaokul yıllarında ilk duyduğumda büyük bir duygu sağanağı içinde bulmuştum kendimi. Öyle ya, geçmişe büyük bir özlem içeriyordu. izlediğimiz kahramanlık içeren filmler, okuduğumuz kitaplar, anlatılanlar... Hemen hemen hepsinde, iman gücü ile kazandığımız zaferler, efsaneler menkıbeler, Sakarya'nın, Milli Mücadele'nin, geçmişteki kahramanlıkların burada anlatıldığını düşünüyor ve duygulanıyorduk. Ustaca seçilmiş sözcükleri, ilmî değerde anlatım, kafiye ve vurguları, kısacası bir şiirde olması gereken tüm özellikleri burada görüyorduk. O yıllarda yönetimde bulunanların dindarlar üzerindeki baskıları, buna karşı uyanık olunması, geçmişteki o görkemli günlere, Tuna, Nil bölgelerine tekrar kavuşma, fütuhat düşüncesi, öğretmenlerimizce bizlere aktarıldığında heyecanlanıyor, ayağa kalkma zamanının geldiğini düşünüyorduk. Şiirde savaş,  kahramanlarımız ve onların verdiği amansız mücadeleler var mıydı? Pek dikkatimizi çekmiyordu. Şiir yazılış itibarıyla şekil, vezin, vurgulu, ahenkli ve coşkulu anlatımıyla Türk edebiyatının önemli eserlerinden biriydi. Türkçe güzel bir şekilde kullanılmış, milli ve manevi değerler, Türk tarihi vurgusu, insanımızın yaşadığı düşünülen zulümler ve aşağılanmalar inanç boyutu yüksek olan bizlerde iz bırakmıştı ama nasıl bir manevi değerle özdeşleşmiş yönetim anlayışı özlemi izaha muhtaçtı.
Şiir ve sembolik ifadeler bize ne anlatıyor, bir bakalım.

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!
Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

Insan hayatının su misali kıvrım kıvrım akması, ileri bölümlerde kısaca özetlenen kendi çektiği çileler, diğer yanda Sakarya nezdinde zulüm gördüğü ve göreceğini düşündüğü yeni kuşak gençlik. Tüm tezatlıklardan mükemmel bir şekilde yararlanarak geçmişi "nur' ile, bugünü "kir" ile ifade etmesi ayrı bir anlam taşır. Yeni kuşağın zarif gövdesine yüklendiğini düşündüğü kurşundan ağır yük, kendisi ile Sakarya arasındaki tezatlık(Nehrin hiçbir zorlukla karşılaşmadan kendi mecrasında akarken kendisinin yaşadığı zorluklar) ona ızdırap verir. Onun hayatında yeni rejim ve yönetimin Batı taklitçiliğinden başka bir şey vermediği, geçmişin mirasına sahip çıkmaya çalışan yeni kuşağa engeller çıkardığı "yokuş" kelimesiyle ifade edilir. İlahî kudrete inanan, öksüz ve horlanan kuşak, bu yokuşu sökmeye çalışır ve geçmişi tesis için üzerine yüklenen Türk tarihinin sorumluluğunu,

" Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur."

yerine getirme çabasındadır ama Türk tarihi,

" Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?"

binbir başlı bir kartal, yeni kuşak Türk gençliği ise zarif, taze ama küçük, büyümeye namzet bir kanarya. Şanlı Türk tarihini nasıl taşıyacağını düşünür. 

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.

Geçmişe özlem, Yunus Emre'ye, Nil'e, Tuna'ya, Allah bir inancı etrafında oluşturulan büyük medeniyete Türk gençliğinin sahip çıkmasını ister. Bulunduğu zamanı mazinin derinliğinden yoksun yaşayan leşlere benzetir. Kendisini ve Anadolu çocuğunu saf ve temiz, umut vaat eden Allah yolunun iki divanesi olarak kabul eder.Her ikisinin de hamuru gözyaşı ve çiledir. Öz yurtlarında hem garip, hem de hakları elinden alınmış parya olarak görür.

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..(1949)

Şiirin sonuna doğru trenden seyrettiği Sakarya nehrine dönerek, Peygamber'in kılavuzluğunda, şiirde söylediklerinden yola çıkarak Sakarya'nın sembollüğünde Türk gençliğinin çok süründüğünü, bu duygu ve düşünceler ışığında Rabb'inden buna fırsat verecek zamanı yani kaderini bekleyerek kıyam etmeye çağırır.

Şiirin yazıldığı tarihe ve şairimizin  hayatına bir bakalım.
1943 yılından itibaren siyasal tavrını ve Türk modernleşmesine getirdiği şiddetli eleştirel yaklaşımı, dînî içerikli rejim talebi, mevcut Cumhuriyet rejimini beğenmeme, Büyük Doğu Dergisinin açılması, kapatılması, tekrar açılması, tekrar kapatılması, Cumhuriyet rejiminin kendisine sunduğu Türkiye İş Bankası şefliğinden müfettişliğe, tiyatro eserlerinin oynatılmasına(Tohum ve Bir Adam Yaratmak, Muhsin Ertuğrul'ca), Büyük Doğu Marşı'nın kabulüne(Ulus Gazetesince), Hasan Ali Yücel tarafından Devlet Yüksek Konservatuvarı Öğretim Üyeliğine, Robert Koleji öğretmenliğine, yurt dışı eğitimine(Kumar ve alkole düşkünlüğü nedeniyle son bulmuştur.)... rağmen zamanın yönetimiyle kavgasına inanç boyutunda devam etmiştir(Allah'ın kanunlarını uygulamayan, O'na itaat etmeyene itaat etmem, ülkede faiz, dans, heykel, zina-fuhuş (serbestmiş gibi),kumar, içki yasaklansın, kısasa kısas kanunları uygulansın gibi...).
"Sis" isimli piyesinin milleti kanlı İhtilale teşvik, padişahlık, saltanat, hilafet propagandası yapmak, Türklüğe ve Türk milletine hakaret suçları nedeniyle hapis yatmalar ve çıkmalarla 1949'a gelinir.
Bu duygu ve düşüncelerle Ankara'dan İstanbul'a trenle giderken gördüğü Sakarya nehrini bir sembol ve hedefe ulaşmada bir araç olarak kullanıp onun varlığında gençlikten arzu ve isteklerini sıralar. Geçmişe, saltanata, hilafete özlemini yeni kuşakla özdeşleştirip kıvrıla kıvrıla giden Sakarya Nehri nezdinde kendi yaşadığı isyanları, Türk gençliğinin başına gelmiş gibi çağdaş ve modern yeni Türk Devletine tahammülsüzlük göstererek, alın yazısı ve kadercilik anlayışıyla önce Yüce Tanrı'ya havale edip, sonra onun izniyle ayağa kalkmaya, davet eder.
İsyan ettiği bu yeni nizam nedir?
Saltanattan Cumhuriyete,
Hilâfetten bilimsel düşünceye,
Kulluktan bireye,
Biattan bağımsız düşünmeye, sorgulamaya,
Duygusallıktan mantığı,
İnancını anlamadığı dilden kendi dilinde yaşamaya,
Yanlış kader anlayışından zamanın gerçeklerine göre hareket etmeye,
İstibdattan özgürlüğe,
Miskinlikten üretkenliğe,
Kavgadan barışa...ulaşmak değil midir?

Evet, ne dersiniz? Gençliğimiz Necip Fazıl'ın saltanat- hilafet bağlamındaki talebine mi, yoksa çağdaş Cumhuriyet değerlerine göre mi hareket etmeli?

NELER SÖYLENDİ?
@
Kadir Coşkun 5 ay önce
Okuyarak zaman ayırıp yorum yapan kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.
Çağrı Yıldırım 5 ay önce
Bu şiiri ortaokuldayken ezberleme siz vesile olmuştunuz ve tahlilinide sizin kaleminizden okumak büyük keyif. Emeğinize sağlık kıymetli öğretmenim.
Ali Aruğaslan 5 ay önce
Yapmış olduğunuz tespit ve yorumlara katılmamak mümkün değil. Cumhuriyet olanaklarıyla özgür yaşama kavuşup, geçmişe özlem duymayı anlaşılabilir bulmuyorum. Teşekkür ederim
Faruk Yücer 5 ay önce
Nefis bir değerlendirme,kusursuz bir teknik, örnek bir tahlil,akıcı bir üslup…Bunların hepsi kolay kolay bir arada olmaz.Ama bu makalede var.Lise Edebiyat Öğretmenlerinin hatta Üniversite Türk Dili ve Edebiyatı Hocalarının öğrencilerine örnek göstermesi gerekli bir incele.

Necip Fazıl’ın Edebiyatımızdski yeri malum.Büyük Doğu Yayınları adeta köşe taşıdır.Politik yönü ve tezatlarına gelince o ayrı bir değerlendirme ki şair ruhlu insanların biraz da özelliği…

Tebrikler teşekkürler.
Mahmut Coşkun 5 ay önce
Hocam ellerinize yüreğinize sağlık
Olcayto Şahin 5 ay önce
Sayın Kadir Bey,
Yazınızı bir solukta okudum. Bilindik kalıpların çok dışına çıkan çok orjinal ve akıcı bir bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık...Yazınızın sonuç bölümü müthişti.........Yeni ufuk açıcı yazılarınızı dört gözle bekliyoruz... Selamlar
Emine 5 ay önce
Çocukluğumuzda ezberlediğimiz, bizi vatan millet sevgisi ile dolduran şiirleri yazan şairlerin daha sonradan gün yüzüne çıkan ve pek de hoş olmayan anıları, bu ne perhiz bu ne turşu dedirtiyor ne yazık ki.
Kadir 5 ay önce
Yorumlarınız benim için çok değerli.

Çok teşekkür ederim.

Mustafa Genç 5 ay önce
Çok güzel ve farklı bir bakış açısından değerlendirilmiş. Daha önce bu bakış açısından bakmamıştım bu şiire. Yazarın emeklerine kalemine sağlık.
Tuba 5 ay önce
Sakarya şiiri benim içinde çok özel ve eşsiz bir sanat. Her okumamda tüylerim diken diken olurken, sizin yorumlarınız ve eşsiz bakış açınızla anlamına anlam kattı. Teşekkürler.
Muzaffer Arslan 5 ay önce
Ellerinize sağlık, hocam. Başarılarınızın devamını dilerim.
Metehan O. 5 ay önce
Bu detaylı analiz, şiirin tarihi ve kültürel katmanlarını ustalıkla ortaya koyarken, aynı zamanda modern Türkiye'nin sosyal ve manevi yapısıyla olan ilişkisini de gözler önüne seriyor. Ancak, her edebi eserin çok yönlü yorumlanabilirliği göz önünde bulundurulduğunda, bu denemede sunulan bakış açılarına alternatif görüşlerin de yer alabileceğini düşünüyorum. Özellikle, şiirin çağdaş Türkiye'nin değerleriyle olan bağını ve gençliğin bu tarihi mirasla olan ilişkisini farklı açılardan ele almak mümkün olabilir. Bu tür bir eleştirel yaklaşım, eserin hem tarihsel önemini korurken hem de onu günümüz bağlamında yeniden değerlendirme imkanı sunabilir. Yazarın titiz çalışması, bu konudaki tartışmalar için zengin bir temel oluşturuyor ve okuyucuları, Türk edebiyatının bu önemli eserini kendi perspektiflerinden yeniden düşünmeye davet ediyor.





Birol Baylı 5 ay önce
Sizin beğeneceğiniz yorum yazmak mecburi mı? Daha önce yazdığım iki iletiyi yayınlamama sebebini öğrenebilir miyim?
Birol Baylı 5 ay önce
Sanatı ile yaşamı çelişen bir söz cambazıdır Necip Fazıl...

Öğrenci harçlığım ile aldığım 3 paket
Sacit 5 ay önce
Tabiiki Cumhuriyet değerlerine göre hareket edilmeli.
Metin KUTUK 5 ay önce
Degerlerine baglı, Fikri hür,vicdanı hür, İrfanı hür ,

Sosyal, Psikolojik ve Akademik yönden kuvvetli nesiller yetiştirmektir önemli olan
Metin Akkaya 5 ay önce
Kaleminize sağlık Kadir Hocam. Her zamanki gibi bir solukta okunan bir yazı olmuş. Çağdaş Cumhuriyetimizin değerlerine sıkı sıkıya tutunmak dileklerimle.
Ömür 5 ay önce
Kaleminize sağlık
Erol Kurt 5 ay önce
Kalemine sağlık kıymetli hocam. Okuduğunu anlamamak ya da farklı bakış açılarından değerlendirmemek gibi eksikliklerimizi fark ettiren güzel bir yazı olmuş.
Müslim GÜL 5 ay önce
Türk gençliği, bir buçuk asırdır sürekli olarak horlanan ve öksüz bırakılan, çok büyük bir

davaya sahip çıkmanın imtihanını vermektedir. Bunu:
Salman Bağrıyanık 5 ay önce
Daha çok tartışılacak hocam bu konu çok su kaldırır
Ömer Gül 5 ay önce
Necip Fazıl 'in Saltanat ve Hilâfet istek ve arzusuna şiddetle karşıyım, çünkü modern dünyanın gerçekleriyle çatışıyor.Muasir medeniyetleri,hatta üstüne çıkmak istiyorsak Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya baglsnmamiz lazım diye düşünüyorum.
Ali ŞAHİN 5 ay önce
Üstat Necip Fazıl'in her bir misrasi bir kitap derinliğinde tüm eserleri adeta ucsuz bir okyanus, sizin gibi kıymetli hocalarımızın da o okyanusa ışık tutması hiç şüphesiz gençlerimizin istifadesini artırır. Emeklerinize sağlık.
Ebubekir AKBULUT 5 ay önce
Farklı bir perspektif ve dillle kaleme aldığınız bu yazı için teşekkür ederim. Kaleminize sağlık
Emre Gurbuz 5 ay önce
Bu harika siirin tahlilini Kadir Beyin kaleminden okumak buyuk bir zevk. Engin birikiminizden faydalanacagimiz yeni yazilarinizi merakla bekliyoruz.
Ahmet Üstündağ 5 ay önce
kalemine sağlık kıymetli başkanım
ALİ AYDEMİR 5 ay önce
Türk Edebiyatında büyük bir yere sahip olan, unutulmaz bir şiir.Bu şiir okunurken, duygulanmamak, heyecan duymamak elde değil. Türk Askerini yüceleştiren,tarih boyu unutulmayacak, her devirde coşkuyla okunacak bu şiirle duygulanmayanlar, Türk değildirler. Kadir kardeşim, sizinle gurur duyuyoruz. Bizim Veli'nin küçük kayın biraderi Levent Ünlü 8 yaşındayken Almanya'da salonda ezbere okuduğunda salon alkıştan inlemiş.
Ahmet Pakoğlu 5 ay önce
Elinize ve emeklerinize sağlık
Ahmet Torun 5 ay önce
Hocam şairin hayatındaki üç farklı(kendi içinde başka varsa bilmiyoruz)döneme baktığımız zaman insanın başını döndürüyor cümlesi az gelir belki bazılarını üzeceğim ama şairin şairlik noktasındaki yeteneğini tartışmasız kabul ederek bu yeteneğini acaba ülke gerçeklerini görerekmi yazmış yoksa devre göre nabza şerbet verme misali kendi öz çıkarlarına hizmet ederek mi yazmış sorusunda ikinci şıkkı seçtiğim kesin.Ne Tüklükten ne cumhuriyetten ne Atatürk ten nede İslam'da vaz geçmeden yolumuza devam
Buğra Gürbüz 5 ay önce
Kadir hocam ağzınıza sağlık. Çok güzel bir noktaya değinmişsiniz
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3596
  • 2FENERBAHÇE3590
  • 3TRABZONSPOR3558
  • 4RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3555
  • 5BEŞİKTAŞ3554
  • 6CORENDON ALANYASPOR3549
  • 7KASIMPAŞA3549
  • 8ÇAYKUR RİZESPOR3549
  • 9EMS YAPI SİVASSPOR3548
  • 10BITEXEN ANTALYASPOR3545
  • 11YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3544
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3542
  • 13MONDİHOME KAYSERİSPOR3541
  • 14MKE ANKARAGÜCÜ3539
  • 15VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3537
  • 16TÜMOSAN KONYASPOR3537
  • 17GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3535
  • 18ATAKAŞ HATAYSPOR3534
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3533
  • 20İSTANBULSPOR3516
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA
sanalbasin.com üyesidir