EĞİTİMDE YÜKSELİYOR MUYUZ?

Kadir COŞKUN

15-04-2024 10:21

Geçenlerde Yenal BİLGİCİ'nin (Gazete Duvar'da) kaleminden çıkan ve yakın bir zamanda ABD'de New York Times'da yayınlanan bir makaleden yola çıkarak "Eğitim Türkiye'de bizi Yükseltiyordu, Ya Artık Yükseltemezse?! başlıklı yazısı bir eğitimci olarak beni gelişen teknolojinin eğitime yansıyan olumsuz bir yönünü ve eğitim sistemimizin Anadolu Liseleri ve İmam-Hatip okulları kısmını kısaca değerlendirme ihtiyacına yöneltti. 

Yazarımız, "Türkiye'de eğitim önemliydi. büyük ölçüde eşitlik getirdi. Aziz sancar'ı Mardin'den alıp Nobel'e taşıdı. Benim kuşağımın Anadolu Liseleri benim gibi birçok çocuğun şansını büyük şehirlerin özel kolejlerinde öğrenim gören çocuklarıyla neredeyse eşitledi. Eğitim, Türkiye'nin en iyi işleyen fikirlerinden biriydi. Artık o fikir aşınıyor." başlığıyla veriyor, her şeyde olduğu gibi işlerin, araçların, müziğin, resmin, hayata bakış açısının, yazının, üretim biçimlerinin değiştiğini söylüyor. Yazacağız ama bildiğimiz anlamda yazar, çizeceğiz ama bildiğimiz anlamda çizer, üreteceğiz ama ürettiklerimiz ne kadar bizim olacak? Ne kadar bizim kalacağı" sorusunu soruyor.

Teknolojik gelişmeler ve salgın (pandemi) sonrası ABD'den bir örnek verip belki bize uzak bir hikâye gibi gelebilir ama yakınlaşmasından korkuyorum, diyerek oradan çıkan her şeyin dünyayı dolaşma potansiyelini, bizi nereden ve nasıl vuracağına dikkat çekiyor. 
Konu ABD'de gelişen teknoloji ve Ultra Liberal sistemin Trump tipi otoriter ve varsıllara yönelik yönetim anlayışının gereği olarak okullarda devamsızlık oranının artıp uzaktan eğitime yönelmenin teknolojinin merkezinde belki pek büyük bir kayıp olmayacağı ama bilim insanlarının devamsız öğrencileri - ki oranı üçte bir oranını geçmiş - ev ev, sokak sokak öğrenci toplayıp örgün eğitime katkıya çağırdığını belirtiyor. Bu konuda hükmetme yeteneğine sahip Batı'nın (ABD'nin) kendi iç dünyasını, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeleri bu tehdit ile vurması, toplumları birleştirip ortak paydaya yaklaştıran, kesimler arasındaki uçurumu ortadan kaldırıp üreten, sosyalleşmenin birlikte yaşamanın, kaderde, tasada, kıvançta ortak olma bilincinin verildiği Örgün Eğitim'i kaybetmenin yaratacağı sıkıntılara değiniyor. Bu durumun bizlere de yansımasının kaçırılmazlığını belirtiyor.

Eğitim sistemimizin en büyük sorunlarından birinin bağımsız düşünüp, sorgulayıp, üretime dönüştüren bir anlayıştaki eksikliğimizi bu platformda 26.11.2023 tarihinde, "Sınav Odaklı Eğitim Anlayışının Toplum Hayatına Yansımaları" başlığıyla yayınlamıştım. 
Bugünse buna paralel, geçmişte Anadolu Liselerinin orta bölümü kapatılıp sonrasında da itibarsızlaştırılması ve İmam-Hatip okullarının ön plana çıkarılmasına yönelik bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bizlere ne kazandırdı, ne kaybettirdi? 1997 yılına kadar ilkokullardan sonra sınavla Anadolu liselerine orta bölümden öğrenci alınıyor, sayıları da her ilde sınırlı - ki Sivas'ta bir tane - idi. Bu okullarda yeterli yabancı dil eğitimi veriliyor, kaliteli kadrolarla öğrenciler yetiştiriliyordu. 
Kırsaldan ve dar gelirli ailelerden gelen öğrencilerle eğitimde fırsat eşitliği ve denge sağlanıyordu. Şimdi bu okulların durumu yürekler acısı. İstenilerek orta bölümlerinin kapatıldığını sanmamakla birlikte irtica tehdidine kurban edildiğini hepimiz biliyoruz. Fen liseleri yok muydu? Vardı ve halen mevcut ama burada üniversite sınavı kaygısı nedeni ile istenilen seviyede ne yabancı dil, ne de üretime, projeye, yeniliğe dönük bir eğitim verilebiliyor. 

İmam-Hatip okullarımıza gelince, (ortaokul, lise) ülkemiz insanı büyük ölçüde Müslüman. İnsanımızın taleplerinden, dîni bütün evlat yetiştirme isteklerinden, başka sebeplerden, ne derseniz deyin bir ihtiyaçtan kaynaklandığı fikri ağır bassa da ben bu kanaatte değilim. Sivas gibi 300-500.000 nüfuslu orta ölçekli Anadolu şehirlerinde sayısı bir veya en fazla iki iken bugün sayıları 5'e 10'a katlandı. Gerçekten son derece güzel binalara kavuştular ancak amaçlanan çağdaş eğitime kavuşturuldu mu? Şüpheli. Bunları teşvik edip açanların yüzde kaçının çocukları  buralarda okuyor? Gerçekten istenilen seviyede öğrenciler yetiştiriliyor mu? 
Bunu, ilimizde yapılan eğitimle ilgili bir toplantıda okul idarecilerine ilgilinin, "İmam-Hatiplerde öğrenci sayıları düşüyor, üst düzey yetkililer rahatsız, biz rahatsızız, tedbir alınız!" emrini vermesi, yine ilimizde Sayın Millî Eğitim Bakanımızdan talep edilen bir konu olarak İmam-Hatip yetkilisinin, okullarında bulunan 3-4 kız öğrencinin başını örttüremediklerini, bunun kanun veya yönetmelikle zorunlu hale getirilmesi isteğinde bulunması, tek tip insan yetiştirme, bağımsız düşünme ve özgür iradeye ne ölçüde uyabileceği hususunda ÖZGÜRLÜKTEN ZORUNLULUĞA giden yolda bizlere bir fikir veriyor ancak izaha da muhtaçdır. 

Gerek yanlış yapılandırılan bu eğitim anlayışının, gerekse teknoloji alt yapısına sahip varsıl ülkelerin gelişmekte olan toplumlar üzerindeki olumsuz etkisini, ÖRGÜN EĞİTİM anlayışımıza vurabileceği darbeyi zamanında alınacak tedbirlerle, almak yerine kendimiz üreterek bertaraf etmek zorundayız.

DİĞER YAZILARI 24 ve 25 NİSAN'DA UNUTULMAMASI GEREKENLER 01-01-1970 03:00 FİKRE Mİ, İNSANA MI SAYGI ? 01-01-1970 03:00 FİKRE Mİ, İNSANA MI SAYGI ? 01-01-1970 03:00 ÇANAKKALE'DEN GELECEĞİMİZE ÖNEMLİ BİR ÇIKARIM 01-01-1970 03:00 BİR VEFATIN TOPLUMA YANSIMALARI, ALEV ALATLI İnsanlık Bildirisi ve Paçozluk 01-01-1970 03:00 BİR ÖLÜM HABERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ : DİYARBAKIRLI RAMAZAN HOCA 01-01-1970 03:00 ÖLÜMÜNÜN 87. YILINDA M.AKİF (BİR İMAN VE DAVA ADAMI) 01-01-1970 03:00 SAKARYA TÜRKÜSÜ ÜZERİNE BİR DENEME 01-01-1970 03:00 SINAV ODAKLI EĞİTİM ANLAYIŞININ SOSYAL HAYATIMIZA YANSIMALARI 01-01-1970 03:00 YÜKSEK TÜRK KÜLTÜRÜ VE KAHRAMANLIĞININ ESERİ CUMHURİYET 01-01-1970 03:00 PAYLAŞILAMAYAN TOPRAKLAR ve KUDÜS 01-01-1970 03:00