Bir İlçe Neden Sevilir? - Ömer Haydar KARAKUŞ

” Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladıBir dakika araba yerinde durakladıNeden sonra sarsıldı altımda demir yaylarGözlerimin önünden geçti kervansaraylar” Faruk Nafiz Çamlıbel Türk edebiyatı’nın abide şiirine bu dizelerle başlıyor ve yapmış olduğu bir yolculuğu anlatıyordu. Bu abide şiirin yazılmasından bir asır sonra soğuk bir kış sabahı Divriği Ekspresinin* sıcak vagonunda Sivas’tan Divriği’ye doğru yol alıyoruz. […]

15 Ara 2024 - 15:24 YAYINLANMA

” Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı
Bir dakika araba yerinde durakladı
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar”

Faruk Nafiz Çamlıbel Türk edebiyatı’nın abide şiirine bu dizelerle başlıyor ve yapmış olduğu bir yolculuğu anlatıyordu. Bu abide şiirin yazılmasından bir asır sonra soğuk bir kış sabahı Divriği Ekspresinin* sıcak vagonunda Sivas’tan Divriği’ye doğru yol alıyoruz. Termoslarımızdan doldurduğumuz çaylar eşliğinde sohbete koyulurken Taşlıdere’nin vakur istasyonu uğurluyor bizi.Ulaş,Kangal derken Doğu Ekspresinin yol ayrımı olan Çetinkayadayız. İstasyonlarda verilen kısa duraklamalarla yolcular iniyor,yolcular biniyor. Kimisi mesaisine yetişecek bir işci, kimisi köyüne günübirlik giden bir memur,kimbilir. Dışarıdaki kardan denizi yara yara Divriği’ye ulaşıyor trenimiz.Maden taşımaktan yorulmuş yük vagonları, buharlı lokomotifler zamanından kalma yüksek su depoları etrafı saran hafif bir maden kokusu ile gittiğiniz her ilçede rastlayamayacağınız bir atmosfer karşılıyor bizi. Başınızı kaldırıp kale istikmetine baktığınız zaman Ulu Cami selamlıyor. Konakları gezmeyi Cami sonrasına bırakıp taş döşeli yokuşuyla şirin çarşısına ulaşıyoruz. Gördüğümüz bir kaç ufak mescit Ulu Camiye hazırlıyor bizi, çarşıdan sonra biraz daha yol alıyoruz. Ve nihayet bahçesinde asrı devirdiği her halinden belli bir dut ağacı ile Ulu Camii ve Darüşşifanın bahesindeyiz. Mengücekler zamanından kalma ve ” beton çağına” teslim olmuş biz bahtsızlar için bir nefes alma yeri olan bu kadim taş yapının büyüsüne kapılıyoruz. Yapının teknik ve tarihi hususiyetlerini sıralayacak değilim. Avluda dolaşan bir kaç kedi eşliğinde biraz soluklanıyoruz. Hava soğuk vakit az. Sırada daha kale ve seyir tepesi var. Tırmanırken dikkatimizi derin bir sessizlik çekiyor. İlçede adeta çıt çıkmıyor, belki hafta sonu olduğundan, belki mevsimden, bilemiyoruz bize sessizliğin keyfini sürmek düşüyor. Rastladığımız ve selam verdiğimiz bir kaç kaç kişi hoşgeldiniz diyorlar.Biraz zahmetten sonra seyir tepesinden ilçeyi ve keskin uçurumlarla çevrili vadiyi izliyoruz.
Konakları ziyaret edip ilçenin adıyla anılan pilavını tattıktan sonra dönüş trenine yetişmek için biraz acele ediyoruz. Dönüş yolunda arkadaşlara soruyorum “bir ilçe neden sevilir?” Belki oralısınızdır, belki tarihi dokusundan, havasından,suyundan, illa ki insanından.Belki ilk görev yerinizdir. Herkesin bir cevabı vardır elbette, ya da ben ilçe sevmem diyen de çıkabilir.

Başkalarının cevaplarını bilemem ama ben Divriği’yi sadece taş döşeli sokakları ve dut ağaçları için bile severdim herhalde.

İyi gezmeler !

  • Divriği Ekspresi değil raybüsle gidiliyor ilçeye, ama bu eski ismi kullanmayı tercih ettim
  • Divriği Ekspresi değil raybüsle gidiliyor ilçeye, ama bu eski ismi kullanmayı tercih ettim

    YORUMLAR

    Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

    Kalan karakter: