YILANCIK EVLİYASI’NIN TÜRBESİ KADERİNE TERK EDİLDİ
Sivas’ın manevi şahsiyetlerinden Numan Efendi’ye ait “Yılancık Evliyası” türbesi, ilgisizlik ve tanıtım eksikliği nedeniyle ziyaretçilerin dikkatinden kaçıyor. Halk, bu kültürel mirasın korunmasını istiyor.

Sivas’ın tarihi Ulu Cami’sinin hemen yanında yer alan ve halk arasında “Yılancık Evliyası” olarak bilinen Numan Efendi Türbesi, yıllardır sessizce ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bu önemli manevi miras, gerekli ilgi ve bilgilendirme tabelalarından yoksun olduğu için ziyaretçilere yalnızca sıradan bir yapı gibi görünüyor.
Sivas’ın köklü ailelerinden Sarı Hatipzâdeler’e mensup olan ve 1691 yılında dünyaya gelen Nu’mân Efendi, hem ilmiyle hem de halk nezdindeki manevi değeriyle şehir tarihine damga vurmuş isimler arasında yer alıyor. Müderris, şair ve Sivas müftüsü Ahmed Hamdî Efendi’nin oğlu olan Nu’mân Efendi, halk arasında “Yılancık Evliyası” ve “Mecma’u’l-Bahreyn” unvanlarıyla da tanınıyor. Eğitimini amcası Abdullah Efendi’den alan Numan Efendi, bir dönem Sivas müftülüğü görevini de üstlenmişti.
Bugün ise onun mezarı; yaptırdığı çeşme ile kurduğu kütüphane arasında, Ulu Cami’nin batısındaki aile kabristanında yer alıyor. Ne yazık ki türbede herhangi bir bilgilendirme levhası ya da yönlendirici tabela bulunmuyor. Ziyaretçiler, burada yatan zatın kim olduğu konusunda hiçbir bilgiye ulaşamıyor.
Rivayetler Yaşıyor, Kurumlar Sessiz
Numan Efendi’nin “Yılancık Evliyası” olarak anılmasının nedeni, rivayetlere göre bir gün Sivas sokaklarında yürürken kendisine saldıran yılanlardan zarar görmemesi olarak anlatılıyor. Ayrıca türbenin yılancık hastalığına iyi geldiğine inanıldığı, doğu cephesindeki ejder figürlü suluktan akan suyun da Nu’mân Efendi tarafından okunarak şifalandırıldığı söylenceler arasında yer alıyor.
Vatandaşlar, bu kadar önemli bir manevi şahsiyetin mezarının unutulmuşlukla baş başa kalmasına tepki gösteriyor. Türbe çevresinde ne bir yönlendirme levhası ne de Nu’mân Efendi’nin hayatına dair açıklayıcı bilgi yer alıyor. Halk, özellikle türbedeki Osmanlıca kitabelerin günümüz Türkçesine çevrilerek herkesin anlayabileceği biçimde sergilenmesini talep ediyor.
Başta Vakıflar Bölge Müdürlüğü olmak üzere ilgili tüm kurumlara çağrıda bulunan Sivaslılar, bu manevi mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılmasını ve hak ettiği değeri görmesini istiyor.