Doğal afetler. Tabiatın kendi dengesini koruma içgüdüsü içinde cereyan eden olaylardır.
Adı üstün de “Doğal”.
Doğal olmasaydı “Anormal” denirdi.
Fakat insanın yaşam konforunu yükseltmek için tabiatın doğal kanunlarına karşı hoyratça müdahale etmesi, maalesef “Doğal” olanı anormalleştiriyor ve bedeller ödemeye yöneltiyor.
Tabiatın doğal seyrini, coğrafi, iklim ve jeolojik özelliklerini kısaca bütün anatomisine aykırı yapılan müdahaleler, dengeleri bozduğu için isyan eden tabiat, intikamını da acılar ödeterek alıyor.
Akıllı insan, yaşamın uzun evrelerinde bu durumu tecrübeyle sabit bilgiye dönüştürdüğünde, kesinlikle dere yatağına iskân izni vermeyeceğini bilendir.
Mantıklı düşünme, aklın edindiği ve zihninde var olan bilgiyle izleyeceği yolu öğreten bir düşünme şeklidir. Her türlü riskleri hesaba katarak düşünmeyi ve eylemlerini de buna göre belirlemeyi öğretir.
Duygusallıktan uzak, günlük ve kişisel kazançlar için toplumsal faydayı feda edecek bir davranışı engeller.
Ancak çevremizde, ülkemizde yaşanan olayları ve adına doğal desek te aslında hiçte doğal olmayan afetleri görünce, insanın hayvani yönünün kontrol dışı hareket ettiğin de, nelere mal olacağını görmemiz açısından ortaya çok güzel bir örnek çıkarıyor.
Aklı devre dışı bırakmış, mantıktan yoksun “Hayvan” insanın, tabiatın kanunlarına aykırı hareketinde Kastamonu ilimiz Bozkurt ilçemiz de yaşanan ve kayıplar verip acılar yaşadığımız sel felaketinde nasıl ortaya çıktığını görüyoruz.
Yazıklar olsun.
21. Yüzyıl bilgi çağında, aklın nadasa bırakılıp bu felaketleri yaşıyor olma, sanıyorum müzice gerçekleştirmekle eş değer olsa gerektir.
Kastamonu-Bozkurt ilçemiz dere yatağına yerleşim izni verip, insanların felaket yaşadığı ne ilk, ne de son mekân olacaktır.
İlimiz Sivas için aynı durum söz konusu değil mi?
Kızılırmak yatağına imar izni verilip yüksek binaların yapılması, hastane gibi toplumun hizmet aldığı önemli bir mekânın yapılması, mısmıl ırmağın, pünzürük deresinin doğallığının terk edilerek üzerlerinin kapatılması bir felakete zemin hazırlanması değil de nedir?
Bugün bir felaket yaşanmadıysa bundan sonra yaşanmayacak anlamına gelmez.
Görüyoruz ki tabiatın intikamı çok acı oluyor.
O halde “Hayvani” insandan akıllı varlık, gelişimini tamamlamış, mantıklı düşünebilen ve yolunu belirleyen, tecrübeyi eyleme dönüştüren insana dönsek, günlük, kişisel, rant amaçlı düşünmekten uzaklaşsak ve gereğini yapsak kötü mü olur?
Simülasyon yapabilme yeteneği olan bir arkadaş, Sivas’ın dere yataklarının olduğu bölgelerde olası bir büyük sel felaketinde nelerin yaşanacağını şöyle görsel olarak yapsa da olacakları bir gözler önüne serse ne güzel olur.
Belki aklımızı başımıza getirir!
Lütfen doğal afet diye kendimizi kandırmayalım.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olmuyor mu?