Yazmak, hayata not düşmek gibidir.
Sözel kültürün sonu yazıyla başladı.
Harfler ve simgeler yardımıyla sözün yazıya dökülmesi, tarihi de belgeledi.
Kuşaktan kuşağa aktarılan metinler ile insanlar duygularını, düşüncelerini, hep kendinden sonrakine aktardı.
Dolayısıyla yazmak ve yazıyla kişilerin düşünce hürriyetine katkıda bulunmak önemli bir eylem olacak.
Başladık yazmaya.
Gazete yazarlığı sorumluluk isteyen, olayları, olguları, gelişmeleri ve problemleri olduğu gibi bir gerçeklik içinde, okuyucuya nakletmeyi gerektiren bir iştir.
Haydi Bismillah.
Anlaşılmak, ne söylediğimi açık bir dil ve objektif değerlendirmeler ile siz okurlarımızla diyalog kurmaktır niyetimiz. Diyalog dedim bilerek. Zira birçok kişiyle, sizlerle konuşacağız.
Bazen de monolog yapacağız, muhatabımız belli olacak. Bana göre yanlış yapıyorsun, görmez misin, duymaz mısın, tekrar düşün, dur yapma, yazık oluyor, sorumluluk al, bu görev senin vs. gibi sesleneceğiz.
Tabii üzüm yemektir niyetimiz, bağcıyı döğmek değil.
Uzlaşmak, anlaşmak, çözümler sunmak, yeni perspektifler ile paradoksal yaklaşımları ortaya koymaktır amaç.
Misal; çok geç kalınmış olsa da Yüksek Hızlı trenin, Sivas’ı kara treni beklemekten kurtaracağı günlerin yaklaştığını görmek mutlu etti bizi.
Lojistik köy demiştiniz yıllar önce! Son durumu nedir, ne zaman faaliyete geçecek? Keza İstanbul’dan Pekin’e yük taşıyan tren seferleri başlamış iken Sivas’ımız da kurulması planlanan lojistik köyün faydası olacaktır.
Ordu- Sivas Karayolu da önemli bir aşamaya geldi sanırım? Takip edelim ve bitirelim inşallah.
Sivaslı gani gönüllüdür, kendine hizmet edeni baş tacı eder. Bazen çok abartsa da!
Kimi zaman da; ne bu vurdumduymazlık muhteremler, Corona-Covid.19- illetini ciddiye alın, şakası makası yok, aldın mı götürüyor, diyeceğiz.
Bu melaneti yoldan çıkmış insanlık için ister Allah’ın gazabı olarak görün, isterseniz de Dünya nimetlerini kendilerinden başka kimseyle paylaşmak istemeyen, sermaye tiranlarının biyolojik bir laboratuvar ürünü olarak algılayın, tedbirli olun, tedbir alın, tedbirlere uyun!
Sözün özü, bana bu sütunlardan siz değerli, hakikaten “Oku” emri ilahisinin anlamını kavrayıp okuyan, sorgulayan, düşünen değerli okuyucularımızla, hasbihal etme fırsatını değerlendirmeye başladık.
Her biriniz çok değerli ve biriciksiniz, benzeriniz yok. Ben de öyle.
Fikirleriniz de münhasır. Benimki de.
Müştereklerde birleşip, farklılıklarımızla birlikte bir arada mutlu olmaya çalışacağız.
Haydi Bismillah.