Makine ve teknolojinin kölesi olmuş insanlar, şehirlerde köle gibi esir hayatı yaşıyorlar. Esirleşmekten kurtulmak isteyen insanlar, tabiata dönmeye başlayacaklardır.
Zira ileri teknolojiyle temas, insanlar arasındaki sosyal ilişkileri zayıflatıp, kişileri içe dönük, sinmiş, insanlar haline getirdiğini uzmanlar net bir şekilde tespit etmiş, söylüyor.
Su kaynağına mutlaka döner der atalar. Elbette tabiata dönecekler lakin İnsanlarda tabiattan kopmanın, doğal yaşayamamanın bedelini içine düştükleri çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıklar ile ödüyorlar.
İçinde yaşadığımız dünya da her şey kapitalist dünyanın sermaye egemenleri için geliştirilen artı kazanç teknolojisi için yapılıyor.
Maalesef insanoğlu dünya ya hükmedeceğini düşünerek, teknolojiyi kullanmaya çalışıyor. Dünyayı değiştirmeyi kafaya koyan fani varlık, bir metafizik gücün varlığından habersiz.
İlahi güç insanoğluna, akılla bir yere kadar ulaşma izni vermiş. Fazlası yok. Zorlamamak lazım!
Ancak toplumsal ruh sağlığı o kadar bozuldu ki kişiler aynı mekanik makine gibi duygusuz ve ruhsuz yaşıyorlar. Çöküntüye uğramış değerler, toplumu ruh hastasına dönüştürmüş.
Cinnet geçiren aileler, intihar eden insanlar, küçük sebeplere cinayet işleyen şahıslar ve çok küçük yaşta başlayan bağımlılıklar ile bilgisayara köle anti sosyal nesil.
Bunlar çağdaş dünyanın “Modern” semptomları.
Henüz modernleşememiş toplumların içine düştüğü durum ise halen “Demokratikleştirme” kılıfları ile teknolojiye ulaştırılıp, kapitalizme köle edilmeye dönüşme çabaları içinde kavgaya tutuşuyorlar.
Aslında nasıl bir tuzağın içine itildiklerinden haberdar değiller. Keşke görebilmiş olsalar. Post-Modern dünyanın çıkmazları onların da başlarına gelecekleri gösteriyor.
Fakat ileri teknoloji insanları A-sosyal kişiliğe iterken, toplumu ruh sağlığı bozuk bir çöküntüye sevk ediyor.
Son aylar da insanlar kendi canlarına kıyıyor ve yaşamdan kopup gitmek istiyorlar. İntihar ve cinnet haberleri artık insanlarda duyarlılık oluşturmuyor. Hayatın normaliymiş gibi bir algı ile yaklaşılıyor.
Sosyo Ekonomik refah toplumların huzurlu ve mutlu olması için önemli bir etken, lakin her şeyi çözen sihirli anahtar değil. Beden sağlığı için insanlar nasıl kendilerini güçlü tutacak, fiziki olarak sağlıklı olmak için gerekli çabayı sağlıyor ise, ruh sağlığını korumak ve sağlam olmak içinde çaba sarf etmeli.
Son aylardaki ülkemiz ekonomisinde yaşanan ciddi kaotik süreç, insanların bu anlamda önemli kaygı bozukluklarına sebep olduğu görülüyor. Psikolojisini yönetmeyi bilemeyen, stresle baş edemeyen insanların kendilerini kontrol etmesi gerekir.
Teknoloji bağımlılığı, mekanikleşen organizma, hissiz ve duygusuzlaştıkça toplumlar için de yalnızlaşmış, robotik varlıklar olarak uzaktan kumanda edilmeyi bekler hale geliyor. Bu durumdan vazife çıkaranlar da boş durmayıp insanları kapitalist metanın kurbanı, kölesi haline dönüştürüyorlar.
İktidar seçkinleri kişi başı geliri on bin, on beş bin dolarlara çıkarttık deyip dursunlar bakalım. Kaybettiklerimizin bedeli yukarı doğru çıkarıldığı iddia edilen dolarlar mı?