27 Aralık 1939 Erzincan depremi,
7,9 şiddetinde 33,000 canı kaybettik.
13 Mart 1992 Erzincan
6,8 şiddetinde 653 can kaybı
17 Ağustos 1999
7,4 şiddetinde,
45 saniyelik bir sallantı,
18 bin 373 insanımız toprağa gömüldü.
12 Kasım 1999 Düzce depremi
7,2 şiddetinde 30 saniye sallandı,
894 can kaybı.
1 Mayıs 2003 6.4 Bingöl depremi 176 can kaybı.
23 Ekim 2011 Van depremi
7,2 şiddetinde 25 saniyelik sallantı
644 vatandaşımız öldü.
24 Ocak 2020 6.8 Elâzığ depremi 41 kişi can kaybı.
Belli ki deprem ülkesiyiz. Her haliyle bu gerçeklik aşikâr bir şekilde görünüyor.
Hükümetler çözüm üretmeli ve gereğini yapmalılar. Yapamadıkları vakit enkazın altında kalır ve halkın da elindeki seçim kozunu sandığa gömerek kullanması gerekir.
Hükümet işin ciddiyetini kavramış olsa gerek ki yasal yollardan hem deprem vergisi diye bir vergi ile bu felakete karşı bir finansman oluşturmak adına işlem yapmış, hem de “Afet yasası” olarak bilinen ve 16 Mayıs 2012 tarihinde kabul edilip 6306 sayılı “Afet Riski altındaki alanların dönüştürülmesi” hakkında kanun 31 Mayıs 2012 tarihinde 28.309 sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe dahil edilmiş.
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Elbistan merkezli 04,17 de 7,6 şiddetinde ve
7 Şubat 2023 Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 13,30 da7,6 şiddetinde, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elâzığ, Kilis, Gaziantep, Adana, Osmaniye ve Hatay’ın içinde olduğu on ili kapsayan deprem.
Şimdilik 41 bin vatandaşımızın rahmete kavuştuğu, binlerce yaralı ve yerle bir olmuş il, ilçe ve köylerin yok olduğu büyük felaketi
İbret için bundan daha büyük bir felaket olabilir mi?
Bundan önceki en çok alan ve can kaybı yaşadığımız Marmara depremi insanlar ve insanlık için büyük bir sınavdı? Bir musibet bin nasihatten iyidir diyen ataların sözünün neresindeyiz?
Sahtekârlığın ve hilenin insanlar için ne kadar büyük bir bedel ödettiğini işte bu depremde gördük.
Acziyeti’nde belgesi olan bu deprem, maddi hayatın bir kâğıt kule olduğunu, hafif bir sallantıda çöktüğünü de bize göstermiştir.
Bu depremden çıkarılacak o kadar çok ders vardı ki? Devletin enkaz altında kalışını, çare üretemeyişini, insanların hileli yaşama yaptığı katkıyı, öldürmeyen Allah’ın günlerce enkaz altında yaşatıp öldürmediğini, fani varlığın ilahi güce boyun eğmek zorunda olduğunu, her şeyin boş bir süreçten ibaret olduğunu fotoğrafın tamamında görmedik mi?
Bunların hepsini yaşadık.
Yaşadık da ne oldu sanki diyebilir siniz?
Dersimize ne kadar çalıştık? Bugün gelinen nokta dersimize çok iyi çalışmadığımızı gözler önüne seriyor.
16 Mayıs 2012 tarihinde kabul edilip 6306 sayılı “Afet Riski altındaki alanların dönüştürülmesi” hakkında kanun 31 Mayıs 2012 tarihinde 28.309 sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe dahil edilmişti?
Afet Riski altındaki alanların dönüştürülmesini maalesef yapamamış, işin uzmanlarının yıllarca bağırırcasına uyarılarına kulak vermemişiz.
Haksızlık etmeyelim 9,10,11, Ekim 2019’da Kahramanmaraş merkezli,7,5 büyüklüğünde gerçek zamanlı bir deprem senaryosu ile ulusal tatbikat yapıldı!
AFAD’dan sorumlu Bakan beyin ;Biz İstanbul’da bekliyorduk depremi açıklamasından anladığımız kadarıyla, tatbikatı yanlış yerde yapmış olsalar da, tatbikat yapılmıştı?
Sevinelim mi, kızalım mı, ne yapalım bilemiyorum?
Aklı, bilimi, ilim insanlarının öngörülerini bir kenara bırakıp, işin fatalist bir anlayış ve teolojik anlamda kaderci yaklaşımla vicdanları rahatlatma kısmına yaklaşılmasına ne demeliyiz sizlere bırakıyorum.
Yazık! Çürüyen insani değerler, terk edilen akıl, tüketilen ahlak ve manevi boşluğun felaketi olarak algılanması gereken bu dersten, insanlık kendi payına düşen ibreti halen almış mıdır?
İllaki yeni bir felaket mi gerek!(Allah korusun)
İstanbul bölgesi ciddi bir risk altında diyor bilim adamları. Ne yapıldı? Sadece toplantılar yapılarak meselenin teşhisi yapılıp adı mı kondu?
Eee Yetkililerin İstanbul’dan bekliyorduk dediklerine göre çok mühim tedbirler alınmıştır umarım!
O halde ne yapmak lazım? Çalışmak, ders almak, tedbir almak, bilimin ve aklın doğrularını hayata uygulayıp, çarelerini yerine getirmeliyiz.
Sonra dua edeceğiz ve Yüce Allah (c.c)’dan; Yarabbi bizim Ülkemizi ve Milletimizi her türlü felaketten, yerden, gökten, doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden her yerden gelecek afetlerden, felaketlerden ,musibetlerden ve tuzaklardan koru diye dua edeceğiz.
17 Ağustos 1999’dan bugüne yirmi dört yıl geçti.
7.4 şiddeti bile ders vermemiş.
45 saniye vız gelir dercesine vurdumduymazlar.
20 bin insanın eceli o günmüş diyen kadercilik mantığının nemelazımcılığı ile yıl 2023 ve şimdilik 41 bin insanı toprağa gömdük.
Allah Rahmet Eylesin. Yakınlarına sabırlar diliyorum.
Türk Milletinin Başı sağ olsun. Türk Devletimize geçmiş olsun.