EĞİTİM
Giriş Tarihi : 09-03-2024 10:34

Çatışma Dönemlerinde Haber Gerçeği

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Basın Yayın Tekniği Ana Bilim Dalı Başkanı Öğretim Elemanı Dr. Öğr. Üyesi Fikriye Çelik konuya dair açıklamalarda bulundu.

Çatışma Dönemlerinde Haber Gerçeği

Çatışma anları içeren durumlarda ya da savaş dönemlerinde medya propaganda gücünden yararlanılan önemli bir ideolojik aygıt kabul edilmektedir. Egemen çevrelerce birer güç temsilcisi olarak kullanılan haber özellikle bu dönemlerde daha dikkate değer bir içeriğe dönüşmektedir. Çatışma haberlerinin yapımında ve tüketiminde gözetilmesi gereken pratikler mevcuttur.

 

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Basın Yayın Tekniği Ana Bilim Dalı Başkanı Öğretim Elemanı Dr. Öğr. Üyesi Fikriye Çelik konuya dair açıklamalarda bulundu.

 

Yaptığı açıklamada Dr. Öğr. Üyesi Çelik, “Çatışma anlarını içeren haber yapma pratikleri gündelik hayat bağlamındaki haber yapım süreçlerinden farklı ilkelerin gözetilmesine ihtiyaç duyar. Zira bahse konu zamanlar kriz kapsamında ifadesini bulur. Bu bağlamda düşünüldüğünde haberin bir söylem olduğu belirtilmelidir. Buna göre haber, işaretlerden oluşan göstergeler bütünü olarak değerlendirilmelidir. Bir tür kurgu ürünü olan haberde olay baştan yazılır. Haber yapımında hiçbir girişim rastgele değildir ve her bir ifade diğerleri arasından seçilmiştir. İzler kitle haber tüketiminde bu hakikati göz ardı etmemelidir.” ifadelerine yer verdi.

 

Haberin hegemonik bir mücadele alanı olduğu gerçeğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Çelik, “Haber hiç bitmeyen bir savaşın hüküm sürdüğü, egemen çevrelerin muktedirliğine katkı sunması beklenen bir meta görüntüsü verir. Önemli bir nitelik olarak haberde çerçeveler bulunur. Bunlar seçme ve dikkat çekmeyi içerir. Çerçeveleme sayesinde görünmesi istenenler vurgulanıp öne çıkarılırken görmezden gelinmesi istenenler önemsizleştirilip arka planda tutulur. Unutulmamalıdır ki haberin ideolojisi retorik vurguya yansır.” dedi.

 

Çatışma anlarında ilk olarak ‘zarar vermeme’ ilkesinin değerli bulunmasının hayati bir öneme sahip olduğuna da değinen Dr. Öğr. Üyesi Çelik “Gazeteci öncelikle bahsi geçen olayın konusu, kapsamı ve süreci hakkında yoğun bir bilgi ilerlemesi kaydetmelidir. Tarihsellik içinde anlam taşıyan bugün ancak bu yolla anlama kavuşur, konunun bağlamı doğru kurulur. Kamuoyunu yanlış yönlendirecek ya da kaosa sürükleyecek bilgilendirmede bulunma ve görüntü paylaşma pratiğinden uzak durulmalıdır.” şeklinde konuştu.

 

Ayrıca çatışma merkezli olayların takibinde deneyimli gazetecilerin yer almasının öneminden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Çelik, “Bahse konu olayları izleyen gazeteciden gerek konuya gerek bölgeye hâkimiyetinin bulunması gerekse de yaşanan üzücü durumlar karşısında tahammül eşiğinin yüksek olması beklenir. Bununla beraber habercinin çatışma ya da savaş konularında kullanılan terimsel ifadeleri tam anlamıyla bilme zorunluluğuna da değinmek gerekir. Zira tercih edilen tek bir sözcük olayın bağlamını koparma potansiyeline sahiptir. Çatışmadan doğan acı kapsamlı içeriklerin yalnızca görme duyusuna hitap edip merak duygusunu tatmin ettiği gerçeği kabullenilmelidir. Söz konusu içeriklerin fazla tekrarı sonucu yaşanan normalleşme sürecinin yaşananların boyutlarını anlamayı zorlaştırdığı gerçeği akılda tutulmalıdır. Tarafsızlık ve objektiflik ilkelerinin eş anlamlılık içermediği unutulmamalıdır” diyerek Malcolm X’ten ilhamla, eğer dikkat etmezseniz medya; mazlumlardan nefret etmenize, zalimleri sevmenize sebep olur.” ifadelerini kullandı.

AdminAdmin

Admin