KIBRIS’TA HAYATİ SEÇİM: 19 EKİM’İN ANLAMI
Türkiye’de pek çok kişinin ilgisini çekmiyor belki ama 19 Ekim’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
Bu seçimler, sadece KKTC için değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti açısından da hayati öneme sahip.
Gelin, neden bu kadar önemli olduğuna birlikte bakalım.
İki Aday, İki Farklı Yol
Seçimlerde sekiz aday yarışıyor; ancak iki isim öne çıkıyor.
Bunlardan biri, UBP (Ulusal Birlik Partisi), YDP (Yeniden Doğuş Partisi) ve DP (Demokrat Parti) tarafından desteklenen, ancak seçime bağımsız giren mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar.
Diğer güçlü aday ise Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Turhan Erhümen.
Önce muhalif aday Erhümen’in ve partisinin politik çizgisine göz atalım ki, bu seçimin neden bir “kader seçimi” olduğunu daha iyi anlayabilelim.
Federasyon Mu, Egemen İki Devlet Mi?
CTP, ana akım politika olarak iki egemen devletli çözüm modeline karşı çıkıyor ve bunun yerine federatif bir yapıyı savunuyor.
Parti mensuplarının önemli bir kısmı, adadaki Türk askerini tıpkı Rum kesimi gibi “işgalci güç” olarak tanımlıyor ve adanın silahsızlandırılarak Türk askerinin çekilmesini istiyor.
Bu, bağımsız bir Türk Cumhuriyeti yerine, Rumların ve İngilizlerin himayesinde bir yapı anlamına geliyor.
Bu düşünce bile başlı başına, Kıbrıs Türklerinin geleceği için büyük bir tehlike.
CTP’nin Adayının Kazanması Ne Anlama Gelir?
CTP’nin adayı kazanırsa;
1960 öncesine dönmek,
1974 Barış Harekâtı’nı boşa çıkarmak,
Şerefli Türk Ordusu’na “siz olmadan da yaşarız” demek,
Mavi Vatan’dan geri çekilmek,
Karasularımızı daraltmak,
Doğu Akdeniz’deki enerji haklarımızdan vazgeçmek,
Ve nihayetinde Türkiye’nin jeopolitik gücünü zayıflatmak anlamına gelecektir.
Bu durum, Yunanistan, İsrail, Amerika ve İngiltere’nin Rum kesimini tamamen bir askerî üs bölgesine çevirmesi ve Türkiye’nin burnunun dibinde yeni bir tehdit alanı oluşması demektir.
Ersin Tatar’ın Duruşu
Öte yandan Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, Türkiye ile uyum içinde çalışan, Türk askerini adanın varlık teminatı olarak gören ve iki devletli eşit çözüm modelini kararlılıkla savunan bir liderdir.
Bu nedenle, Sayın Tatar’ın yeniden seçilmesi hem KKTC hem de Türkiye açısından stratejik bir zorunluluktur.
Destici’nin KKTC Mesajı
Türkiye gündemi şu sıralar Amerika ziyareti ve Gazze olaylarıyla yoğun olsa da geçtiğimiz günlerde önemli bir ziyaret gerçekleşti.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici, partisinin heyetiyle birlikte KKTC’de üç günlük bir dizi ziyaret, toplantı ve görüşmelerde bulundu.
Heyette, BBP Türk Cumhuriyetlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sivaslı Sayın Doç Dr Emin Serin,
Mahalli İdarelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Alattin Çakır
ve Sivas Belediye Başkanı Sayın Adem Uzun da yer aldı.
Sayın Destici; Cumhurbaşkanı Tatar, Meclis Başkanı, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve sendikalarla yaptığı görüşmelerde Kıbrıs Türk halkını uyararak şu sözlerle önemli bir mesaj verdi:
> “Kardeşlerimizin geçmişi unutmaması lazım. Hâlâ o düşünceden vazgeçmiş değiller: Türksüz ve Müslümansız bir Kıbrıs istiyorlar.
Kıbrıs Türklüğünün geleceği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türkiye ve Türk dünyasıyla uyum içinde, bağımsız olarak yoluna devam etmesidir. Macera aramaya gerek yok.”
Bu ifadeler, tehlikenin boyutunu net biçimde ortaya koyduğu gibi, Türkiye’nin KKTC üzerindeki dikkatini ve hassasiyetini de bir kez daha göstermiştir.
Sonuç: Kıbrıs Türk’tür, Türk Kalacaktır
Tüm bu gelişmeler ışığında 19 Ekim seçimleri, yalnızca bir cumhurbaşkanlığı seçimi değil, aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin geleceğini belirleyecek bir kader dönümüdür.
Sayın Ersin Tatar’ın yeniden seçilmesi,
Kıbrıs’ın Türk kalması,
Türk askerinin varlığının sürmesi
ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin elinin güçlü kalması açısından hayati bir zorunluluktur.
Ben mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’a yürekten başarılar diliyorum.