Sivas’ta unutulmaya başlamış bir gelenek yedi tekke dolaştırma, bu geleneği araştırmam için hatırlatma yapan ve bilgi veren Ahmet Turan KEBABÇI abime teşekkür ederim. Bu konuyu araştırırken aşağıdaki türbelerin tamamının dolaşıldığını, yedi tekke dolaşan kişilerin ne amaçla “ziyaret, hastalık” için mi yoksa Sivas’ı tanıtmak için mi dolaştığı önemli.
Sivas dışından Sivas’a ziyarete gelen misafir, hasta olan kişilerin kendilerinin tayin ettiği bir sıralama yaparak gezdiği ama genelde:
ABDÜLVAHHAB GAZİ TÜRBESİ
AHİ EMİR AHMET TÜRBESİ
ALİ BABA TÜRBESİ
ARAB EVLİYASI”UYKU EVLİYASI” TÜRBESİ
ARAB ŞEYH TÜRBESİ
ŞEYH ÇOBAN TÜRBESİ
ÇELTEK BABA’NIN KARDEŞİ TÜRBESİ VEYA BUN BABA TÜRBESİ
İHRAMCIZADE İSMAİL HAKKI TOPRAK TÜRBESİ VEYA ŞEMS-İ SİVASİ TÜRBESİ
Şeklinde sıralanmaktadır. Aşağıda isimlerini, hayatlarını, kerametlerini ve ziyarete gidenlerin ziyaret sebeplerini yazmaya çalıştım.
Bu geleneği unutturmamak ve hatırlatmak, buna benzer geleneklerimizin devam etmesini bizlere nasıl ulaştı ise bizden sonra ki kuşaklara da ulaşması dileklerimle.
Kerametleri : 1939 Erzincan depreminde türbesinden çıkıp gökyüzündeki kırmızı bulutları eliyle uzaklaştırarak, Sivas’ı zelzeleden korur. 93 Harbinde (1877/1878) diğer erenlerle birlikte uzun cübbesi ve yeşil sarığıyla, Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyen Rusların karşısına çıkarak onları durdurur. Cami imamının rüyasına girerek, camiden eşya çalan hırsızı ihbar eder ve yakalanmasını sağlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Her türlü dileği olanlar, ev sahibi olmak isteyenler, sünnet olacak çocuklar.
Kerametleri : Emir Ahmet şöyle hikâye etti ki:” Gençliğimde Mevlana hazretlerinin güzel şöhreti ağızdan ağza Bayburt’a ulaşınca ve onun hal ve kal inin yüceliğini seyyahlar anlatınca, ben de babamdan müsaade dileyip Konya’ya gitmek ve o hazretin elini öpmek şerefine nail olmak hevesi uyandı. Fakat annem ve babam müsaade etmediler. Ben niçin olmasın diyerek gitme zamanını düşünüyordum. Bir gece son derece arzu ve aşkla kalktım, birkaç rekât hacet namazı kıldım ve tanrının nimet ihsan etmesi, yardımcım olurda sürüden ayrılıp o ziyaretle müşerref olurum ümidi ile kırk defa Enam Suresi’ni okudum. Sabaha yakın başımı koyup uykuya daldığım vakit rüyamda müritlerden ve seyyahlardan işittiğim şekilde Mevlana’yı gördüm. Mevlana, ferace giymiş duman renginde bir sarık başına sarmış olduğu halde evimize giriyordu. Ben daha önce koşarak baş koydum, yüzümü onun ayaklarına sürdüm ve yalvarıp yakardım. O bir dosttan makas istedi, saçlarımı kesti, yüzümü öptü ve birkaç defa ”Tanrı mübarek etsin. ”dedikten sonra, ”Bu, mesnevi şeyhidir.” buyurdu. Ben sevincimden uyandığım vakit, kesilmiş saçlarımı yastığın üzerinde buldum. Bu vaziyetten dolayı bende bir şaşkınlık belirdi. O zevkin şevkinden birkaç gün deli gibi dağlarda dolandım. Nihayet büyük bir posta oturma merasimi yaparak ferace giydim. Ondan sonra muhtelif şeylerden hazırlanmış olan güzel bir armağanı Mevlana’ya gönderip kendi halimi bildirdim. Bunun üzerine Mevlana hilafet şeceresini gönderip bu kulu müritliğe kabul etti. ” (1) Eflaki; 1986)
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : İşlerinin iyi gitmesini isteyen esnaf, çeşitli dileği olanlar, hasta ve huysuz çocuğunu yedi tekke dolaştıranlar
Kerametleri : Padişahın “Dünyanın en iyi üç nesnesi nedir ?” sorusuna Ali Baba; “Yemek, içmek, yellenmek” der. Öfkelenen padişah önce onu hapse attırır ancak ilerleyen birkaç gün içinde ona haklı bulur ve birkaç köyü kendisine bağışlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Başı ağrıyanlar, ağzı çarpılanlar, korkanlar, yedi tekke dolaşanlar.
Kerametleri : Cesetinin toprak altında kaldığı yer, zamanla çöplük olarak kullanılmış, mahalleli bir miralayın rüyasına girerek kendisini oradan çıkarttırmıştır. Türbesinden çıkarak zaman zaman mahalle sakinlerinin gözüne görünüp hayır dualar etmiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Uyuyamayanlar, ağlaması durmayan çocuklar, yedi tekke gezenler,
1- Arap Şeyh Hazretleri Hakk’a yürümeden kırk gün önce memleketlerine dönen gaziler, onunla savaşta beraber çarpıştıklarını halka ayan edince, “Artık gitme vaktimiz geldi” buyurmuşlar ve kırk gün sonra bu dünyayı terk etmişlerdir.
2- Arap Şeyh, cenazesini yıkamayı vasiyet ettiği Ahmet Hoca ile çok yakın ve iyi dostturlar. Arap Şeyh, Hakk’a yürüdüğünde, Ahmet Hoca, cenazeyi yıkamaya başlar. İçinden,
“Ermiş diyorlardı...” Sözünü geçirince serçe parmağını Arap Şeyh tutar ve bırakmaz. Uğraşmasına rağmen parmağını cenazenin elinden kurtaramayan hocanın telaşı üzerine, orada bulunanların okumaları sayesine parmağını kurtarır.
3- Arap Şeyh Hazretlerine Hanımı Halime Hanım sordu ki;
—Efendim, Mustafa Kemal isimli kişi yurdu kurtarmak için faaliyetlerde bulunuyor, başarabilecek mi?
—Evet, fakat kadın ve kızlarımızın başlarını da açacaktır.
—Yardım etmeyelim mi?
—Hayır, ona yardım edin. Çünkü bu millet devletsiz kalmasın.
4-İstanbul’a geldiğinde velayetine delil olarak bir keramet göstermesi talep edilince bir çocukla bir fırına girmiş ve bir müddet sonra çocukla beraber çıkmıştır. Çocuğa sorulduğunda,
—Dede içeride namaz kıldı bende çiçekli bahçede oynadım, demiştir.
Daha sonra o fırını bir daha yakamamışlardır.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Aile geçimsizliği olanlar, felçliler, diğer hastalar ve yedi tekke gezenler.
Kerametleri : Mezarının başında bulunan tokmak, bir savaş çıktığından ortadan kayboluyormuş. Bu tokmak Gökmedrese’ye götürülmüş daha sonra tamamen kaybolmuştur.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hastalar, çocuğu olmayanlar, felçliler, işinde bereket umanlar
Kerametleri : Komşuların rüyasına girerek, türbenin temiz tutulmasını istemiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Felç ve sara hasatları, başı ağrıyanlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Doğum sonrası göğsüne süt gelmeyen hanımlar.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Sıkıntısı ve dilekleri olanlar.
Kerametleri : Sivas’ta iken Tokat-Amasya yolunda olan trafik kazasını bilmiştir.
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri :
Ziyaret edenler ve ziyaret sebepleri : Hasta çocuklar, dilek sahipleri. (3)
İnsanlar, yatırları yalnız hacet ve dileklerinin Allah tarafından kabul edilmesi için değil, aynı zamanda çeşitli hastalıklardan kurtulmak maksadıyla da ziyaret ederler. Türbede yatan zatın özelliğini kerametleri, yaşayışı, yaşadığı devir, tarikatı belirtmekle beraber halkın ziyaret amacı da onun diğer ulu kişilerden farklı yönünü ortaya koyar.
Bu zatların halkın gönlüne taht kurmalarında, onların hayattayken gösterdikleri birtakım olağanüstülüklerin yani kerametlerin rolü büyüktür. Ne var ki hepsinin keramet sahibi olduğunu söylememiz mümkün değildir.
Bir kısmı hakkında bilgi bulunmamakla beraber halk onun yattığı yeri kutsal, içinde yatanı aziz ve mübarek bilmiş, hakkında menkıbeleri dile getirmiştir.
Tekkelerin ziyaret edilmeleri, onların vasıtasıyla Allah’tan şifa ummaları geleneği Anadolu’da yüz yıllardır sürdürülen bir gelenektir.
Ancak günümüzde, tekkelerde yapılan bu ziyaretler pek azalmıştır. Buna rağmen yatırların toplum üzerindeki etkileri hâlâ sürmektedir. Halk, gerek şehir merkezinde, ilçe, köy veya yüksekçe bir tepede mekan tutmuş olan mübarek şahısların o beldenin koruyucuları olduğuna, inancı tamdır.
Bu sebepten ne kadar ziyaretlerde azalsa da dinimiz gereği mezarlık ve Türbelere ziyaretlerimiz devem edecektir.
Saygılarımla…
KAYNAKÇA:
1-Eflaki, Ahmet (1986), Ariflerin Menkıbeleri, İstanbul
2-Kaya, Doğan ”Sivas’ta Yatırları”
3-ALTUNTAŞ İsmail Hakkı Gavs-ül Âzam İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak Sivasî Nakşi Haki Tarikati İlm-i Ledün Sırları [Kitap]. - İstanbul : Gözde Matbaa, 2007.