Bir Ülkenin Sessiz Katili.

16 Kas 2025 - 19:11 YAYINLANMA

Bir Ülkenin Sessiz Katli….

 

Ölerek Tükeniyoruz……

 

Muharrem Kızılkaya

 

“Bu ülkede artık insanlar yaşamayı değil,

ÖLMEMEYİ talep ediyor.”

 

Evet… Biz 25 yıllık AKP iktidarını demokratik yollarla gönderebilmek için direnirken, ölerek tükeniyoruz.

 

Bu ülkede artık iktidarın sorun çözmek için çaba göstermesine gerek kalmıyor.

Çünkü emekli ölüyor.

İşsiz genç umudunu yitirip ölüyor.

Trafikte ihmallerin ve alkolün kurbanı olarak ölüyoruz.

Havada uçaklar düşüyor, topluca ölüyoruz.

Merdiven altı üretilen içkiler nedeniyle zehirlenerek ölüyoruz.

Kadınlarımız ekonomik sıkıntıların ve şiddetin içinde ölüyor.

 

Askerimiz…

Mağarada metan gazından şehit oluyor.

Sıcakta, güneşin alnında şehit oluyor.

Terör karşısında, karakolda, sınırda şehit oluyor.

Ocaklarda kömür ve maden çıkarmak için ağır şartlarda çalışan emekçilerimiz onar onar, yüzer yüzer ölüyor.

Depreme dayanıksız çimentosu çalınmış, demiri eksik,binaların altında ölüyoruz.

Çocuk işçiler, ailelerine yük olmamak için çalışırken ölüyor.

Hastane randevusu beklerken ölüyoruz.

Göçen evlerin, çöken yolların, patlayan boruların içinde ölüyoruz.

Yağmur yağıyor, logarlarda boğularak ölüyoruz.

Kar yağıyor, çığ altında ölüyoruz.

Düğünde, kınada, eğlenirken ölüyoruz.

İnşaat işçileri iş güvenliği olmadığı için ölüyor.

Limanda çalışan emekçi ölüyor.

Öğretmenlerimiz ya teröristlerin ya da velilerin saldırılarıyla öldürülüyor.

Doktorlarımızı hasta yakınları öldürüyor.

 

Ve artık bu ülkede, 11–12 yaşındaki çocuklar bile…

Parkta dedeleriyle oynayacak yaşta olan çocuklar, merdiven altı atölyelerde; büyükbabaları ve büyükanneleri ile aynı tezgâhın altında, kucak kucağa, feci şekilde can veriyor.

O çocuklar daha büyümeden, daha bir hayal kuramadan ölüyor.

 

Bu ülke artık bir ölüm coğrafyasına dönüştü.

Sabah işe giderken, akşam dönüp dönemeyeceğimizi bilmiyoruz.

Hastaneye tedavi olmaya değil, sırada beklerken ölmeye gidiyoruz.

Sokakta yürürken başımıza ne düşeceğini kestiremiyoruz.

 

Ekonomi çöktü, adalet sustu, liyakat kayboldu… ama ölüm hiç durmadı.

Ne fabrikada, ne sınıfta, ne maden ocağında…

Nerede bir hayat varsa, orada bir ölüm var.

 

Ve biz hâlâ “demokratik yollarla değişim” umudunu taşıyoruz.

Hâlâ sandığın başına gidiyoruz.

Hâlâ “belki bu kez” diyoruz.

Ama her seçim dönemi biraz daha eksiliyoruz; biraz daha ölerek tükeniyoruz.

 

Çünkü biz artık bu ülkede yaşamayı değil, ölmemeyi talep eden bir miller olduk.

İktidar bunu biliyor.

Biz yaşadıkça onlar kaybedecek.

Ama biz ölürsek… sessizlik onların lehine olacak.

 

Bu ülkede ölüm ucuz değil… bedava.

Ve ne acıdır ki, bu bedava ölümlerle iktidar, “sorunların kendiliğinden çözüldüğünü” zannediyor.

Oysa bilsin ki:

Bir gün, bu ülkeyi ölüme mahkûm eden herkes, kendi kurdukları düzenle birlikte siyasi olarak da ölecek.

 

Ve biz…

İnanın, millet olarak artık normal ölümleri özledik.

Tıpkı iktidarın değişmesini özlediğimiz gibi.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: