FAKİRE RAMAZAN KOLİSİ, ZENGİNE LÜKS İFTAR MENÜSÜ
Ramazan ayında İftar vermek, normal zamanlara göre iftar sofralarımızı biraz zenginleştirmek, dinen güzel bir davranıştır. Ancak adı iftar bile olsa iftar ile israfı buluşturmak helalle haramı karıştırmaktan başka bir şey değildir. İftarların gayesi; Allah’ın rızasına ve peygamberin sünnetine uygun olarak israfa ve gösterişe kaçmadan yoksulları, fakirleri ve muhtaçları doyurmak kardeşlik ilişkilerini pekiştirmektir. Oruç […]
Ramazan ayında İftar vermek, normal zamanlara göre iftar sofralarımızı biraz zenginleştirmek, dinen güzel bir davranıştır. Ancak adı iftar bile olsa iftar ile israfı buluşturmak helalle haramı karıştırmaktan başka bir şey değildir. İftarların gayesi; Allah’ın rızasına ve peygamberin sünnetine uygun olarak israfa ve gösterişe kaçmadan yoksulları, fakirleri ve muhtaçları doyurmak kardeşlik ilişkilerini pekiştirmektir.
Oruç tutmak, riya ve gösterişin en uzak kalan ibadet şeklidir. İslam’ın emirleri çerçevesinde sünnete uygun, israfa kaçmadan fakirlerin, yetimlerin ve ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları gözetilerek imkan sahipleri tarafından kurulan iftar ve sahur sofralarını istisna tutmak üzere; ne yazık ki, oruç ibadeti ve ramazan ayının maneviyatıyla bağdaşmayan iftar ve sahur sofraları; günümüzde zenginlik, makam, mevki, yetki, asalet, reklam gibi süfli arzuların yarıştırıldığı, fakirlerin, yetimlerin ve ihtiyaç sahiplerinin dışlandığı israf sofralarına dönüştürülmektedir.
Ramazan ayında evlerimizde, otellerde ve lokantalarda yapılan israf sebebiyle çöplere atılan ekmek ve yemek artıklarının 2-3 katına çıkması, fakirler için Ramazan fitresi belirlenirken (Bir fakirin günlük yiyeceği) esnaf lokantalarında bir kişi için iftar fiyatının 500 TL, kebap lokantalarında 600 ila 900 TL, 5 yıldızlı otellerde , boğazlarda ise astronomik fiyatlara ulaşması, ibadetlerimizin çığırından çıktığının, gayesinden uzaklaştığının açık göstergesidir.
Diyanet İşleri başkanlığınca fitre fiyatları açıklanırken, iftar sofralarının kurulmasında haddin aşılmaması, ölçünün kaçırılmaması ve sofraların fakir ve ihtiyaç sahiplerine açılması konusunda Müslüman’ların uyarılması büyük bir önem arz etmektedir. Ramazan ayı İsrafın yasaklandığı, fitre, zekât, fidye, sadaka gibi paylaşımların ön plana çıkarıldığı, oruçla nefsi arzuların dizginlendiği bir ay olduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Kitap ve sünnete uygun paylaşımın yerini İsrafın ve gösterişin alması orucun ve ramazan ayının ruhuyla . Peygamberimiz (s.a.v) yaş hurma ile yaş hurma bulamadıklarında kuru hurma ile onu da bulamazlar ise birkaç yudum su ile açtıkları rivayet edilmiştir.
Bizlere her defasında Peygamberimizi örnek gösterip .Bunun tam tersini Ramazan ayında, envaı çeşit yemek menülerinin yarıştırıldığı, öğün sayısının ikiye indirilirken, yemek miktarının iki, üç katına çıkarıldığı, diğer aylara nispetle daha fazla yemeklerin yendiği, daha fazla paraların harcanarak, daha fazla israfların yapıldığı bir noktaya gelmiştir.
Bu yapılan yanlışların yanına eklenen bir diğer yanlışta, bütün siyasi partilerin Ramazan ayını ibadet ayından siyaset ayına döndürmesi olmuştur. İftar sonrası yapılan konuşmalar , kardeşlik ve yoksulunun halinden anlama yerine. Dini içerikten yoksun siyasi içerikle donatılmış ,belli zengin çevrelerin ve kendine yakın insanları bir arada tutmak için yapılan mini mitinglere dönmüştür.
Kısacası geldiğimiz yeri özetlersek ; Fakire Ramazan kolisi, zengine beş yıldızlı iftar sofrası.