DAVET YARIŞI NEDİR?

Akrabalar, aile bireyleri, komşular arası iftar davetleri geleneklerimizde olan bir şeydir. Geleneklerimiz göreneklerimiz yaşatılır. İnancımıza göre de birlik beraberlik, sevgi, hoşgörü getirir. Özellikle durumu iyi olmayan komşu ve akrabalar sürekli çağırılır iftara. Allah ne verdiğiyse hep beraber yenir.   Son zamanlarda bu geleneklerimiz göreneklerimiz unutulur oldu. Hatta on bir ayın sultanı ramazan ayının getirdiği o ruh haz unutulup değiştirilmeye başlandı.

 Dikkat ediyorum da birkaç senedir işsizliğin çok arttığı ve insanların yoksulluk sınırlarının altında kaldığı şu dönemlerde bazı kurum ve kuruluşlar ramazan ayı boyunca birbirleriyle davet yarışı yapıyorlar. Ziyafetler çekiliyor. Adeta evcilik oyunu onar gibi savurganlığın had safhada olduğu davetler, ziyafetler veriliyor. Firavun sofrasını bile gölgede bırakan, fakir fukaranın asla ulaşamadığı rüyasında bile göremeyeceği adını bilmediği menüler.  Ramazan ayının anlamını kaybettiği iftar sofraları. Ne yazık ki yapılanlarla söylenenler çok farklı. Bu mübarek günlerde zengin sofralarını fakirleştirip fakir sofralarını zenginleştirin ki anlam bulsun. Zengin sofrası her zaman her öğün zengin.

Anlam veremediğim bu davetlerde kim kimi ağırlıyor belli değil. Kimin parasıyla yapılıyor. Ertesi gün gazetelerde falan kurum müdürü iftar yemeği verdi. Yalnızca kurumlar değil elbette devlet parasıyla yapılan her şey. Çok güzel kimin parasıyla verdi. Cebinden mi çıktı bu paralar yoksa devletin ödeneklerinden mi?  Bal tutan parmağını yalarmış. Hani fakir fukaraya verilse yine bir şey diyemem belki fakat daire müdürlerine, üst kademe personeline verilen ziyafetler… Neymiş personele iftar vermiş, hangi personel üst kademe personellere tabii ki. Burada bile ayrım var, bütün personele verilmiyor seçiliyor. Bunun anlamı nedir. Kurumlar arası kaynaşma, birlik beraberlik derlerse şaşarım doğrusu.
Dışarıda bir tabak yemeğe, bir kuru ekmeğe muhtaç binlerce insanlar görmezden gelinerek, birde verdikleri davetleri görsel ve yazılı basında reklamını yaptırarak şişirterek anlatılması şaşırtıcı?
Benim anlamadığım verilen bu iftar yemeklerinin ücreti yemeği veren kişilerin cebinden çıkmıyor. Kurumların ödeneklerinden veriliyor.
Eğer şahsi olarak ceplerinden verseler hiçbiri böyle bir ziyafet çekmezler. Her şey devletin kasasından har vurup harman savruluyor. Ve bu savurganlıkların bu tür ödemelerin faturasının hesabı sorulmuyor. Sevgili İmamlarımız açıklasınlar bu yapılanlar doğrumu? Haktan vebalden korkulmuyor. Bu davetleri düzenleyen ve harcamaları yapanlar kul hakkından çekinmiyor belli de ya davete katılanların ve orucunun durumu nedir? Şahsen ben merak ediyorum. Ne yazık Müslümanlığa yakışmayan davranışlar sergileniyor. Haram helal birbirine karıştı.

Birde israf boyutu var. Ne kadar çeşit hazırlarsan hazırla midenin aldığı kadar yiyebilirsin. O lüks şatafatlı sofralar karnını değil gözünü doyurmak için. Ancak yiyebildiğin kadar yersin. Tadına bakamazsın bütün yemeklerin. Kalanlar artık diye dökülecek. Çöp olacak.
Eğer iftar yemeği verip hayır yapacaksan rotayı şaşırmadan ihtiyacı olanlara ver. Kimi memnun edeceksin.
Bu durum sadece Sivas İli ile sınırlı değil. Türkiye genelinde bütün illerde yapılıyor. İlla bir iftar yemeğimi vereceksin. Yap duyurunu. Hazırla şehrin belli bir alanında büyük bir sofra çağır bütün insanları ver davetini.

İftar çadırını belli yerlere kur. Her kesim zengini de fakiri de emeklisi de issizi de öğrencisi de katılsın. Evine yetişemeyen, yoldan geçen insanlar gelsin. İftarını verecek yer mi arıyorsun.  Katılacak insan mı yok. Bu konuda sıkıntı çekmezsiniz. İnsanların durumu ortada. Gelemeyen yaşlı, hasta insanlar için hazırlat ramazan paketini dağıt. Bu şekilde yarış yapın.
Yapılan bu davetleri birde sokakta halka sorun bakalım ne cevap alırsınız. İnsanlar sizi alkışlamıyor tepki veriyor. Söylenen söz 'ağalar paşalar birbirini ağırlar'. Biraz halkın sesini de duyun, halkın içine karışın. O makamlarda ebedi kalmayacaksınız. Sonra geçmişiniz ve vicdanınız arasında pişmanlıklar içinde sırtınızda kul hakkıyla kalırsınız…

Benden söylemesi.