BİSİKLET

08 Ara 2025 - 11:15 YAYINLANMA

Gelişmiş Ülkelerin Şehircilik Devrimi ve Sivas İçin Zorunlu Dönüşüm

Gelişmiş ülkeler, 1970’lerden itibaren şehircilik anlayışlarında köklü değişiklikler yapmak zorunda kaldı. Daha önce benimsedikleri araç merkezli şehir planlamasının yanlış olduğunu fark eden Avrupa ülkeleri, hızlı fakat planlı bir dönüşüm sürecine girdi. Danimarka, Hollanda, Fransa ve Almanya’nın öncülük ettiği bu süreçte, şehir tasarımının merkezinde yer alan unsur değişti: Arabalar.

Dönüşümün Fitilini Ateşleyen Kriz

1970’lerin başında yaşanan petrol krizi ve özel araçların sebep olduğu, bir kısmı çocukların hayatını kaybettiği trafik kazaları, Hollanda’da “Stop de Kindermoord” (Çocuk Cinayetlerini Durdurun) sloganıyla büyük bir halk hareketine dönüştü. Hollandalılar; araç egemenliğinin sona erdirilmesi, şehir merkezlerine araç girişinin kısıtlanması, hız sınırlarının 30 km’ye düşürülmesi ve bisiklet yollarının artırılması için güçlü bir toplumsal baskı oluşturdu.

Bu presyon o kadar etkili oldu ki, yöneticilerin bu taleplere karşı çıkacak cesareti kalmadı. Amsterdam başta olmak üzere birçok şehir; bisiklet, toplu taşıma ve yaya ulaşımını esas alan aktif ulaşım sistemlerine yöneldi. Bugün Amsterdam’ın “Bisikletler Diyarı” olarak anılması bu mücadelenin bir sonucudur.

Paris’in Büyük Adımı

Son dönemde bu alanda en radikal değişimi yapan şehir ise Paris oldu. Yüksek nüfus yoğunluğu ve yıl boyunca süren yoğun turist akışı, kenti yeni adımlar atmaya mecbur bıraktı. Birçok cadde ve meydan yayalaştırıldı, bisiklet yolları genişletildi, park ücretleri artırıldı ve bisiklet kullanımını teşvik eden politikalar hayata geçirildi. Danimarka merkezli Copenhagenize firmasının Paris Belediyesi’ne verdiği danışmanlık, bu dönüşümün dünya çapında bilinmesini sağladı.

Ancak dikkat çekici olan; bu işbirliklerinin yalnızca dünyanın en gelişmiş şehirleri tarafından tercih edilmesidir. Yaklaşık bir ay önce Copenhagenize Paris Direktörü ile yapılan toplantıda görülen dünya haritası, firmanın danışmanlık verdiği 40’tan fazla şehrin büyük bölümünün, Dünya Bankası’nın gelişmişlik haritasıyla paralellik gösterdiğini ortaya koydu. Çünkü gelişmiş ülkeler şehirlerini artık araçlara göre değil, aktif ulaşımı merkeze alarak tasarlıyor. Buna karşın az gelişmiş ülkeler, bisiklet altyapısını hâlâ bir lüks olarak görüyor.

“Amsterdam da bir zamanlar Amsterdam değildi”

Bisiklet kültürüne geçişte en çok örnek gösterilen şehir Amsterdam olsa da 1970’li yıllarda kentin hiçbir bisiklet altyapısı yoktu. Bu gerçek, “Biz Amsterdam değiliz” itirazına karşılık olarak kentsel tasarımcıların sıkça dile getirdiği şu cümleyi doğrular niteliktedir:
“Önceden Amsterdam da Amsterdam değildi.”

Gelişmiş ülkeler, araçların kapladığı alanın verimsizliğini fark ederek dönüşüme geçti. Aynı alanda 2 otomobil 6-7 kişi taşırken, bisikletle 11-12 kişi, otobüsle ise 30’un üzerinde kişi taşınabiliyordu. Bu veriler, trafiğe çözümün daha fazla yol yapmak değil, aktif ulaşımı geliştirmek olduğunu gösterdi.

Kopenhag, Utrecht, Strazburg ve Antwerp gibi şehirler bu dönüşümün öncüsü olurken; Los Angeles gibi bazı gelişmiş şehirler uzun süre bu değişime direndi. Ancak geniş yol açmanın trafik sorununu çözmediği, bugün bizzat Los Angeles örneğinde açıkça görülüyor.

Bu durumu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş şu sözlerle özetliyor:
“Ne kadar çok yol açarsanız, trafik o kadar sıkışır. Şehirlerde tek geçerli çözüm toplu taşımayı güçlendirmek ve aktif ulaşımı artırmaktır.”

Sivas İçin Kaçınılmaz Gerçek: Dönüşüm Zorunluluk Hâline Geldi

Bu değişim ihtiyaçları, Sivas gibi orta ölçekli şehirlerde daha da belirgin durumda. Kent merkezinde özellikle Kent Meydanı çevresinde yaşanan park sorunları, dar sokakların araç kullanımını zorlaştırması ve bisiklet altyapısının bulunmaması, Sivas’ın ulaşım sisteminin sürdürülebilir olmadığını ortaya koyuyor.

Sivas’ın özgün bir dinamiği daha var: Yaz aylarında nüfusun ciddi şekilde artması. Yurt dışında ve farklı şehirlerde yaşayan Sivaslıların izin dönemlerinde kente gelmesi, nüfusu bir anda büyütüyor; yaz sonunda ise nüfus tekrar azalıyor. Bu nedenle şehir, değişken nüfus yapısını dikkate alan esnek bir tasarıma ihtiyaç duyuyor.

Bu noktada “15 Dakikalık Şehir”,
“TOD – Toplu Taşıma Odaklı Kalkınma”,
“Urban Forest – Orman Kenti Modeli”
gibi yenilikçi şehircilik yaklaşımlarının Sivas’ta uygulanması bir tercih değil, artık bir zorunluluk hâline gelmiştir.

Sonuç

Eğer bugün bu adımları atmazsak, 50 yıl sonra gelişmiş ülkelerin 50 yıl gerisinde kalmaya devam edeceğiz. Gelecek nesiller; bisiklet yolları olmayan, toplu taşımada alternatif sunmayan, araç merkezli bu plansız şehirleri bize, yani bugünün yöneticilerine ve sakinlerine soracak.

Umuyoruz ki Sivas, dönüşümü başlatarak diğer Anadolu şehirlerine örnek olur.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: