ADLİ YARGI
ADİL YARGILAMANIN YENİ MİMARİSİ: TÜRKİYE’DE YARGIYA GÜVENİ YENİDEN TESİS EDECEK ACİL EYLEM PLANI
Giriş: Türkiye’de Adalete Güvensizlik, Yatırım ve Toplumsal Barış İçin En Büyük Engellerden Biri Haline Geldi
Son yıllarda Türkiye’de adalet sistemine duyulan güvensizlik, yalnızca vatandaşların değil, uluslararası yatırımcıların da en temel kaygısı hâline gelmiştir. Ekonomik istikrarın, demokratik düzenin ve toplumsal barışın en önemli temeli olan yargı güvenilirliğini yeniden tesis etmek için basit, maliyetsiz ve derhal uygulanabilir bir acil eylem planına ihtiyaç vardır.
Bu makalede, Türkiye’de adil yargılanma hakkını güçlendirecek, mahkeme süreçlerine gerçek şeffaflık getirecek, avukatlık mesleğini denetlenebilir kılacak ve istinaf sistemindeki yapısal sorunları çözecek tüm önerileri kapsamlı şekilde ele alıyoruz.
---
1. KAMERANIN KARAKOLDA VAR, MAHKEMEDE YOK OLMASI BÜYÜK BİR ÇELİŞKİ
Bugün Türkiye’de bir vatandaş karakola gidip ifade verdiğinde tüm süreç kesintisiz kamera kaydına alınır.
Bu sayede polis memurunun tavrı, vatandaşın psikolojik hâli, ifadeyi nasıl verdiği şeffaf biçimde görünür.
Fakat hayatının geri kalanını belirleyecek kararın verildiği mahkeme salonunda, kamera kaydı yoktur.
Bu durum, modern hukuk devletleri açısından büyük bir eksikliktir.
Bu nedenle:
Tüm duruşmalar video kaydına alınmalıdır.
Kayıtlar değiştirilemez şekilde Adalet Bakanlığı’nın güvenli dijital sisteminde saklanmalıdır.
İtiraz/şikâyet durumunda üst mahkemeler duruşmayı birebir izleyebilmelidir.
Zabıt katibinin yazdığı tutanak yerine gerçek duruşma atmosferi değerlendirilmelidir.
Bu adım yargıya güveni tek başına %50 artırabilecek güçtedir.
---
2. YEREL MAHKEME – AYNI İLDEKİ BÖLGE İDARE MAHKEMESİ(İSTİNAF) ZİNCİRİ KIRILMALIDIR.
Bugün Samsun’daki bir yerel mahkemenin kararını yine Samsun’un bağlı olduğu aynı bölgesel istinaf mahkemesi inceliyor.
Bu sistem, doğal olarak tarafsızlık algısını zedeliyor, “aynı yapının birbirini onayladığı” hissini güçlendiriyor.
Bu nedenle sistem tamamen değiştirilmelidir:
A. Çapraz İnceleme Modeli
Bir ilin kararlarını aynı bölgenin istinaf mahkemesi değil, başka bir ilin istinaf mahkemesi incelemelidir.
Örneğin:
1. Dönem (6 ay): Samsun’un tüm yerel mahkeme kararlarına Bolu bakar.
2. Dönem (6 ay): Aynı tür dosyaları bu kez İzmir inceler.
3. Dönem (6 ay): Sıradaki dönem Antalya devralır.
Bu rotasyon 81 il arasında sürekli döner.
Bu sistemin faydaları:
Hakimler “aynı yapıya bağlı görünüyorum” psikolojisinden kurtulur.
Yerel ilişkiler, baskılar, çevresel etkiler devre dışı kalır.
Denetim tam bağımsız ve objektif olur.
Yargıya güven derin şekilde artar.
B. İstinaf İncelemesi Mutlaka VİDEO KAYDI ÜZERİNDEN Olmalıdır
Bugün istinaf, yerel mahkemenin dosyasına sadece kağıt üzerinden bakıyor.
Sanığın duruşmada:
Nasıl konuştuğu,
Pişman olup olmadığı,
Derdini anlatıp anlatamadığı,
Hakimin ve savcının tavrı,
Özrünün veya savunmasının samimiyeti,
hiçbir şekilde değerlendirilmeden karar veriliyor.
Bu durum adil yargılanmayı yok ediyor.
Yeni sistemde:
İstinaf, yerel mahkemenin video kaydını tamamını izlemek zorunda olmalıdır.
Bu inceleme de video ile kayıt altına alınmalıdır.
Böylece “istinaf gerçekten dosyayı inceledi mi?” sorusu ortadan kalkar.
---
3. BAZI CEZALARDA YARGITAY YOLUNUN KAPALI OLMASI HAK İHLALİ YARATIYOR
Türkiye’de belirli ceza alt sınırlarının altındaki kararlar Yargıtay’a taşınamıyor.
Bu durumda istinafın verdiği karar nihai oluyor.
Yani:
Yerel mahkeme hızlı, yüzeysel ya da hatalı bir karar veriyor,
İstinaf da dosyaya kağıt üzerinden bakıp onuyor,
Ve kişi 3-4 yıl cezaevinde yatıyor.
Artık denetim için hiçbir yol kalmıyor.
Bu durum kabul edilebilir değildir.
Gereken:
Ceza süresinden bağımsız olarak herkesin Yargıtay’a başvuru hakkı olmalıdır.
Bu adım:
Büyük hak kayıplarını engeller,
Yargıdaki denetim zincirini tamamlar,
Vatandaşın adalete güvenini artırır.
---
4. AVUKATLAR İÇİN YENİ BİR DENETİM MEKANİZMASI ŞARTTIR
Bugün avukatlar yalnızca Baro Disiplin Kurulu tarafından denetlenmektedir.
Fakat barolar yalnızca meslek içi etik için yaptırım uygular;
müvekkilin yaşadığı hak kaybı bu mekanizmanın dışında kalır.
Örneğin:
Avukat dilekçeyi zamanında vermez → müvekkil istinaf hakkını kaçırır
Avukat dosyayı incelemez → kişi ağır ceza alır
Avukat cezaevindeki müvekkile bilgi vermez, ilgilenmez
Avukat para alır ama savunmayı layıkıyla yapmaz
Bugün bu ihmaller fiilen cezasızdır.
Bu kabul edilemez.
Yeni sistemde:
A. Her adliyede Adalet Bakanlığı’na bağlı “Avukat Denetim ve Şikayet Bürosu” kurulmalıdır.
Bu bürolar:
Uzman hukukçulardan oluşacaktır.
Vatandaşın şikayetini inceleyecektir.
Avukatın ihmali resmi raporla belgelenirse yaptırım uygulanacaktır.
Baro disiplin süreciyle paralel çalışacaktır.
Devlet vatandaşın yanında duracaktır.
Bu sistem hem avukatların işini güçlendirir hem de müvekkil güvenini artırır.
---
5. CEZA DAVALARINDA PSİKİYATRİK UZMAN HAKİMİN YANINDA BULUNMALIDIR
Hakimler, ceza davalarında sanığın psikolojik durumunu değerlendirme konusunda eğitimli değildir.
Bir kişinin:
Öfke kontrolü,
Risk eğilimi,
Tekrar suç işleme ihtimali,
Psikiyatrik rahatsızlıkları,
Gerçek pişmanlığı,
uzman bir psikiyatrist tarafından incelenmelidir.
Bu nedenle:
Tüm ceza duruşmalarında mahkemeye bağlı bir psikiyatrist uzman hazır bulunmalıdır.
Sanığın durumu objektif raporlanmalı,
Hakimin kararına bilimsel destek sağlanmalıdır.
Bu uygulama dünyada birçok modern hukuk sisteminde mevcuttur.
---
6. TÜM BU ADIMLAR DİJİTAL SİSTEME KOLAYCA ENTEGRE EDİLEBİLİR
Bu önerilerin hiçbirinin:
Büyük maliyeti yoktur,
Ek personel yükü oluşturmaz,
Bina, lojistik, araç gerektirmez.
Çünkü:
UYAP altyapısı zaten video yüklemeye hazırdır,
Tüm mahkemeler internetle bağlıdır,
Dosyalar dijitaldir,
İller arası paylaşım saniyelik yapılabilir.
Bu plan teknolojik olarak bugün bile uygulanabilir durumdadır.
---
SONUÇ: TÜRKİYE’DE ADALETE GÜVENİ YENİDEN TESİS ETMENİN YOLU BURADAN GEÇİYOR
Bu makalede dile getirilen önerilerin tamamı:
Basit,
Maliyet gerektirmeyen,
Derhal uygulanabilir,
Türkiye’nin yargı sistemini kökten güçlendirecek,
Uluslararası güveni artıracak,
İç yatırımı canlandıracak,
Toplumsal barışı güçlendirecek niteliktedir.
Türkiye’nin bugün ihtiyacı olan şey şeffaflık, denetlenebilirlik, bağımsız inceleme ve bilime dayalı karar mekanizmalarıdır.
Bu adımlar atıldığında:
Mahkemelerin itibarı güçlenecek,
Vatandaşın adalete güveni yükselecek,
Türkiye’nin hukuk devleti algısı küresel ölçekte güç kazanacaktır.