AVRUPAYA DEMOKRASİ ORTADOĞUYA MONOKRASİ
Yüzyıllardır süregelen çatışmaların neticesinde Avrupa büyük mücadele vererek özellikle 1789 Fransız ihtilali ile birlikte bir ulus devlet kimliğinin yansıra milliyetçilik akımlarının önünü açması , İmparatorlukların dağılmasına yeni ulus devletlerinin ortaya çıkmasına, ayrıca bu sürece giden isyanların başlamasına neden olmuştur.
Bu gelişmelerden tatbikî üç kıtada egemenliği olan Osmanlı imparatorluğu da nasibini almış bu süreci yönetebilmek ve imparatorluğu ayakta tutabilmek amacıyla önce 1808 yılında sened-i ittifak belgesini Ayanlar ile imzalayarak bir nevi yetki paylaşımını yapmıştır.
Ardından Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da Gülhane Parkı'nda ilan edilen ve Osmanlı Devleti'nin modernleşme sürecinde, azınlıkların hakları noktasında dönüm noktası olan bir reform bildirisidir.
Bu sürecin devamı olarak Islahat Fermanı(1856) adı altında amacı, millet sistemini kaldırarak bütün din topluluklarının eşit vatandaşlık hakları sağlayarak Müslüman ve gayrimüslim Osmanlı tebaası arasında tam bir eşitlik sağlamak amacıyla yapılmıştır.
1878 birinci ve 1908 ikinci meşrutiyetin ilan edilerek Meclisi Mebussan ile yetkinin paylaşımı sağlanmaya çalışılmıştır.
Yukarıda kısaca özetini yaptığım Osmanlı İmparatorluğunun süreç içerisinde devlet düzeninde çeşitli gurupların yer almasını ve idare şeklinin kısmen de olsa değiştirilerek yetki paylaşımını sağlamıştır. Ne var ki bu süreç Osmanlı imparatorluğunun sanayii devrimini kaçırmasıyla birlikte gelişen dünyaya ayak uyduramaması nedeniyle devlet harcamalarını finanse etmek için aşırı derecede borçlanmaya maruz kalmıştı. Alınan borçların faizi dahi ödenemeyecek dereceye gelince 1881 yılında Osmanlı Maliyesine Duyunu Umumiye adında bir kurum kurularak hazinenin bütün harcamaları emperyalist ülkelerin kontrolüne geçmişti.
Osmanlı imparatorluğunu bu noktaya getiren diğer bir hususta uzun yıllar boyunca kapitülasyonlar ile yaşayan İmparatorluk bunun acı faturasını her alanda ödeyerek birinci dünya savaşından mağlup olarak ayrılmasıyla birlikte Sevr antlaşmasını imzalayarak teslimiyet bayrağını çekmişti. Artık işgal kuvvetlerinin istediği tek adam ve hasta kukla devlet inşası önünde hiçbir şey kalmıyor adı MONOKRASİ olan bir uydu devletçik oluşuyor, emperyalistler kendine demokrasi Ortadoğu’ya küçük devletçikler MONOKRASİ getirmiş oluyordu.
Tatbiki Osmanlı içinde bu işgale ve koltuk için taviz verenler varken ,bunlara karşı çıkan Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının vermiş olduğu mücadele neticesinde Ulusal nitelikte ve demokrasi yöntemini benimsemiş bir devleti emperyalistlere rağmen Türk yurdunda kurdular. Türk Milleti tarafından verilen bağımsızlık mücadelesi emperyalistlerin Türkiye üzerine kurdukları planı bozdu ancak, bu plandan asla vazgeçmeyen ve Osmanlıdan Ortadoğu’da koparılan kısmen de olsa ulus devleti kimliği kazanmış Arap devletlerinin parçalanması yanında daha da küçük devletçikler haline getirilmesi senaryosu günümüzde daha da hızlanmıştır.
Özellikle ABD ve İSRAİL çerçevesinde bu ulus kimliği yok edilerek yeniden bir kişinin başta olduğu otokrat yönetimlerin tesisi edilerek, kukla yöneticilerin başta olduğu MONOKRASİ ile bölgedeki enerji ve doğal kaynakların sömürülmesi amcacından başka bir şey değildir. O yüzden son günlerde Amerikan elçisi küstahça bizim Ortadoğu’da emellerin ancak MONOKRASİ ile mümkündür diyor.
Özetle kendine Demokrasi, Ortaoğu’ya Monokrasi