Özgürlük Yanlış Anlaşıldı, Çıplaklığa Evrildi

19 Ağu 2025 - 14:51 YAYINLANMA

İnsanlık tarih boyunca elindekilerle yetinmedi; hep daha fazlasını, daha iyisini aradı. Bu, insanın en doğal hakkıdır. Talepler, yeni ihtiyaçlarla şekillenir; her ihtiyaç yeni bir evrimi, yeni bir değişimi beraberinde getirir. Herakleitos’un dediği gibi, “Değişmeyen tek şey değişimdir.” İnsan ne kadar değişirse değişsin, içindeki arayış asla bitmez.

Tarih, kölelikten ücretli işçiliğe, “self” kavramının doğuşuna kadar birçok dönüşüme sahne oldu. Kölelikte özgürlük hayaldi; bugün ise özgürlük kavramı çoğu zaman yanılsamaya dönüşmüştür. Burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki fark biçim değiştirdi, ama derin uçurum hâlâ devam ediyor.

Son yıllarda ülkemizde artan aşırı çıplaklık ve uç yaşam tarzları gençler arasında özgürlük sanılmaktadır. Ancak çıplaklık özgürlük değildir; yüzeysel ve geçici bir ifade biçimidir. Bu kavramların karıştırılması, özgürlüğün gerçek anlamının anlaşılmamasından kaynaklanır.

Çıplaklık sadece fiziksel bir durumdur, özgürlük ise çok daha derin ve kapsamlıdır. Özgürlük; bireyin aklını, vicdanını, sorumluluklarını, değerlerini ve etik sınırlarını kapsayan geniş bir alanı ifade eder. Bedensel çıplaklık, dışarıdan bakıldığında özgürlük sembolü gibi algılanabilir; ancak bu çıplaklık düşünsel ve ruhsal özgürlükle desteklenmiyorsa, sadece bedenin kontrolsüzlüğünü ve sınırsızlığını gösterir. Böyle bir "özgürlük", kişinin içsel kontrolünü kaybetmesi, sınır tanımaz hale gelmesi ve sonuçta kendi varlığının köleleştirilmesi anlamına gelir.

Bedenini serbest bırakmak, mutlaka zihin ve ruhun özgür olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, bedeni sadece dış dünyaya yönelik bir gösteri aracı haline getirmek, kişinin kendi öz benliğinden ve iç disiplininden uzaklaşmasına yol açabilir. Özgürlük, akıllı seçimler yapabilmek, sorumluluk alabilmek ve toplumsal normlar içinde kendine alan açabilmektir. Sadece bedenini serbest bırakarak kendini özgür ilan eden kişi hem kendi sınırlarını hem de başkalarının sınırlarını ihlal etme riski taşır. Bu durum, toplumsal düzenin ve bireysel saygının zedelenmesine yol açar.

Özgürlük, başkalarının haklarına saygı gösterebilme ve kendini disipline edebilme gücüdür. Çıplaklık, özgürlük değil, çoğu zaman geçici bir isyan veya dikkat çekme biçimidir. Modern hayatın dayattığı kalıplara ve baskılara karşı bir tepki olarak ortaya çıkan bu durum, kalıcı ve gerçek bir özgürlük sağlayamaz. Çünkü özgürlük, dışsal değil, içseldir. Gerçek özgürlük, bireyin kendi değerleri, ahlaki ölçütleri ve kendini kontrol etme yeteneğiyle ilgilidir.

Ayrıca, çıplaklık özgürlükle karıştırıldığında kişi, bedeninin esiri olabilir. Kontrolsüz beden kullanımı, başkalarının yargılarına ve toplumsal baskılara açık olmak demektir; bu da özgürlükten uzak yeni bir esarettir.

Hayatta engellerle karşılaşırız, özgürlüğümüzün kısıtlandığını düşünürüz. İnsanlar sınırlarıyla hayatımıza girer, biz ne kadar izin verirsek o kadar yer bulurlar. Sevgi ve kaybetme korkusuyla taviz veririz; aile, iş ve arkadaşlıklarda durum böyledir.

Özgürlük aynı zamanda ekonomik güçle genişler. Ekonomik özgürlük, kişiye yeni kapılar açar. Kimisi bu gücü eğitim ve kariyere yönelmekte kullanır; kimisi ise ilişkilerini sonlandırır, sınırlarını genişletir.

Gerçek özgürlük ise, kendini tam ifade edebilmek; istemediği durumlarda duygularını ve davranışlarını dengeleyebilmek, sorumluluklarının farkında olup arkasında durabilmektir. Özgürlük, yalnızca kavram değil, yaşam biçimidir.

İnsan her zaman daha fazlasını ister. Ancak gerçek özgürlük, belki de elindekilerle yetinebilmeyi bilmekte ve içsel arayışın durduğu yerde gizlidir.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: