RAMAZAN AYINI ve ANLAMINI ÖZLEDİK - Nevin KILIÇ
Ramazan’ın gelişiyle evlere şenlik doğar, ayrı bir sevinç telaş sarar, bereket yağardı. Halen Anadolu’da komşular bir araya gelerek ihtiyaçları kadar ramazan ayı boyunca yiyebilecekleri unlu gıdalar hamur türü yiyecekler hazırlarlar. Ailenin tüm üyelerinin toplandığı iftar sofraları birbirinden leziz özel Ramazan tatlarıyla donatılırdı. İftar sofrasının muhteşem görüntüsü nefis yemek kokularıyla birleşince, insanda bir imrenme duygusu yaratır, […]
Ramazan’ın gelişiyle evlere şenlik doğar, ayrı bir sevinç telaş sarar, bereket yağardı. Halen Anadolu’da komşular bir araya gelerek ihtiyaçları kadar ramazan ayı boyunca yiyebilecekleri unlu gıdalar hamur türü yiyecekler hazırlarlar.
Ailenin tüm üyelerinin toplandığı iftar sofraları birbirinden leziz özel Ramazan tatlarıyla donatılırdı. İftar sofrasının muhteşem görüntüsü nefis yemek kokularıyla birleşince, insanda bir imrenme duygusu yaratır, sabırsızlaştırırdı. Top atılır atılmaz da yemeklere hücum edilirdi. Ramazan sıcak pidesi olamazsa olmazı idi! İftara yakın sıcak sıcak taze ramazan pidesi almak için bunları çıkaran fırınların önünde kuyruklar olurdu. Yumurtalı bol susamlı sıcacık pidelerle iftar edilir, halen devam eden geleneğimizdir. Bir dua ve besmeleden sonra Zemzem veya su ile oruç açılır. Arkasından bir hurma alınır ve sonra çorbayla devam edilir yemeklere. Çorbadan sonra da ana yemeklere geçilir. Ve en sonunda tatlıyla iftar bitirilir.
Sofrada, başta iftariye denilen ve oruç açmaya yarayan çerezler yer alırdı. Yine bu yörelere ve kişinin ekonomik gücüne göre değişmektedir. Çoğunlukla sofrada hurma, zeytin iftar sofralarının vazgeçilmezidir. Hurma, zeytin, yeşil zeytin, sele zeytini, beyaz peynir, kaşar peyniri, Çerkeş peyniri, kaşkaval peyniri, dil peyniri, kaymak peyniri, tulum peyniri, gül reçeli, mürdüm reçeli, ayva reçeli, vişne reçeli, kayısı reçeli, çilek reçeli, incir reçeli, pastırma, ev sucuğu, salatalık turşusu, lahana ve karışık turşular mevsimine göre şöyle akla ilk gelen iftariyeliklerdi.
Daha sonraki yemekler etinden sebzesine, pilavından böreğine ev sahibinin gücüne göre yapılan lezzetlerdi. Kuru meyvelerden yapılan hoşaflar, baklava, kazandibi, kabak tatlısı, keşkül ve Ramazan’a has bir tatlı olarak bilinen gül kokulu güllaç ise iftar sofralarının vazgeçilmez tatlılarıydı.
Ramazan ayının ilk gecesindeki sahur yemeği çok önemlidir. Çocukların bu manevi havadan tat almaları için, Ramazan davuluna eşlik eden manilerle, tatlı uykularından uyandırılıp sahura kaldırılır. Sahurda yenen yemekler iftarda yenen yemeklere oranla daha hafiftir. İftar sofrası gibi detaylı olmasa da özenle hazırlanırdı. Yöreye göre değişiklik gösteren ilk Sahurda çok az bulgur pilavı pişirilir ki ramazan ayı bolluk ve bereketli geçsin. Hatta Ramazan’ın son sahurunda da bulgur pilavı pişirilir. Çoğunlukla Gözleme ve börek yerlerdi. Kadınlar gece hamur yoğurur; gözlemeleri, börekleri sofraya taze taze getirirlerdi. Yöresine göre yemekler yapılırdı. Çoğunlukla hamur işleri ağırlıklı olurdu sahur sofraları. Çünkü hamur yemeklerinin sindirimi geç olduğu için insanı biraz daha tok tutuyordu.
Gerek iftarda gerek sahurda ve gerekse diğer günlerde Yemeği ölçülü ve itinayla yememiz gerekmektedir. Sofranın en bereketlisi ise, tıka basa doyulmadan masadan kalkılanıdır.
Ruhun terbiyesi kadar bedenin sağlığıyla da önemlidir, Dinimiz sofradan tam doymadan kalkmayı bize öğütlemektedir. Hz. Peygamber’in “Sofradan doymadan kalkınız” sözünü asırlar önce söylemiştir. İslam dininin ruhla olduğu kadar beden terbiyesiyle de ilgilenmiş bizlere yol göstermiştir. Bugün beslenme uzmanlarının genç yaşlı herkese tavsiye ettiği sağlıklı kalma reçetesi de bu öğüttür.
Ramazan aylarında dikkat edilen geleneklerden biri, eve gelen misafiri iyi bir şekilde ağırlamak ve misafirin memnun ayrılmasını sağlamaktır. Halen Anadolu’da bazı evlerde iftar daveti verilir. Akrabalar, hısımlar, eş ve dostlar iftara davet edilir. Ne kadar ekonomik sıkıntı yaşanırsa yaşansın herkes kendi durumuna göre iftar davetleri vermekte bu geleneğimiz Anadolu bölgelerinde geçerliliğini sürdürmektedir. Bütün aile bir arda, büyükler, torunlar, çocuklar evler cıvıl, cıvıl iftar beklenmesi ayrı bir zevk vermektedir. Batıda unutulan geleneklerimiz Anadolu’nun bazı bölgelerinde halen devam etmektedir. Yeni yetişen gençliğin akrabalar arası kaynaşmaları sağlanıyor, birlik beraberlik içerisinde ramazanlar bayramlar geçiriliyor. Birbirine yabancılaşan aile fertleri yakınlaşmış oluyor.
Ramazan sahur ve iftarlarında bilmeliyiz ki, aç susuz milyonlarca insan var dünya üzerinde. Ramazan’ın anlamı budur. Zenginler fakirlerin halinden anlasın. Hani derler ya tok açın halinden ne anlar. Ramazan bolluk bereket ayıdır, birlik beraberlik ayıdır. Onlar için yapacağımız ufak yardımlarla birçok kişinin hayatını kurtarabiliriz. Ayrıca israf etmemek bile bu insanlar adına yapılmış bir yardımdır. Çünkü israf haramdır, dünyanın ekolojik dengesini bozup, toprak üretimini azaltır. Ramazan’ı bu anlamda da değerlendirdiğimizde onun yeryüzündeki tüm insanlara bereket sunan bir ay olduğunu görebiliriz.
Günlük hayatın karmaşasında unutulan değerler Ramazan ayıyla birlikte hatırlanırken, eski Ramazanları özlemle hatırlayan ve özlem duyan insanlarımız çoktur. Bizler bile yeri geliyor “ah o eski Ramazanlar nerde” diyebiliyorsak büyüklerimizin ne demek istediklerini daha iyi anlamış olmamız gerekiyor. Şimdi çoğu ailelerde; bırakın akrabaları, komşuları aile fertleri bir araya gelip iftar yapamıyorlar. Herkes ayrı havadan çalıyor. Ülkemizde emeklinin, asgari ücretlinin, issizin, işçinin geçim sıkıntısı yetmezmiş gibi fırsatçıların ve aşırı zamlar nedeniyle alım gücü düştüğü için Ramazan’ın o ihtişamlı sofraları kurulamıyor. Peygamberimizin ‘’BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİL’ ’dediği sözde Müslüman geçinen aç gözlü fırsatçıların sayesinde sahurlar kahvaltılarla geçiştiriliyor. Hatta onu bulamayanlar var. İftara Misafir kabul etmek nerde? Çaya bile çağrılmak istenmiyor. Birbirine uzak, birbirine yabancılaşan, masraf çıkacak diye birbirinden kaçan bireyler olduk. Geleneklere bağlı çok az aileler kaldı. Daha fazla kopmadan birbirimize, örf ve adetlerimize, gelenek ve göreneklerimize sahip çıkmanın zamanı geldi de geçti bile. Ramazan ayını başlangıç sayıp değerlerimize sahip çıkalım. Hayırlı Ramazanlar.