https://www.sivaskizilirmak.net/files/uploads/user/imagesZ11_1.jpeg
ALP HAN

İKİZ YASALAR VE MÜLTECİ PROBLEMİ

09-05-2022 16:05

Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın stratejik konumu, Asya ve Avrupa kıtalarının kara ve deniz geçiş noktasında bulunmamız, ABD Başta olmak üzere birçok batılı devletin iştahını kabartıyor. Tarihi geçmiş, medeniyetlerin kurulup sonlandırıldığı ve dinler tarihi bakımından da önemli bir coğrafi alt yapıya sahip olmamız, karşı tarafa bir intikam duygusu yüklüyor. O sebepledir ki emperyalist devletlerin her zaman bu coğrafya ve Türkler üzerinde bir hesapları olmuştur. Taa Osmanlıdan bu yana, gayet güzel kendileri için buldukları işbirlikçiler üzerinden çeşitli planları yürüttüler. Aslında Ortadoğu coğrafyasın da 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek üzere planlanmış yürütülen BOP projesi ile ABD ve Batı, aslında dünya üzerinde var olan halkları, kendi istek ve amaçlarına uygun küçük devletçikler halinde bir kılıfa sokmak ve kullanmak istemektedirler. Irak işgaliyle bunu başardılar. Libya ve Mısırı da bu proje kapsamında karıştırdılar, bölmeye çalışıyorlar ve iç kargaşa devam ediyor. Suriye de Irak’ın devamı olarak hayata geçirildi ve orada da şimdilik kısmen başarılı oldular. Oradan sonraki hedefin Türkiye olduğu açık. Doğrusu Türk Ulus devleti ve Üniter yapısını değiştirmeye dönük geçmişten bugüne çok çeşitli adımlar atılmış olsa da, henüz başarılı olmuş değiller. Devletin bu konuda hassas, sorumluluk taşıyan kurumları, zaman zaman atılan adım ve hamleleri boşa çıkartarak amaçlarına ulaşmasına imkân tanınmadı. Ülkemizi yıllardır PKK terör örgütü yoluyla, bölücü amaçlarına ulaşma adına, her türlü kaynağını yok ederek bir mücadeleye sevk etmelerinin altında yatan gerekçe de, Türkiye de tüm ülkeyi kanser gibi kaplayan bir şehir devlet projesi ile Özerk bölgeler, otonomlar kurup, küresel tefeci sermayenin hizmetinde konfederal bir yapılanma ile yönetmektir. O sebeple her zaman 2004 yılında çıkartılmaya çalışılan “iller idaresi yasası” ve 2006’da imzalanan kalkınma ajansları yasasıyla ülke genelin de 12 bölgeye ayrılan illerimizden teşekkül ülkemizle ilgili bu çalışmaya şüpheyle yaklaştım. Fakat beni en çok endişelendiren BM 1966 yılında halkların bazı hak ve özgürlüklerini (güya!) güvence altına almak isteyen “İkiz Yasalar” denilen bir sözleşmeyi üye devletlerin imzasına açıp imzalatmaya çalıştılar. Türkiye 2000 yılına kadar bu ikiz yasaları imzalamaktan kaçınmıştır. 2000 Yılında ANASOL-M hükümeti tarafından yasa maalesef imzalanmış ama üç yıl TBMM de onaylatılmamış, bekletilmiştir. Bundan sonra ABD Irak’ın işgalini gerçekleşirken 2003 yılında AKP hükümeti bu sözleşmeyi TBMM de oylatıp, onaylatarak yürürlüğe girmesini sağlamıştır. Şimdi Ülkemiz üzerinde planlanan bölücü emelleri ve Suriye krizinden sonra yaşanan “Mülteci” problemini, ülkemize bilinçli-bilinçsiz, kontrollü-kontrolsüz dâhil edilen sığınmacı, göçmen adına ne derseniz deyiniz bu hususu aşağıdaki sözleşme hükümleriyle birlikte düşünüp bir karara varalım. PKK Bölücü örgütün Kürt kardeşlerimiz üzerinden yürüttükleri çalışmaları, PKK’nın siyasal kanadı HDP’nin örgütlü yapılanması ve Suriye de boşaltılan bölgelere PKK, PYD, teröristlerinin yerleştirilmesi gibi sinsi tuzaklar ile birlikte bu konuyu değerlendirip endişelenmeli miyiz, yoksa endişeye gerek yok mu demeliyiz birlikte düşünelim? Sözleşmede; - Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler. - Bütün halklar, …doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiçbir koşulda yoksun bırakılamaz. - ...bu sözleşmeye taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir. Denmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 90. maddesine göre TBMM’de kabul edilerek onaylanan milletlerarası sözleşmeler iç hukuktan sayıldığı gibi, iç hukukta çözüm üretilmediği zaman bu uluslararası bir sözleşme olduğundan iç hukukun üstünde sayıp, gereğini kabullenmiş sayıyorsun. Benim endişelerim var, bu endişeler sizce bir kuruntu mu, gereksiz mi? Değilse sizler de endişelenin ve sorumlulara sorun. Ayrıca derhal İkiz yasalardan imzamızı geri çekelim. Aynen İstanbul sözleşmesinde olduğu gibi.
Neler Söylendi?
sanalbasin.com üyesidir