https://www.sivaskizilirmak.net/files/uploads/user/imagesZ11_1.jpeg
ALP HAN

ŞİDDET ÇÖZÜMSÜZ DEĞİL

15-07-2022 14:48

Toplumsal bir problem olan Şiddet’i olması gereken yerden, bağlamından koparıp sadece bireysel bir davranış gibi düşünülmesi, kişilerin öfkesine indirgenip değerlendirilmesi çözüm üretmez.

Meseleyi doğru analiz etmek gerek. Her anlamda değerlendirip sebep-sonuç ilişkilerini objektif ölçüler içinde değerlendirip, sorunu ve çözümünü üretmeliyiz.

Son yıllar da bireylerde artan öfke ve kontrol edilemeyen öfkenin, toplumsal hayata yansıması davranışsal olarak şiddetin tezahürünü, yaşamın bir parçası haline getiren unsurları doğru tespit etmeliyiz.

Sağlık çalışanlarına karşı yükselen şiddetin her geçen gün daha görünür olması meseleyi gündeme taşıyor. Şiddetin görünür olması çözüm üretme adına yetkilileri, sorumluları işin üzerine gitmeye zorluyor.

Ancak çözüm üretirken sebepleri doğru tespit etmez isek sonuç palyatif çözüme yönelir. Sağlık çalışanları üzerine yüklenilen gereğinden fazla sorumluluk, vatandaşlar ile onları karşı karşıya getiriyor.

Başta doktorlar olmak üzere tüm çalışanları,  popülist siyasetin halktan oy devşirme adına kullandığı sağlık argümanlarını yerine getiremeyen-getirmeyen konumunda hedef haline getiriyor. Aslında durum hiç de öyle değil.

Şiddetin sosyal, siyasal, psikolojik, ekonomik, çevresel ve kurumsal etkilerini ve bu etkilerin bireylerde oluşturduğu, duygusal yoğunluğun, insanlarda biriktirdiği öfke ile harekete geçtiği gerçeğini göz ardı etmeyelim.

Ülkemiz de son yıllar da siyasetin ayrıştıran, ötekileştiren dilinin de şiddetin bir unsuru olarak karşımızda durduğu gerçeğini unutmayın. Sorunun bir parçası olan insanların, çözümün ortağı olacağına pek rastlanılmaz. Ancak sorunun nedeni olduklarını kabul ederek çözüme kavuşulabilir.

 Hizmet türü olarak halk ile direk temasın söz konusu olduğu “Sağlık Hizmetleri” alanın da yaşanılan ve görünür olan şiddetin diğer alanlara da sıçraması söz konusudur. Zira geçtiğimiz günlerde bir Avukatın saldırıya uğraması da buna kanıt olarak ortada duruyor.

Şiddetin sosyolojik realitesini rasyonel bir şekilde değerlendirmeden sonuca gidilemeyeceği bir gerçekliktir. Aslında bu durum bir “Güven” kaybının ve problemlerine çözüm olacağına inanılmayan bir kurumsal devlet yapılanmasının olmayışı ile de alakalıdır.

Analitik düşünülmeli. Tahlili bir sebep sonuç ilişkisi ile meseleyi hipotetik ele almalıyız. Ayrıca son yıllar da toplumda biriktirilen öfke, siyasal bir taraftar konsolidasyonu için olsa da bundan zararlı çıkacak toplumun tamamı ve devletin kendisidir.

Şiddeti sadece fiziksel bir eylem olarak da düşünmeyin. Bunun duygusal, ekonomik, psikolojik türlerinin de çok yaygınlaştığını görüyoruz. Her türüne objektif yaklaşılmalı. Değerleri tüketip, ahlaki müeyyideleri ortadan kaldırdığınız da ve güven duygusunun hâkim olmadığı toplumlar da insanlar problemlerini, hayvani çözüm yolu şiddet ile çözmeye çalışıyor.

Çözümün parçası olamayan yöneticiler, sorunun kaynağı olmaya devam ederler.

Neler Söylendi?
sanalbasin.com üyesidir