https://www.sivaskizilirmak.net/files/uploads/user/imagesZ11_1.jpeg
ALP HAN

TAŞERONLAŞTIRMA

25-08-2021 15:48

Küresel dünya da her şey kapitalist sistemin “Artı Değer” üretme çabasına mahkûm edilmiş.

Kazancın hiç durmadan artarak devam etmesini sağlamak için, zamanı ve mekânı yakınlaştıran iletişim materyalleri sayesinde, sömürü alanı ve aracı olarak, sermaye egemenlerinin menfaat alanı olan dünyada ki her yer seçilmiştir.

 Türkiye’nin kadersizliği de bu ya zaten!

Sahip olduğu doğal kaynaklar ve içinde yer aldığı coğrafi stratejisi, ülkemize avantajlar sağladığı gibi dezavantajlarda oluşturuyor.

Avantajlar milli hükümetler için önemli bir hürriyet kaynağı olurken,  dışardan planlanıp kurulmuş gayri milli hükümetler için de, önemli bir pazarlama materyali olarak kullanılmaktadır.

Ancak küresel egemenlerin ilişkisi her zaman sömürüye dayalı olduğu için “Kullan. At” mantığında, işlerine yaradığın ve onlara hizmet ettiğin sürece varsın!

 Belli bir süreden sonra ağzınla kuşta tutsan, senden vazgeçiyorlar.

 Bunların örneğini yakın siyasi tarihte dünyanın çeşitli coğrafyalarında gördük.

Küresel dünyanın Post-modern yapıdaki en önemli buluşu “Taşeronlaştırma” da diyebileceğimiz, liberal ekonomi politikalarının devleti küçültme girişimlerini, siyasal ve sosyal alanlarda da model olarak alıp kullanmak olduğunu görüyoruz.

Süper devletler kendileri adına “stratejik müttefiklik” payesiyle, kâh devletler de iktidar yaptıkları hükümetleri, kâh illegal yollardan kurup kurumsal kimlik kazandırdıkları örgütler eliyle, uzak coğrafyalarda nüfuzlarını işletmenin yolunu bulmuşlar.

Duygusal tatmine aç, bizim gibi şarklı toplum ağırlıklı ülkelerde, dini ritüeller ve ütopik sosyal hamaset edebiyatıyla insanlar, seçilmiş liderler tarafından hipnoz edilip sömürüye malzeme yapılıyorlar.

Bunu farklı bir taşeronlaştırma olarak görüyorum.

 Siyasal ve sosyal taşeronluk dersek yerinde olur galiba.

 Toplumsal dokuyu bir sosyolog titizliğinde analiz ettiğinizde, yoksullaştırılmış toplumların sanal bir zenginlik müştemiliyatı içine sevk edilip, ortamın havasına nasıl da kandıklarını ve bu zahiri görüntünün devam edeceği algısıyla, nasılda duygusal tatmine yöneldiklerini görürsünüz.

Çevre de olup biten bunca gerçek yıkıma rağmen, halen barış hayaliyle Siyonist egemenlerin stratejilerine taşeronluk yapan resmi ve gayri resmi hüviyetli kişilerin hayali projeksiyonlarına aldanan yığınlar olunca, söyleyecek söz kalmıyor bize.

Ancak bir realite var ki o da; toplumsal değişimin sosyal statü ve imkânlarının eşitsiz dağılımından mağdur olan kitlelerin, hem hınç almak, hem devrimci tepki koymak, hem de sosyal alanlarda kendileri için statü sağlamak için bir araya gelip bütünleşmeleri mümkün oluyor.

Unutmayın, hipnoz geçici bir uyku halidir.

Neler Söylendi?
sanalbasin.com üyesidir