TOPUĞUNA BULAŞAN SUYA DENİZ DİYENLER !!!

28 Kas 2025 - 10:14 YAYINLANMA

Topuğuna Bulaşan Suya Deniz Diyenler

Niyazi Mısrî, yüzyıllar önce iki cümlede öyle bir hakikat özetlemiş ki, bugün teknoloji çağının telaşlı insanına bile nokta atışı yapıyor:

“Topuğuna çıkmadan suyu deniz sanırsın.

Sen dereyi geçmeden okyanus arzularsın.”

Mısrî’nin bu sözü, aslında insanın “henüz hiçbir şey başlamamışken oldum zannetme” hastalığını anlatır. Bu hastalık bugün, ne yazık ki tarihte hiç olmadığı kadar yaygın.

Başarının Fotoğrafını Çekiyoruz, Kendisiyle Uğraşmıyoruz

Artık emek, ustalık, sabır geri plana itildi; insanlar sonucu seviyor ama yolculuğu sevmiyor. Başarı, içi doldurulması gereken bir süreç değil; dışı parlatılması gereken bir vitrinmiş gibi görülüyor.

Mesela sosyal medyada bir video tutturdu diye kendini “çeşitli alanlarda fikir ve içerik üreterek insanları yönlendiren, düşüncelerine güvenilen ve takip edilen kişi olarak görür”, iki kişiye ders verdi diye kendini “uzman” ilan edenler… Henüz topuğuna değen suyu test etmeden, denizin ortasında yüzdüğünü sanıyorlar.

Oysa başarı, dıştan görünen ışık değil; içeride biriken dayanıklılıktır.

Dereyi Geçmeden Okyanus İsteği: Yeni Çağın Hız Sarhoşluğu

Bir üniversite öğrencisi düşünün. Mezun olur olmaz “üst düzey yönetici” olmayı bekliyor. İlk iş gününde aldığı küçük bir sorumluluk ona yetmiyor. “Ben daha fazlasını hak ediyorum” diyor. Belki doğrudur; fakat hak etmekle hazır olmak arasında ince bir çizgi var.

Bir genç sporcu düşünün. Spor salonuna iki ay gidip “ben artık vücut geliştirme biliyorum” diyor. Ama o sporun gerçek erbabı, sabahın dördünde, kimsenin bilmediği bir disiplinle ter döküyor.

Bir girişimci düşünün. Tek bir fikirle milyar dolarlık başarı bekliyor. Ama o milyar dolarların ardında kaç başarısızlık, kaç uykusuz gece olduğunu görmek istemiyor.

Her Aşamanın Bir Çilesi, Her Basamağın Bir Bedeli Var

Hedefin ne kadar büyükse, başlangıcın o kadar mütevazı olur. Büyük bir ağacın tohumu küçüktür ama kökü derindir. İşte Mısrî’nin söylemek istediği budur:

“Ayaklarını ıslatmadan yüzemezsin.”

Bu söz, “büyük hayal kurma” demiyor. Tam tersine,

hayalin büyükse çaban daha büyük olsun diyor.

Bugünün Dünyasında En Çok Kullandığımız Kısayol: Kendimizi Olduğumuzdan Büyük Görmek

Bir de ters bir durum var: İnsanlar yalnızca yükselmeye acele etmiyor, aynı zamanda küçük adımları küçümsüyor.

Oysa her uzman, bir zamanlar acemi değil miydi?

Her büyük usta, işe en basit aletlerle başlamadı mı?

Bugün övgüyle andığımız kişilerin hayatlarına bakın: Hepsinin ortak noktası, önce suya ayağını sokmalarıdır.

Mısrî’nin Asırlık Öğüdü: Sabır, Emek ve Derinlik

Mısrî, bize modern dille şunu söylüyor:

“Dereyi geçmeden okyanusa çıkan yol yoktur.”

Hayallerin olsun, hatta büyük olsun. Ama hayalinle yolun arasına emeğini koy. Basamağı atlamaya çalışma. Çünkü atlayarak çıkılan merdiven, en küçük sallantıda yıkar insanı.

Sonuç olarak;

Bugün herkes denizi konuşuyor ama kimse dereyi geçmek istemiyor. Çünkü dere bazen soğuk, bazen çamurlu, bazen yorucu… Ama bilmeyenler için söyleyelim: Okyanusa ulaşan herkes, önce o dereden geçti.

Belki bu yüzden Mısrî’nin sözleri, çağlar ötesinden hâlâ bize şunu fısıldıyor:

“Yola çıkmadan varılmaz.

Ayak ıslanmadan suyun kıymeti bilinmez.”

Saygılarımla.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: