AKİF'İN MISIR'A GİDİŞ VE DÖNÜŞÜNDEKİ DÜŞÜNCELERİ - Kadir COŞKUN
Vefatının 88. yıl dönümünde (27 Aralık 1936) rahmet ve minnetle andığımız Çanakkale ve İstiklâl Marşı şairimizin hayatı, düşünceleri, sanatı, şiirleri, taassuba karşı verdiği savaş ve özgürlük düşüncesi hakkında Sivas Türk Ocağında 28 Aralık 2024’te bir sunum yapmış, Mısır’a gidişi ile Kur’an mealini yazma, yakma ve dönüşünü değerlendirip bizleri kendisinden 11 yıl ayrı bırakmasını anlamanın zorluğuna […]
Vefatının 88. yıl dönümünde (27 Aralık 1936) rahmet ve minnetle andığımız Çanakkale ve İstiklâl Marşı şairimizin hayatı, düşünceleri, sanatı, şiirleri, taassuba karşı verdiği savaş ve özgürlük düşüncesi hakkında Sivas Türk Ocağında 28 Aralık 2024’te bir sunum yapmış, Mısır’a gidişi ile Kur’an mealini yazma, yakma ve dönüşünü değerlendirip bizleri kendisinden 11 yıl ayrı bırakmasını anlamanın zorluğuna değinip, yeni kurulan modern Türkiye Cumhuriyeti’ne ve reformlarına katkı sağlamasının onun mücadeleci ömrünün bir gereği olduğunu vurgulamıştım ancak durumun böyle olmadığını ve şu sebeplerle gittiğine dair düşüncelerin şöyle dillendirildiğini ifade etmiştim.
1.Yeni reformların bir parçası olan şapkayı giymemek,
2.Reformlara destek olduğunda dinsizlikle itham edileceğini düşünmek,
3.Kendisinin takip edildiği, dolayısıyla tutuklanma veya öldürülme korkusunda olduğu,
4.Takibatın kendisi için değil, destek olduğunda onu itham edecek çevrelerin, eski mahalle arkadaşlarının kendisi etrafında oluşturdukları halkanın yeni bir yapılanmaya gidip gitmediğini araştırma göreviyle yapıldığını bilmeyip tekfir edileceği düşüncesiyle,
5.Devletçe gizli görevle gönderildiği için gittiği gibi…
Bunlar içerisinde dördüncü maddenin içerdiği düşüncenin mantık çerçevesinde olduğunu düşünmek daha olasıdır.
Akif gibi aydın bir kişinin karakter yapısına tamamen ters düşen bir konuma zorlanması (İsgalcileri ve İngilizleri kovmak için verilen mücadelenin her safhasında bulunan Akif’in ne acıdır ki İngilizlerin yönetimindeki Mısır Hidivi Abbas Halim Paşa’nın himayesine girmesi) düşündürücüdür.
Günümüzde dahi bu tür taassubî baskıların devam ettiği inkâr edilemez. O günlerde de bu tahakküm maalesef Akif gibi bir değeri de etkilemiştir ama Akif bu değildir. Dönüşünde yakın dostu Mithat Cemal Kuntay’a söylediği şu sözler onun da bir insan olduğunu, hata yapabileceğini ve pişmanlığını ifade etmesi açısıdan önemlidir.
“Mısır’da onbir yıl kaldım. Fakat onbir saat daha kalsaydım çıldırırdım. Sana hâlisane bir fikrimi söyleyeyim mi: İnsanlık da Türkiye’de, Müslümanlık da Türkiye’de, hürriyetçilik de Türkiye’de. Eğer varsa, Allah benim ömrümden alsın, Mustafa Kemal’e versin.”sözleriyle değişime ayak uydurmada geç kaldığını belrtmişti. (Belki Yarından da Yakın, Cuma Duymaz, İskenderiye Kitap, İstanbul, Ocak 2018, s.254 )
Dün Yeniçağ’da Arslan TEKİN, 15 Temmuz 1936’da Yarım Ay dergisinde yayınlanan Akif’le hasta yatağındaki röportajı yayınladı.
Burada Mithat Cemal’e söylediği pişmanlığın bir başka şeklini görmekteyiz.
“Vatan hasreti mi? dediniz. Bu ne büyük ne tahammül edilmez ne acı dert ki… Vatandan uzak yaşanan her dakika, ıstıraplarla biten heyecansız ânlardır.
İşte o tahassür ve acılar, bu hastalığımın mikrobudur. Vatanıma döndükten sonra artık Mısır’a gitmemeye karar verdim. Vatandan uzak olunca ilham kayboluyor.
Ben bir İstanbul çocuğuyum. Bu şirin memleketimin dağlarında, kırlarında, bahçelerinde belki daha ayak izlerim bile silinmemiştir.
İnşallah iyi olur olmaz İstanbul’u baştan aşağı gezeceğim ve ondan sonra millî mücadele senelerinde harap bir yer iken, bugün Türk inkılâbının en canlı timsali olan Ankara’yı ziyaret edeceğim. Mısır’da iken fotoğrafını gördüğüm bu modern şehri bu cumhuriyet yüreğini gözlerimle görmeye gideceğim.
On, onbir senelik bir vatan hasretiyle çırpınan ruhumun, en büyük millî eserini o zaman yazacağım. Bu zamana kadar yazmış olduğum eserler, hep istiklâle kavuşmak içindi; fakat bugün başarılan inkılâbları gördükten sonra, yazacağım eser de -kanaatimce- bir inkılâp eseri olacaktır.” (Niyazi Acun, (Yarım Ay) Büyük Millî Şairimiz Mehmed Akif’in Yanında”, Yarım Ay. 15 Temmuz 1936, s. 28-29)”
Hem Mithat Cemal’e hem de Yarım Ay dergisine verdiği röportajda Mehmet Akif’in genç ve modern Türkiye Cumhuriyetini gönülden destek olmak arzusuyla dolu olduğunu ama o günlerin etkisiyle hata yaptığını ifade etmesi her tür taassuba karşı vermek istediği mücadelenin bir göstergesidir.
Her ne kadar onbir yıl bizlerden ayrı kalıp, hem kendini hem de bizleri üzdüyse de bu onun değerinden hiçbir şey kaybettirmez.
Onun Erdemli kişiliğini, vatanseverliğini, İstiklâl Marşı ve Çanakkale şairliğini, örnek insanlığını çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara aktarmaya devam edeceğiz.
Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
Yeni yılınız kutlu olsun.
Tahassür: Korunmak için bir yere çekilme, sığınma.