HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER VE GAGAUZYA

10 Haz 2025 - 18:59 YAYINLANMA

Ölümünün (10 Haziran 1966) 59. yılında rahmetle andığımız Türk Ocaklarının efsane genel başkanı (34 yıl), Atatürk'ün Milli Eğitim Bakanı, İstiklâl Marşı'nı 21 Mart 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilk defa büyük bir gururla okuyan, Türk Ocaklarını "Türk'ün gören gözü, duyan kulağı, vicdanının sesi" olarak betimleyen, atandığı Bükreş Büyükelçiliğinde (1931 - 44) Atatürk'ün talimatları doğrultusunda Gagauz Türklüğünün varlığını bizlerle buluşturan Hamdullah Suphi Tanrıöver'in, bu yönüyle Türk kültürüne hizmetini hatırlayalım istedim. 

Avdarma Köyü Müzesi

 

Geçtiğimiz ay Hıdırellez Şenlikleri için Gagauzya'ya yaptığımız seyahatte hem Gagauz Türklerini, kültürlerini, yaşam tarzlarını, kimliklerini koruma iradelerini ve bizlere bakış açılarını öğrenme fırsatı buldum.

Öncelikle bu coğrafyada Türkiye'den gelenleri "Hoş geldiniz kan kardaşlarımız" ifadeleriyle karşılamaları Türk kimliğine olan bağlılıklarının göstergesi açısından bizler için dikkat çekici ve güzeldi. Türkiye Türklerine ve Türkiye'ye olan sevgilerini her fırsatta dile getirmeleri ayrı bir güzellikti.

Türklerin Oğuz boyundan, Gök Oğuz olan bu kardeşlerimizde Atatürk, Hamdullah Suphi ve Türk büyükleri çok sevilmekte.

Başkent Komrat'tan sonra ziyaret ettiğimiz Çadır Lunga şehrinin Avdarma (av kapısı, av eşiği gibi...) kasabasındaki müzede Hamdullah Suphi'ye ayrılan bir köşe dikkatimizi çekti. Müze yetkilisi Ivana Tanasoğlu Hanım, Hamdullah Suphi'nin Gagauz tarihi ve kültüründeki önemini yaşanan bir olaydan yola çıkarak bizlere şu şekilde aktardı:

"1936 yılında biz Romanya Krallığı'na bağlıyız. Bükreş'te büyükelçi olarak bulunan Hamdullah Suphi Tanrıöver, Atatürk'ün görevlendirmesi ile  köyümüze gelir. Çocuklar okusunlar ve memleketlerine hizmet etmek üzere geri dönsünler diye bizim köyümüzden de 12 yaşında bir çocuğu diğer Gagavuz bölgelerinden aldıklarıyla birlikte Türkiye'ye, bütün masraflarını karşılamak kaydıylla gönderir. 3 yıl süresince yaz aylarında ailelerinin yanlarına gelirler ve Türkiye'deki aldıkları eğitimle birlikte karşılıklı iki ülke arasında güzel bir bağ kurarlar.

Hamdullah Suphi Tanrıöver ve 12 yaşında Gagauzya'dan eğitim için Türkiye'ye gönderdiği öğrenci.

 

Ancak, 1939'da İkinci Dünya Harbinin başlamasıyla sınırlar kapanır.
Bu vesileyle Türkiye, çocukların başına herhangi bir sıkıntı gelmesin diye onları Gagauzya'ya göndermez. Burada bulunan anne babaları da çocuklarını Türkiye' de okuttukları ve ülkeye sıkıntı yaratacakları düşüncesiyle Sovyet Rusya'nın etkisiyle sürgüne gönderilirler. Babası sürgünde ölür.
Annesini yine başka bir yere sürgüne gönderilir. 17 yıl evinden ayrı ve uzakta, sürgünde, eşinin ve evladının hasretiyle yanıp tutuşup zamanını gözyaşı dökerek geçirir. 17 yıl sonra memleketine geri gönderildiğinde hiç kimsesi yoktur. Oğlunu Türkiye'ye 12 yaşında gönderdiğini bilir ama oğlu ne olmuştur, nerede kalmıştır, ne yapıyordur, hiçbir şeyden haberi yoktur. Bunun üzüntüsü ile her gün göz yaşı döküp aramaya, ancak her yerden olumsuz yanıt almanın umutsuzluğu ile yaşarken, umutlar tamamen tükenmişken 1981'de Komrat'a Türkiye'den bir öğretmenin geldiği haberini alır, hemen komrat'a gider,  öğretmeni bulup çocuğunu sorar. Destek cevabını alır. Öğretmen araştırıp bulur. Gagauzya'ya gelemeyen evladı için gereken izinler ve işlemler başlatılır. Türkiye'ye 12 yaşında gelip Galatasaray Lisesi'nde okuyan, bir Türk hanımla evlenip Alp ve Cenk adlı evlatları ile annenin karşısına çıktığında (Nejat BALCI) anne şaşırır. 12 yaşında gönderdiği çocuk saçları ağarmış, yaşlanmış bir vaziyette karşısındadır.  Gözyaşları içerisinde sarılırlar, ağlarlar.  Böylece 45 yıl sonra anneyle evlat kavuşmuş olur. Uzun bir zulüm ve hasretlik bitmiştir. Kısa bir süre sonra anne hayata gözlerini yumar. Torunlar da büyümüşler, okumuşlar ve artık Gagauzya'ya, Avdarma kasabasına gelirler, bağlantılarını  kesmezler. Komrat Devlet Üniversitesinde memleketlerine hizmete, Türkiye ile buraya köprü olmaya devam ederler."

Hamdullah Suphi Tanrıöver zamanında buraya gönderilen 2000 kitap ve öğretmenler Türkçenin öğretilmesinde büyük katkılar sağlamış ancak gönderilen öğretmenlerden biri dışında hiçbirinin akıbeti ve mezarı öğrenilememiştir. Sovyet Rusya'nın baskısıyla yok edilmişler. Sadece birinin mezarının Kazaklı/ya Köyü'nde olduğu bilinmekte.

Bu küçük anıdan yola çıkarak Hamdullah Suphi Tanrıöver'in bizlere tanıtıp kazandırdığı Gagauzya, Gagauzya Türklüğü, dünyanın neresinde olursa olsun kalplerin bir attığı Türklük bilincinin sıcak tutulması, dayanışmamızın, kardeşliğimizin, güçlülüğümüzün ve geleceğimizin teminatı olduğunu unutmamak ve unutturmamak gerekir. 

Annenin 12 yaşında gönderip 45 yıl sonra kavuştuğu oğlu. Nejat BALCI

Avdarma Köyü Müze Yetkilisi İvanna TANASOĞLU

 

İnanç olarak Ortadoks Hiristiyan olan Gagauzların (Gök Oğuzların) şu sözleri Müslüman olan bizlere bir şeylerin önemini hatırlatması açısından önemlidir diye düşünüyorum.
Bizlere diyorlar ki :
"Sizlerin burnu kanasa bizim vicdanımız sızlıyor, bizim burnumuz kanasa sizin de vicdanınız sızlıyor mu?
Bu söz karşısında ne hissediyorsunuz?
Cevabınız?...

En büyük gelir kaynakları tarım olan Gagauzların, yağmur başlayınca ellerini dua pozizyonuna getirip bizim gibi açarak şu temennilerini sizlerle paylaşıyorum.

Versin Allah,
Olsun buğday,
Yaşasın Gagauzya

Yaşasın Türk kardeşliği.

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: