Osman Seçilmiş Başkanımla Bir Hatıra
Yıl 1994… O dönem Belediye bünyesinde Özbelsan gibi Setaş, Sintaş, Simtaş adı altında şirketler vardı. Ben de Simtaş (Sivas Matbaacılık Tic. A.Ş.)’ta önce ustabaşı, ardından da matbaa müdürü olarak görev yapıyordum.
Şirketler Yimpaş’a devredilince 1996’da istifa ederek ayrıldım. O esnada küçük bir matbaam vardı; komşumun boş dükkanında işimi sürdürüyordum ama artık orayı boşaltmam gerekiyordu.
Adeta ortada kalmıştım.
Bunalım içinde soluğu Osman Başkanımın yanında aldım. O dönem kapı önlerinde randevu sırası, prosedür yoktu. Kapısı herkese açıktı. “Buyur gardaşım” diyerek dinledi.
Ben dert yanınca tebessüm etti:
“Gel gardaş, bizde devam et…” dedi.
Ben ise “Başkanım makineler var, borçlandım, ödemelerim var, onları ne yapacağım?” diye sorunca, sakin bir edayla:
“Ne yapalım şimdi Hakan usta?” dedi.
Ben de çaresizliğimle:
“Başkanım bana bir yer bulamazsak makineleri Belediyenin önüne koyacağım” deyince, tebessüm ederek “Sıkıntı yok gardaş” diyerek yüreğimi ferahlattı.
Neticede şimdiki oturduğum dükkânı encümen kararıyla tahsis ettiler. O günden bu yana, tam 30 yıldır aynı yerde çalışıyorum. Bu mekânda iki evladımı üniversite mezunu ettim, bir evladım hâlâ üniversitede okuyor. Ailemin geçimini sağladım.
İnsancıl, yapıcı tavırlarıyla herkesin gönlünde yer eden kıymetli abim… Biz senden razıydık, Rabbim de razı olsun. Yüce Allah mekânını cennet eylesin.
Dipnot: Osman Başkanım, benim ülkücü olduğumu ve kendisine oy vermeyeceğimi bildiği halde bu imkânları sağladı. Bazı arkadaşlar ekmek teknemizi elimizden almak için uğraşırken, o bize sahip çıktı.
Netice şudur: “Kara toprağa girerken arkandan dua ile anılmak…”
Osman Abim gibi…
Aramızdan ayrılışının yıl dönümünde rahmet, minnet ve sevgiyle anıyoruz.