Vaktiyle Bir Atsız Varmış…
Hüseyin Nihal ATSIZ ‘ın ölümünün 50.nci yılda rahmet ile anıyor fikirlerinin ve davasının bizlere daima ışık olması dileğiyle aşağıdaki yazıyı yazmaya çalıştım iyi okumalar!
“Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş!
Anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş?”
Bazı isimler vardır; doğdukları çağın ötesine uzanırlar. Sözcükleri, yazdıkları kitapların raflarına hapsolmaktan çok önce, bir milletin hafızasında yer eder. Hüseyin Nihal Atsız da bu isimlerden biridir. Onun ardından geçen her yıl, yalnızca bir takvim yaprağının daha düşmesi değil; fikirlerinin, tartışmalarının ve bıraktığı kültürel mirasın yeniden hatırlanmasıdır.
Atsız, Türk düşünce dünyasında keskin üslubu, tavizsiz duruşu ve tartışmaları aşan kalemiyle daima bir “fikrin adamı” olarak anıldı. Edebiyat ile tarih arasındaki ince çizgide yürürken ne kalemini sakındı ne de hak bildiği yoldan geri durdu. Bozkurtların destanlarından aldığı nefesi, romanlarında, şiirlerinde ve makalelerinde millet idealine dönüştürdü.
Eleştirildi, yargılandı, zaman zaman dışlandı… Fakat bütün bunlar, isminin etrafındaki halkayı genişletmekten başka bir işe yaramadı. Çünkü Atsız’ın temsil ettiği şey, bir şahsın ötesinde, inkârı mümkün olmayan bir kültür damarının ifadesiydi.
Bugün onu anlamak, sadece geçmişe dönük bir saygı duruşu değildir. Aynı zamanda, düşünceye bağlılığın ne demek olduğunu, fikrin bedelinin nasıl ödendiğini hatırlamaktır. Bir milletin kaderine, kimliğine ve kültürüne dair kelimelerin nasıl bir karakter ve cesaretle yazıldığını görmektir.
Atsız, ardında yüzlerce sayfa bıraktı; fakat asıl mirası, o sayfalara sinen ruh oldu. Ne kadar tartışılsa da inkârı mümkün olmayan bir gerçek var: O, Türk edebiyatının ve düşüncesinin en etkili, en sıra dışı isimlerinden biriydi.
Ölüm yıl dönümünde onu anarken, söylediklerinin doğruluğunu tartışmak kadar, o sözleri hangi tavırla söylediğini de unutmamak gerekir. Çünkü bazen, bir fikrin değeri ancak onu savunan kişinin cesaretinde gizlidir.
Vaktiyle bir Atsız vardı…
Ve adını andıkça, kelimelerin ağırlığı hâlâ yerli yerinde duruyor.
Saygılarımla