DİN ve HUKUK DEVLETİ

15 Ara 2025 - 11:04 YAYINLANMA

Eğer bir toplum, Tanrı’nın değişmez, eskimez ve değiştirilemez yasalarına bağlı olarak yönetiliyorsa, rejimin adı ne olursa olsun, Tanrı’nın kayıtsız koşulsuz egemenliğindesiniz ve din devletinde yönetiliyorsunuz demektir. Fakat insanların fikir ve düşüncelerinden var olan, zamana ve gelişen şartlara göre değiştirilebilen, yasalarla düzenlenen bir yönetimde yaşıyorsanız, hukuk devletinde halkın kayıtsız şartsız egemenliği ile yönetiliyorsunuz demektir.

     Mesela Vatikan Cumhuriyet adı altında çok sert kuralları olan bir din devleti. Buna Müslüman ülke örnekleri de verebiliriz, İran İslam Cumhuriyeti gibi. Buna karşın, İngiltere ise, adı üstünde büyük Britanya Krallığı ama tam anlamıyla bir hukuk devleti.

     Din devletlerinde yasalar kuşkusuz Tanrı’nın yasalarıdır. Kendilerini Tanrı’nın yaslarının uygulayıcısı olarak görenler ise, Halife, Papa, Haham yada Papa dır. Bunlar ister soydan gelsin, ister demokratik seçimle gelsinler yetkileri tanrısaldır. Uygulamaları Şeriattır.

     Demokratik hukuk devletlerinde ise, Kral veya Başkanın yetkisi de kararları da yasalardan kaynaklanmaktadır. Bunun içindir ki, ilim ve bilim gelişip teknoloji yükseldikçe halkın gereksinimleri de çoğalır. Bu gelişmelere paralel olarak yasalar da zamana göre değişiklik sağlanır. Hukuk devletinde yasa koyucular ise halkın hür iradesi ile sağlanır. Din ile yönetilen devletlerde ise, ilim, bilim ve teknik de Allah'ın yasalarına uygun olmalıdır. Bunu da gene Halife, Papa, Haham ve ulemaları belirler.

     Türkiye seçimini ulusal kurtuluş savaşı ile yaptı. Seçimini demokratik Laik hukuk devleti olarak yaptı. 100 yıllık hukuk devletinde ne yazık ki halkı yönetenlerin beceriksizliği yüzünden, sırf siyasi konforlarını korumak için tekrar Cumhuriyet öncesine din devleti hevesleri yolunu açma çabası içindeler.

     İnsanın hayatta birçok şeyi aştığı ama kendisini kolay aşamadığı gerçektir. Tanrı'nın kulluğunu benimsemiş birinin, Tanrı’nın kelamını yorumlaması bir kenara bu inancında bir eksiklik olarak görür. Oysa İslamda ruhbanlık yoktur. Yani Tanrı peygamberinin dışında hiç kimseye kuralları ve kulları arasında hiç kimseye köprü görevi vermemiştir. Peki, günümüzde mantar gibi çoğalan kendisini tarikat ve cemaat olarak gören ve kendilerinde Tanrı’dan adata bir yetki verilmiş gibi toplumu dini referansa yönlendirenlere ne demeli. Nasıl bir yönetimde yaşamak isteriz...

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: