OSMANLI’nın, ARAPLAŞMASI -1-
İslam coğrafyasına Halife olmayı olmazsa olmaz sanan Osmanlı İmparatoru Yavuz Sultan Selim, akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri halifeliği almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler, bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Osmanlı’dadır.
Ama çok büyük sorunlar çıkar, çünkü Arap dünyası, Halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler. İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur. Bu yol; Bu yol Mısır'dan ve Arap diyarlarından seçilecek iki bin civarında ulemanın, mollanın, "Ebu Suud Efendilerin" İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerini sağlayarak imparatorluğu Araplaştırmaktır.
Osmanlı İmparatorluğunu Araplaştırmak, diğer bir deyişle Türk İslam’ı terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak. Arapların da desteğiyle proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır! “Türk’üm!” “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye damgalanır, aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir.
(1650-1715) O dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Osmanlı’yı İmparatorluk yapan” “Türk’üm!” “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan hatta çocuk sayısı 158 bindir. Murat Paşa bir köye gider, girişte oyun oynayan 12 yaşındaki çocuğa; Türkmen misiniz diye sorar! 12 yaşındaki küçük Türkmen çocuk sorunun ne manada sorulduğunu anlayamadığından Türkmen’im der. Bunun üzerine atından hızlıca inip, kılıcını çekip, çocuğun kellesini uçuran Murat Paşa, akabinde tüm köyü de kılıçtan geçirip, kuyulara doldurup KUYUCU Murat Paşa olur!
Maalesef Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türklere zulüm ile geçer, sıkı bir Arap hayranlı mezhepçilik kurulur! 1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır ve yerlerine daha sonra Süleymaniyeli Halid-i Nakşi Kürt-i Tekkeleri kurulur. O dönem İran'dan kaçıp gelen ve sınırlara yerleştirilen Şafi Kürtlere büyük imtiyazlar verilir. Bölgedeki Osmanlı topraklarının 1/3'ü direkt 2/3'ü de dolaylı yollardan Şeyh ve Aşiret ağalarına verilir. 1839'daki Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten de muaf tutulurlar.
Yine o dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizam dan tasfiye edilir! Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, Serdengeçti Birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, kırdırılır. Ganimeti bile toplatmazlar! Ganimeti saraylardaki Arap mollalar ile işbirlikçileri kendi aralarında paylaşırlar! Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin büyük bir kısmı, bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşip ayakta kalırlar. Devam edecek…
2 Haziran 2025