ALEVİLİK NEDİR -1-

29 Eyl 2025 - 11:17 YAYINLANMA

   Ne hikmetse içinde bulunduğumuz 21. Yüzyılda bile sanki eş zamanlı olarak bir yerlerden düğmeye basılmışçasına Aleviliği tartışıyorlar. Oysa inançlara saygı insan olmanın ana unsuru değil midir? Burada asıl hedef Alevilerin ibadetlerini kendi anladıkları öz anadilleri ile yapmakta olduklarıdır. İbadet Allah ile kul arasında olup gerçekte ne olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Maalesef şu da bir gerçek ki “insan bilmediğinin düşmanıdır”.
     Alevi İslam anlayışı; İslamiyet’in Kuran’a dayalı, Hz. Muhammed’in buyruklarına göre İslam’ı evrensel boyutuyla yorumlayıp, insanlığa yeni kapılar açan büyük düşünce felsefesine yol veren, ilahi Tasavvuf anlayışı ile hayat bulan bir inanç bütünlüğüdür. Hiçbir şekilde ırk, renk ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın, yeryüzünde yaşayan tüm insanların, hatta tüm canlıların yüce yaradanın tecellisi olarak görülmesi, ilkesinden hareketle, tüm yaratılmışların aynı kutsal değerde olduğunu savunan ince tasavvuf anlayışında yaşamın anlamı; kâinatla beraber tüm canlılar, Tanrı’nın özünden yaratılmıştır. Bu nedenle hiçbir şekilde, hiçbir insanın, hiçbir canlının bir diğerine üstünlüğü söz konusu olamaz. Her şey birbirini tamamlar.
     Alevi İslam anlayışı; Hoca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal ve Anadolu erenleri, Kuran’ı en iyi yorumlayan hikmet sahibi velilerin görüşlerinden ilham alarak, hayat alanı bulmuştur. Anadolu’yu İslamlaştıran bu yorumdur.

     Anadolu’dan da Balkanlara ve Budapeşte ye kadar giden İslam anlayışıdır. Kuran-ı Kerim’in Maveraünnehir’deki Türk kavimlerince uygulanan, yorumlanan oradan da göçler yoluyla, Anadolu'da serpilen gerçek kimliğini bulan ve Viyana’ya kadar giden İslam anlayışının adıdır. Alevilik; bu anlayışı ile özünü insan sevgisinde bulan, insanı incitenin Allah’ı incitmiş gibi sayılacağına, Allah'ın tüm âlem Tanrısı, Kuran'ın tek muhatabının insan olduğuna, “Yasin!” yani “ey insan” diye hitap edip, insanın rengine, ırkına, kavmine göre ayrımın yapılmadığı ve herkesi kucakladığına inanmanın adıdır.
     Kadın erkek ayrımı yapmadan, Kuran’ı sazıyla, semahı ile, yorumlayıp yaşamanın adıdır. Alevilik; Ayrım yapmamanın ve her varlıkta, Allah'ın mevcudiyetini gören “Vahdeti Vücut esasına dayanan inanç sistemidir.
     Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin tüm insanlığa örnek yaşamlarını kendilerine rehber edinen, Alevi İslam anlayışına sahip Alevi, Bektaşiler sayıları on milyonlarca olan, çok büyük bir kitle, bugün de aynı büyük erdemlere sahip olarak, çok geniş coğrafyalarda yaşamlarına devam etmektedirler.

     Alevi İslam anlayışı, İslamiyet içinde öyle bir yorumdur ki, daha ilk gün tebliğ edildiği andaki sıcaklığını taşır ve Alevi İslam anlayışına sahip milyonlarca insan da bu sıcaklığın beslediği bir tasavvuf anlayışıyla kainata bakar.
Alevi İslam anlayışı; İslamiyet'in Hz. Peygamber tarafından uygulanan ve yorumlanan şekli, Kur’an’ı Kerim’i de aklın öncülüğünde yorumlayarak, akıl ve mantığın rehberliğinde yaşamı düzenleyen bir anlayıştır. Yani her şeyin akıl süzgecinden geçerek rafine (saflaşmış) edilmiş hayat gerçeğidir.
     Bu arada şüphesiz Alevilik temelde kendisine yol gösterici gerçek rehber olarak bildiği, Kur’an’ı Kerim’i, Hz. Peygamber’in yaşamını en iyi bilen ve yorumlayan yegâne varisi hakiki olan, Ehl-i Beyt’i seçmiştir.
Hz. İmam Ali, adaletiyle, insanları aydınlatmasıyla varlık bulandır. Çünkü insanlar doğuştan eğer bilgi sahibi olsalardı, Allah, Peygamberleri vasıtasıyla kitap göndermezdi.

     Bugün Dede ve Baba dediğimiz Tasavvuf ateşinin yandığı mekânlar, kaynaklar olan ocak ve dergâhlarda pişen yani Alevi İslam anlayışında olan tüm insanlara İslamiyetin özü olan, Alevi İslam yorumunun ilkeleri anlatılmış ve ibadetleri de tüm güzelliği ile cemlerde bu şekliyle, insanlara aktarılmıştır. Bilgi ile aydınlatılmış, inanç ile yoğrulmuş, kendini bilen, ahlaklı, faziletli insan da yaratılışın da kendisine sunulmuş olan soyluluğunun bilinciyle donanmış olacaktır.
     Temelini, güzel ahlaklı olma anlayışından alan, Alevi İslam inancına sahip insanlar, barış, hoşgörü, kardeşlik duygularıyla birbirine yaklaşıp, gönül kırmadan, kul hakkı yemeden, hesabını bu dünyada verebilme olgunluğuyla yaşayıp, bir erdemli insan olarak bu fani dünyadan bu olgun tavırlarla göçmeyi bu hale ulaşmayı hedeflerler. Amaç; eline, diline, beline sahip kâmil insan olmaktır… (Devam edecek)

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: