ALEVİLİK NEDİR -3- ALEVİLİK TÜM İNSANLIĞI KUCAKLAR
İslam dünyasında Hz. Muhammed’in özellikle Hakk’a yürümesinden sonra, Arap topluluklarının kendi içlerinde dahi Kuran-ı farklı yorumlamaları ne kadar olağansa, o coğrafyadan uzaklaştıkça, yani Kuran'ın indiği bölgenin dışına çıkıldıkça Maveraünnehir’e, İran’a, Anadolu’ya gelindiğinde, farklı yorumlara tabi olması da kaçınılmazdı ve de böyle olmuştur.
Maveraünnehir’deki Türk topluluklarının Kuran-ı Kerim’i ve Müslüman olmayı kabul etmeleri, bu Tanrı mesajını temel veriden hareketle, yani her insanın algılama kapasitesini oluşturan örfü, adeti, geleneği, teamülü çerçevesinde Kuran-ı Kerim’i algılaması kaçınılmazdı ve öylede oldu. O tarihte Maveraünnehir’de saz vardı, bugünde var. Semah vardı, bugünde var.
O dönemlerde Arap anlayışına göre kadının, hiçbir değeri yoktur. Arap toplumunda eşyadan veya kendince önemli bir şeyden vazgeçmiyor ama kadından vazgeçebiliyor. Böyle bir ortamda Hz. Peygamber’in dört kadınla evliliği sınır olarak koyması ve kadına bir statü kazandırması, büyük bir ihtilaldir. Türk topluluklarında ise kadın bir hatundur. Tek eşlilik hakimdir. Hakan vardır ama yanında hatunda vardır. Kadınla ilgili Kuran’da ki hükmün Türk topluluklarındaki yorumuyla, Arabistan’daki kadın yorumu birbirinden farklıdır. İşte, Alevilik burada vardır.
Hz. Ali’nin yorumu, Hz. Muhammed'in soyunun Kuran yorumu daha doğrudur. O kadar doğrudur ki, Ehlibeyt mensuplarından kimseyi yaşatmamaya gayret etmiş siyasi iktidar sahipleri vardı. Çünkü işlerine gelmemiş, Kuran-ın mesajını doğru anlamak. Hz. Muhammed'in soyundan gelenlerin Arabistan’da kalmadığını söylersek, mübalağa etmiş olmayız. Onlar, doğru bildiklerinden ve Kuran’dan ayrılmamaya kararlı ve bu uğurda hayatlarını vermeye hazır oldukları için, hepsi de şehit edilmişlerdir. Kaçabilenler Maveraünnehir’e gelebilenlerdir. İşte dedelerin soyu da buradan kaynaklanıyor.
Türkler, Türk toplulukları arasında yaşama şansı bulan Ehlibeyt soyundan İmam Zeynel Abidin Kerbela’da tek sağ kurtulan çocuktur. Bu çocuğu gelip götürenler de Türkmenlerdir. Türkmenistan’dan gelenlerdir. Orada büyütüyorlar. Hz. Muhammed soyu orada yaşamaya devam ediyor. Göç hareketiyle birlikte de “Dede” ismiyle de kendi kavimleriyle beraber göç edip gelenler de o insanlardır. Sayıları fazla değildir. Yani bu, Aleviliğin doğuşu Hz. Peygamber, Hz. Ali’nin Kuran-ı yorumlayışlarını Türk kavimlerince kabul ediliş, uygulama biçimidir. Arap Yarımadası’ndaki Kuran yorumundan farklılığı buradandır.
Neden doğru yorum yapılmıştır? Kur’an-ı yorumlarken de insanlığın tümünü kucaklayacak şekilde yorumlanmalıdır. Türklerin Türk topluluklarının özelliği, bunu keşfetmiş olmalarıdır. Allah katında hiç kimsenin fiziksel, fizyolojik üstünlüğü yok. Herkes O’nun kuludur insandır. Alevilik, işte buradan geliyor. Yani özünü insan sevgisinde bulan, inanç biçimle Alevilik denir…