DEVLET ve DİN

28 Tem 2025 - 10:28 YAYINLANMA

Din temeline, dini kurallara bağlı bir devlet, ister istemez “tek doğruyu” temsil ettiğini öne sürer. Bu sebeple de o “tek doğruyu” kendisi gibi anlayıp yaşamayanlara, yorumlamayanlara bile hoşgörü göstermez gösteremez. Osmanlı hükmedilen topraklarda, başka dinden olanlara belirli bir hoşgörü gösterirken, kendi inançlarının gereklerini yerine getirmelerine izin verirken, Müslüman Türk halkına aynı hoşgörüyü göstermemiştir.

     On beşinci yüzyıl ortalarından başlayarak, Osmanlı İmparatorluğu'nda Türkçe Kuran ”günah” sayılıp yasaklanmıştır. Oysa Türk Müslüman topluluğunun büyük çoğunluğunun bağlı olduğu varsayılan Hanefiliğin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre, Kuran'ın çevirisi de Kuran’dır. Ve Tanrı Kuran’da şöyle buyurmaktadır, “Sen Arap olduğun için biz bu kitabı Arapça indirdik. Biz her topluluğa kendi diliyle seslenen bir görevli gönderdik. Biz bu kitabı size okuyasınız, anlayasınız, buyruklarımız, yasaklarımıza göre davranasınız diye gönderdik”.  Bu Ayette karşın Müslüman Türk halkı, Kuran’ı Türkçe olarak okuyup anlayabilme imkânına ancak Kemalist Laik Cumhuriyet döneminde kavuşabilmiştir.

     Batıda Hristiyanlık adına “Engizisyon” işkenceleri ne kadar gerçek ise, içindeki Tanrı aşkı yadsınamaz olan bir Hallac-ı Mansur’un derisinin İslam adına yüzüldüğü de bir o kadar gerçektir. Laik bir devlette orucunu tutan, namazını kılan insanlara kimse karışmaz. Ama bir din ile yönetilen devlette oruç tutmayana, namaz kılmayana baskı yapılır. Hatta bu nedenlerle öldürülebilir. Birçok din devletinde dini vecibelerin yerine getirilmesini sağlamak amacı için kurulan “din polisleri” vardır.

     Laiklik, dini inançları devre dışı bırakmak anlamına gelmez, din adına baskı yapmak, zor kullanmak isteyenleri devre dışı bırakmak anlamına gelir. Bu nedenle her alanda özgürlük ve demokrasinin ön koşulu olarak ortaya çıkar. Demokrasi ancak birbirlerini dengeleyen güçlerin varlığı ile ortaya çıkar. Din ve devlet işlerinin tek elde toplanması, başka bir deyişle, din gücü ile siyasal iktidarın birleşmesi, demokrasiyi yok sayan bir etken olarak ortaya çıkmaktadır.

     İslam ülkeleri arasında tam olarak uygulanmasa da, Laik sosyal hukuk devleti olan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bunun içindir ki her alanda, Müslüman ülkeler arasında örnek alınan bir ülke konumundayız. Oysa laikliği kabul etmeyen, İslam ülkelerinde temel insan hak ve özgürlüklerine, medeni kanunlara kısaca demokrasiye bir türlü geçilememiş, hatta yaklaşılamamıştır…

28 Temmuz 2025

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: